Paris’de 19 Aralık Hapishaneler katliamı protesto edildi, hapishanelerde devam eden açlık grevi direnişi selamlandı.
19 Aralık Hapishaneler Katliamı, Paris’de Saint Denis Kemeri önünde protesto edildi.
ADHK, ACTİT, ATİK-FRANSA, CDK-F, TJK-F, Proleter Devrimci Duruş, ODAK-Paris, FEDA. PARTİZAN ve BİR-KAR tarafından örgütlenen eylemde ortak açıklama okundu.
19 Aralık Katliam resimlerinin taşındığı eylem, “Politik Tutsaklar Yalnız Değildir” sloganlarıyla Erdoğan diktatörlüğü ve Faşist Türk devleti protesto edildi.
Paris’de 19 Aralık Hapishaneler katliamı protestosunda okunan ortak açıklama;
19 Aralık’ta Tutuşturulan Meşale Harlanarak Yanmaya Devam Ediyor!
19 Aralık 2000’de 22 hapishanede aynı anda “hayata dönüş” adı altında, koğuş tipi hapishaneden tecrit ve tretman esaslı F tipine geçişi sağlamak için faşist diktatörlük devrimci tutsaklara saldırdı. Bu saldırıya devrimci tutsaklar büyük bir direnişle karşı koydu. Direnişte 28 devrimci tutsak faşist diktatörlük tarafından katledildi.
1990’ların sonunda kurulan DSP, MHP, ANAP üçlü koalisyonu döneminde ekonomik kriz had safhaya ulaşmış; öğrenciler, kadınlar, işçiler, esnaflar, köylüler hemen her gün eylemler gerçekleştirmeye, faşist diktatörlüğü her anlamda zorlamaya başlamıştı. Süreci yönetemeyen koalisyon hükümet ise bu durumdan çıkış̧ yolu olarak yine devrimci ve demokratlara, yurtseverlere saldırma yönelimini gerçekleştirmişti.
Faşist diktatörlüğün kendi “kontrolü” altındaki dört duvara aylar öncesinden planlar yaparak saldırmasının altında yatan bir gerçeklik var: onlardan hiçbir şekilde teslim alamayacakları devrimci irade!
TC. Devletinin tüm kolluk güçleri rahat bir şekilde içeri girip devrimcileri teslim alacağını düşünmüyordu elbette. Çünkü daha önceki tecrübeleri devrimcilerin asla teslim olmayacaklarını göstermişti. Bu teslim olmayan direniş iradesi faşizmi kendi kalesinde bir kez daha yenilgiye uğratmış, faşist diktatörlük 28 devrimci tutsağı katlederek bir “zafer” kazandığını ilan etmişti.
Hakim sınıfların ekonomik ve siyasi krizlerinin derinleştiği dönemde yöneldikleri ilk hedef “en diri kesimler” olan devrimciler olmaktadır. Özellikle tecrit ve tretmanla güçlendirilmiş tutsaklığa, egemen sınıflar tarafından katledemediği devrimci ve yurtseverleri kontrol altında tutmaları için önemli payeler yüklenmektedir. 19 Aralık öncesi ve sonrasında faşizmin bu saldırılarında bir değişim olmamış ve daha fazla hapishanelere yönelik saldırılarını boyutlandırmıştır.
Bunun en somut örneği boynundan aşağısı felçli olan ağır hasta tutuklu Abdullah Turan’ın tahliye talebi Yargıtay tarafından ret edilmesidir. Yine Hapishanelerde azımsanmayan ağır hasta ve tedaviye muhtaç olan tutsakların tedavileri engellenerek ölüme terk edilmektedir.
İnsan Hakları Derneği’nin 2020 raporuna göre Hapishanelerde458’i ağır olmak üzere 1334 hasta tutuklu olduğunu ve Hapishanelerde anneleriyle birlikte kalan çocukların sayısı ise 780’e ulaşmış durumdadır. Verilen bu rapora göre Hapishaneler adeta çocukların “yaşam” alanlarına dönüşmüş durumdadır. Çocukların zihinsel ve bedensel gelişimi asla kabul edilemeyecek olan bu alanlardan derhal tahliye edilmelidir.
Yine Son süreçte tüm hapishanelerdeki PKK ve PJAK tutsakları süresiz-dönüşümlü açlık grevine başladığını ilan etmişlerdir. İmralı tecritine karşı başlatılan açlık grevinin talebi, uzun zamandır PKK önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan tecritin ortada kaldırılmasına yönelik olduğunu ve tecrit ortadan kalkana kadar da direnişlerini sürdüreceklerini beyan etmişlerdir.
Bu anlamda 19 Aralık direnişi ve katliamı sonrasında faşist diktatörlüğün “kalelerini yıktık” dediği devrimcilere saldırılar daha yoğun şekilde sürmektedir.
Sürgün ve sevk işkenceleri, kitap ve gazete yasakları, sansürler, avukat, aile görüşleri, telefon haklarının yasaklanması, tedavilerin engellenmesi gibi en temel haklara dahi faşizmin tahammülsüzlüğü bu saldırıları boyutlandırmaktadır.
Yine dünyayı adeta kasıp kavuran Koronavirüs salgını devam ederken Hapishanelerdeki hijyen ve sağlık malzemeleri verilmediği gibi Koranavirüse yakalanan bir çok tutsak da hastaneye sevk edilmeyerek ölüme terk edilmiş durumdadır.
Salgında en fazla etkilenecek olan 60 yaş üstü kronik hastalar, gebeler ve çocuklarıyla birlikte cezaevlerinde kalan tutsakların tahliye edilmesine yönelik tüm başvurularda ret edilerek ölümlere göz yummaktadırlar.
Bizler şunu net olarak biliyoruz ki; 19 Aralık katliamı ve devam eden saldırılar her ne kadar hapishanelerdeki devrimci tutsaklara yapılmışsa da özünde “dışarıya” yönelik de ciddi mesajlar vermektedir. Hakim sınıfların gözaltı, tutuklama terörü ve hapishane saldırılarıyla bir bütün devrimci-demokrat-yurtsever ve ilerici olan tüm kesime “gözdağı” vermeyi amaçladığının bilincindeyiz.
Dolayısıyla 19-22 Aralık katliamı ve hala devam eden saldırıların amacı teslim alma ve yok etmeye yönelik olduğunu ancak devrimciler, tek başına da kalsalar hiçbir şekilde teslim alınamayacaklarını dosta ve düşmana kanıtlamıştır. Kanıtlamaya da devam edecektir.
TC. Devletin tüm saldırı ve yok etmeye yönelik savaşımına karşı devrimciler ve komünistler, dağda, şehirde, hapishanede, okulda, hayatın olduğu her alanda dimdik savaşmaya, mücadele etmeye devam etmektedirler.
Öyleyse bir kez daha, faşist diktatörlüğe karşı kahramanca direnenlere, savaşanlara bin selam olsun.
19-22 Aralık 2000’de hapishanelerde tutuşturulan meşale harlanarak yanmaya devam ediyor, edecek.
DEVRİM ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR!
DEVRİMCİ TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!
Kurumlar:
ADHK,ACTİT,ATİK-FRANSA, CDK-F,TJK-F, Proleter Devrimci Duruş,ODAK-Paris ,FEDA. PARTİZAN Destekleyici Kurum: BİR-KAR