Türkiye’yi yönetenler; yoksulluğu ortadan kaldırmak, refahı yükseltmek yerine sadaka dağıtmak üzerine kurulu bir düzen kurdu. İktidar ortağının bile sokakta etmek dağıttığı ülkede, et tüketimi bir yılda yüzde 25 azaldı. Hayır veganlaşmadık, yoksullaştık!
Gazeteci Bülent Mumay’ın, Zeitung Faz.Net’te ‘İstanbul’dan Mektuplar’ veganlaşmadık, yoksullaştık başlığıyla yayınlanan yazısı;
Türkiye’de medyanın büyük bir bölümünün Saray tarafından yönetiliyor olması nedeniyle halkın gerçeklere ulaşması oldukça güç. Birkaç küçük gazete, büyük güçlüklerle ayakta kalmaya çalışan üç beş internet sitesi dışında; toplumun geniş kesimlerini bilgilendirecek bir mecramız kalmadı. Yerli basına yönelik bu kuşatmayı kırabilenler ise yabancı kamu yayıncılarının Türkçe yayın yapan servisleri oluyor.
Hükümetin “şimdilik” dokunamadığı bu yayın organlarından biri olan Deutsche Welle Türkçe’de geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir haber, ekonomik krizin etkilerini gözler önüne serdi. Habere göre bu yılın sadece ilk 8 ayında, yaklaşık 600 bin kişi borçlarını ödeyemediği için icralık oldu. Geçinemeyince borç ya da kredi alan, bunu ödeyemeyince de borcu kapatmak için yeni kredilere girenler büyük bunalım yaşıyor.
Kartopu gibi büyüyen bir borç sarmalıyla yaşayanlardan biri 74 yaşındaki İnci Hanım. 40 yıl çalıştıktan sonra emekli olmuş. Tek başına yaşamasına rağmen, 245 Euro’luk emekli maaşıyla geçinemeyince borç almak zorunda kalmış: “Borcu borçla kapattım, bankayla icralık oldum. Geçinemiyorum. Bazı günler yarı aç, yarı tokum. Bankalar devamlı arıyorlar, artık açmıyorum. Psikolojim bozuldu. Elimde olsa da tüm borcumu versem ama yok…”
İnci Hanım’ın yaşadıklarını, Saray’ın kontrolündeki medyadan öğrenemedik elbette. Erdoğan’ın halkı selamladığı otobüse yaklaşan servis şoförü Mesut İnce’nin “Eve ekmek götüremiyoruz” isyanını da… AKP üyesi olmasına rağmen, yaşadıkları ekonomik güçlüğü Erdoğan’ın yüzüne karşı söyleme cesareti buldu. Erdoğan’ın verdiği yanıt, Saray’ın halkın gerçeklerinden ne kadar uzak olduğunu ortaya koyuyordu: “Bu bana biraz abartılı geldi…” Akabinde, halka dağıttığı paketlerden birini uzattı İnce’ye ve ekledi: “Al, bu keyif çayını iç…”
Servis şoförünün isyanını Saray medyasından öğrenemeyenlere ertesi gün hangi haber verildi dersiniz? Şoför İnce, devletin propaganda bültenine dönüşen Anadolu Ajansı kamerasının önünde, eline tutuşturulan kağıttan şu açıklamayı okumak zorunda kaldı: “Sözlerim çarpıtıldı… Ekmek bulamıyoruz lafını mecazi olarak söyledim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında yürümeye devam edeceğiz.”
İktidar böylesi propaganda operasyonlarıyla gerçeği ters yüz etmeye çalışıyor. Ancak mızrak çuvala sığmıyor. Halk, krizin etkilerini iliklerine kadar hissediyor. Akademisyenlerin yaptığı hesaplamaya göre enflasyon, hükümetin açıkladığının tam 4 katı. Bu yılın başında asgari ücretle geçinen biri, maaşının tümüyle 2324 ekmek satın alıyordu. Şimdi ise 1550… Öyle ki, Erdoğan’la ittifak yapan aşırı milliyetçi parti MHP bile, “evine ekmek götüremeyenler” için “askıda ekmek” kampanyası başlattı. Büyük meydanlara stantlar kurarak, halka ücretsiz ekmek verdiler.
Elbette bu Erdoğan’ın hoşuna gitmedi. Kameraların önünde “Bugün evine ekmek götüremeyen diye bir şey Türkiye’de var mı? İnanıyor musunuz buna? Dünyada en iyi noktada olan bir ülkeyiz” açıklaması yaptı. Krizi kendisi yaşamadığı için normal bir tepkiydi bu. Halk askıda ekmeğe muhtaçken, kendisine bağlı sarayların bütçesi yüzde 273 artırıldı.