Almanya’da 25 günlük “büyük kapanma” başladı ama milyarlarca avro yardım alan büyük işletmelere dokunulmadı. Yeni önlemlerin çoğu küçük işletmeleri ve özel yaşamdaki davranışları hedefliyor. ‘Büyük kilitlenme’ bir yalan. Yıllardır hiçbir şeyin yapılmadığını gizlemeyi hedefleyen telaş yaşanıyor..
Almanya şimdilik 10 Ocak 2021’e kadar “büyük kapanma”ya girdi. Amaç virüsün yaygınlaşmasını kontrol altında tutmak ve kontrollü şekilde bağışıklığı artırmak. Okullar kapandı, hayati önem taşıyanlar dışında dükkan ve mağazalar kapandı ama fabrikalarda üretim devam ediyor, evden çalışanlar çocuk bakımını da üstlenmek zorundalar. Yoksulların ayın sonunu getirmesini sağlayan ek işler yok. Ama büyük şirketlere ise devlet yardımı milyarlık ve anında…
Junge Welt’teki makalede halkın aldatıldığı ve sorunun kökünden çözülmesi gerektiği belirtilerek, “Yeni önlemlerin çoğu küçük işletmeleri ve özel yaşamdaki davranışları hedefliyor. Daha büyük şirketler söz konusu olduğunda patronlar sağlıklı kalıyor ama çalışanlar işten atılıyor. ‘Büyük kilitlenme’ bir yalan. Yıllardır hiçbir şeyin yapılmadığını gizlemeyi hedefleyen telaş yaşanıyor” yorumu yapıldı.
KORONA, KRİZ, SERMAYE: PANDEMİYE KARŞI ÖNLEMLER
Patrik KÖBELE*
Junge Welt
Yöneticilerin kriz ve salgınla başa çıkma şekli ve şu andaki “büyük kapanma” yalanlar, aldatma ve çelişkilerle karakterizedir. Sosyal etkileri hakkında da yalan söyleniyor. İşsizliğin çok az arttığı iddia ediliyor. Kaybolan yüz binlerce mini iş hesaba katılmıyor. İflas etmek üzere olan veya zaten iflas etmiş serbest meslek sahipleri ve küçük işletmeler hesaba katılmıyor. Büyük şirketlerin kurtarma paketlerinin aksine, aldıkları devlet yardımı okyanusta bir damla ve oldukça geç geliyor. Öğrenciler, ALG II (Uzun süreli işsizlere verilen sosyal yardım) alıcıları, bekar ebeveynler, emekliler (ek) kazançlarını kaybetti. Yoksulluk çekiyorlar ve kiralarını ödeyemedikleri için evlerini kaybedebilirler.
Lufthansa gibi büyük şirketler, rekabetlerini sürdürebilmek ve aynı zamanda on binlerce çalışanı sokağa atmak için milyarlık yardımlar aldığında insanlar aldatılıyor. Devlet yardımı esas olarak büyük bankalara ve şirketlere yarar sağladığında insanlar aldatılıyor, ancak faturayı kimin ödeyeceği çoktan belli. SPD, Yeşiller, CDU, FDP ve AfD, halkın ödemesini isteyeceklerini şimdiden duyuruyorlar. Bu amaçla “borç freni”nin yeniden yürürlüğe konulmasını talep ediyorlar.
Yeni önlemlerin çoğu, kapatılması gereken küçük işletmeleri ve özel yaşamdaki davranışları hedefliyor. Baharda Karstadt Alışveriş Merkezinde olduğu gibi daha büyük şirketler söz konusu olduğunda patronlar sağlıklı kalıyor ama çalışanlar işten atılıyor. “Büyük kilitlenme” bir yalan. Yıllardır hiçbir şeyin yapılmadığını gizlemeyi hedefleyen telaş yaşanıyor. 2012 yılından bu yana, bir virüs salgını durumunda ne yapılması gerektiği konusunda uzmanlardan kesin tavsiyeler alınmıştı. İlkbahardaki ilk dalgadan sonra bile hiçbir etkili işlem yapılmadı. Hiçbir şey hazırlanmadı. Aksine. Son yıllarda ülke çapında hastane bakım garantisi sağlamak yerine hastaneler sıra sıra kapatıldı veya özelleştirildi.
Pandemi gerçek bir tehdit. Tehlikesi; korona, kapitalizm ve krizdeki kapitalizm etkileşimiyle artıyor. Bu aynı zamanda Küba, Çin Halk Cumhuriyeti ve Vietnam gibi hastalığı kontrol altına almış birkaç olumlu devlet örneğinde de ortaya çıkıyor. Orada, tüm alanlardaki müdahalelerin bir kombinasyonuna, hızlı kitle testlere, tüm enfekte kişilerin tutarlı izolasyonuna ve sağlık bakımına güvenmeye dayanıldı. Alman hükümeti ise büyük şirketlerin pandemiden yararlanmaya ve daha güçlü bir şekilde varlığına devam etmesi için bağışıklığın yavaş yavaş yaygınlaşmasına güveniyor. Her durumda, yeterli para var! Şüphesiz: en büyük tehlike virüs ve kâr sisteminin birleşimidir, bu yüzden sistem içi ehvenişer mantığıyla değil radikal bir şekilde düşünmek önemlidir: Sorunun kökenine inmek isteyen herkes kapitalizmi sorgulamalıdır.
*Patrik Köbele, Alman Komünist Partisi (DKP) Başkanı
(Evrensel – Çeviren: Semra Çelik)