Brexit (Büyük Krallığın AB’den çıkışı), Ocak’ta kararlaştırılmış, bir yıllık “geçiş süreci” 31 Aralık’ta bitecek. Bu “ara süreç”te mali oligarşi ve politik temsiliyetleri AB-BK Brexit sonrası ekonomik, politik ve askeri ilişkileri belirleyecek, Brexit’i bir “anlaşma”ya tabi kılacaktı.
AB’nin politik rövanşizmi ve ekonomik egemenliği ile BK’da iktidarda olan merkez sağcı, neoliberal Muhafazakar Parti, anlaşmayı henüz oluşturamadılar. Daha öncelerinden Johnson liderliğindeki BK burjuva devleti, Trump ABD’sinden güç alıyor, “No Deal”i (anlaşmasızlığı) tehdit unsuru olarak kullanıyordu. ABD’de Trump’ın seçim yenilgisi ve değişen güç dengeleri Muhafazakarları da daha ılımlı bir pozisyona getirdi.
Her halükarda anlaşmasız çıkış, BK için bir felakat anlamına gelirdi. Zira, AB ile BK, mali-ekonomik bakımdan binbir iple birbirlerine bağlı. Dolayısıyla Aralık sonuna kadar oluşturulması gereken anlaşma için süre ilkbahara kadar uzatıldı. “Balıkçılık” (ortak suların AB ve BK balık ticareti için kullanılmasının paylaşılması) etrafında cereyan eden anlaşmazsızlığın çözümü için birkaç ay daha kazanmış oldular.
BK’da kimi çevreler mutasyonlu virüse karşı önlemler kapsamında alınan BK’dan çıkış yasaklarını ve söz konusu yasağın ardından sınıra takılan tır ve konteynırları post-Brexit döneminin bir “provası” olarak okuyorlar. Hakikaten de ortaya çıkan tablo No-Deal durumunda Brexit sonrası BK’yı resmediyor.
Peki işçiler ve emekçiler bakımından durum nedir?
Hem Brexit ve onun getirdiği nominal devalüasyon, ithalat-ihracat dengesinin bozulması, yabancı sermayenin çekilmesi, kısacası mali ve ekonomik bedeli, hem genel mali-ekonomik kriz unsurlarının git gide belirginleşmesi, hem de Pandemi ile derinleşen sosyal sorunlar, işçi sınıfı için daha ağır yaşam koşulları, işsizlik, neoliberal dönüşüm programları ve devlet baskısı olarak geri dönecektir.
Gıda ve kimi yaşamsal tüketim araçlarında BK dışa bağımlıdır. Brexit ile vergilenecek bu tüketim araçlarının BK’da pahalılanması ve nispi kıtlık olasılığı yine işçilerin ve ezilenlerin yoksullaşmasına yol açacaktır. İşçiler ve yoksullar bu tehlikeye karşı gıda stokluyorlar ve böylelikle birkaç ay daha idare etmeye çalışıyorlar.
İskoçya’da ve İrlanda’da yükselen politik bağımsızlık talebi, İşçi Partisi içinde Corbyn şahsında sertleşen politik çekişme vb. gelişmeler iç politik durum bakımından da post-Brexit BK’sını fırtınalı dönemler beklediğini söylemek için yeterli veri sunuyor.
Hem AB’nin, hem de BK’nın parçası oldukları dünya kapitalizminin politik krizlerinin bir sonucu olan Brexit, hem AB, hem de BK bakımından bu krizi derinleştiren bir faktöre şimdiden dönüştü bile. İşçi sınıfı ve emekçiler için daha zor yaşam koşulları anlamına gelen Brexit, daha sert mücadele koşullarına geçiş anlamını da taşıyor.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 25 Aralık 2020 tarihli Avrupa Gündemi köşesi