Charité, Berlin eyaletine ait üç büyük kampustan oluşan bir üniversite hastanesi. Hastanenin birçok hizmetini yerine getiren CFM adlı taşeron firmasının işçileri yıllardır örnek bir direniş gösteriyor.
Tüm özel sektörün başvurduğu gibi, Berlin eyaletine ait olan Charite hastanesi de ucuz işçi çalıştırmak için birçok hizmet dalını taşeron firmalara aktarmış bulunuyor. Bunların başında hastaneye ait olan Charité Facility Management GmbH’da 2500 civarında işçi çalışmakta. CFM dışında daha başka taşeron firmalar da var hastanede.
Bir kısmı geçici çalıştırılan işçilere verilen ücretlerle geçinmek imkânsız. Hastanenin kârlı çalışması için personel giderlerinin düşürülmesi hedeflendiğinden, bunu da ucuz işçi pazarı olan taşeron firma üzerinden yapmaktalar. İşçiler 10 yıl boyunca hiçbir ücret artışı olmadan çalıştırılmıştı.
İŞÇİLER ÖRGÜTLENMEYE VE MÜCADELEYE BAŞLIYOR
CFM işçileri 2016 yılında verdi sendikası öncülüğünde örgütlenmeye ve mücadeleye başlar. Yapılan birçok eylem ve grevin ardından 2018 yılında bir toplu sözleşme yapılır ve saat ücretleri 11 Euro olur.
CFM işçileri daha sonra Charite’ye geri alınmaları ve Charite’de geçerli olan TvÖD adlı (kamu işyerleri için geçerli) toplu sözleşmenin kendileri için de geçerli olması için mücadeleye başlarlar. Ancak gerek sendikal örgütlülük oranının yeterli düzeyde olmaması ve gerekse de sendikanın mücadele anlayışından kaynaklanan nedenlerle yapılan grevler hep bir veya birkaç gün ile sınırlı tutulur. Böyle olunca da yıllara yayılan bu mücadele hala sonuca ulaşmış değil.
TAŞERONLUĞA SON, EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET!
Taşeronluğa son verilerek, eşit işe eşit ücret ödenmesi, hastanede tek bir toplu sözleşmenin bütün çalışanlar için geçerli olması talebiyle 2019’da başlayan mücadele 2020 yılına gelince daha da keskinleşir. İşçilerin sendikada örgütlenme oranı belli oranda yükselir ve işçiler öfkesini grev ve eylemlere taşır.
Bir veya birkaç gün olarak yapılan grevler bile hastane de hizmetlerin önemli oranda aksamasına yol açar. Mart ayına gelindiğinde sendika Koronavirüs gerekçesiyle grev ve eylemlere ara verir ve işçileri işe gitmeye çağırır. İşçilerin sağlığı düşünüldüğünden değil, işverenin zorluk yaşamaması için alınan bu işçilerin tepkisine yol açar.
Pandemi koşullarının gevşetilmesinden sonra işçiler yeniden greve çağrılır. Katılımın yüksek olduğu bu grev sonrası işçilere baskılar başlar.
TEHDİT, SİNDİRME ÇABASI VE BAŞKA TAŞERON FİRMA
Grevden sonra patronun görevlendirdiği yöneticiler işçilerle tek tek görüşerek, işten atma ile tehdit ederler. Bazılarını başka bölümlere geçmeye zorlarlar.
Diğer taraftan greve katılım oranının yüksek olduğu taşıma-lojistik bölümüne başka bir taşeron firma sokarlar ve işleri bu firmaya verirler.
Son bir aydır sürekli uzatılan grev adeta süresize dönüşmüş durumda. Sendika ile işveren arasında görüşmeler sürmekte. Ancak sendika 2023 yılında TvÖD adlı toplu sözleşmenin uygulanması için imza atmaya hazır olmasına rağmen, bir anlaşma sağlanamadı. 18 Eylül’de yapılan görüşmeler, sendikanın yeni getirilen taşeron firmanın çıkarılması talebi karşılık bulmadığı için yarım saat sonra kesilir.
Sendika grevi sürdürme kararı aldı. İşçiler sürecin uzamasına tepkili, ancak kararlılıkları da sürüyor. Toplu sözleşme imzalanmadan grevin bitirilmesini de istemiyor.
İşçilerin tepki gösterdiği konulardan biri de SPD-Yeşiller-Sol Parti’den oluşan koalisyon hükümetinin, CFM çalışanlarının tekrar hastane kadrosuna alınmasını programlarına almış olmalarına rağmen, bunu yerine getirmeyişi.
DEVLET POLİTİKASI: ÖZELLEŞTİRME VE TAŞERONLAŞTIRMA
1990’da Doğu Almanya’nın Batı Almanya tarafından yutulmasının ardından Almanya’da özelleştirme ve taşeronlaştırma furyası da hız kazandı. 2000’li yıllara gelince, Berlin’deki tüm devlet hastaneleri özelleştirilmiş oldu. Doğu Almanya’nın en büyük üniversite hastanesi olan Charite ile Batı Berlin’deki iki büyük üniversite hastanesi de birleştirildi. 15.500 çalışanı olan bu büyük hastanede taşıma-lojistik, temizlik, mutfak, bahçe, güvenlik, danışma, tamirhane, mühendislik gibi birçok hizmet bölümü 2006 yılında kurulmuş olan Charité Facility Management GmbH (CFM) adlı taşeron firmaya verilmiş.
Devletin böl-yönet ve güvencesiz-ucuz çalıştır politikası olan özelleştirme ve taşeronlaştırma sağlık sektöründe de yaygın. Bu politika sonucu aynı hastane içinde birçok taşeron firma çalıştırılmakta. Taşeron firmalarda toplu sözleşme yok, iş güvencesi yok. Ücretler oldukça düşük ve iş yoğunluğu yüksek. İşçilerin bir kısmı sürekli geçici iş sözleşmesi aldığından ve işten atmalar kolay olduğu için, sendikal örgütlenme de zayıf.
Pandemi sürecinin de ortaya koyduğu gibi, kâr odaklı kapitalist sağlık sistemi halkın sağlığını korumaktan çoktan uzaklaşmış bulunuyor.