İki katliam… Biri 20., diğeri 21. yüzyılda. Yüzyıllar değişse de dünyanın farklı coğrafyalarındaki egemenlerin işçi sınıfı ve ezilenlerin öncülüğünü yapan komünistlere, devrimci ve yurtseverlere karşı saldırgan ve katliamcı politikalarının değişmediğini gösteren iki tarihsel geçit. Yine, kendi kişiliklerinde toplumsal olanı yeşertip büyüten; politik ataklık, kitle öncülüğü ve önderlik, kapitalizme, faşizme ve sömürgeciliğe karşı başeğmez militanlık sembollerinin kapitalizme, ulusal boyunduruğa karşı mücadelede asla unutulmayacak öğretileri, anıları ve geride bıraktıkları var bu iki tarihsel geçitte.
Evet, bu tarihsel geçitin ilki Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht. “Vardık, varız, varolacağız” sloganının yapıcıları, Lenin’in ifadesiyle “sosyalizmin yüksekte uçan kartalları” onlar. Kapitalizme karşı sınıf kinini en yüksekte tutan ve proleter devrim için yaşamlarını feda etmekten en küçük tereddüt göstermeyen Rosa ve Karl, 1. Dünya Savaşı’nda kendi emperyalist ülkelerinin yanında saf tutan İkinci Enternasyonal oportünistlerine karşı Lenin’le birlikte güçlü ideolojik, politik ve örgütsel mücadele yürüttüler. 15 Ocak 1919’da, gericileşen ve Alman emperyalizminin siyasal temsilcisi konumuna geçen Sosyal Demokrat Parti hükümetinin beslemesi paramiliter gruplarca sokak ortasında kaçırılarak katledildiler Berlin’de. Onların, sosyalist teorinin gelişimine katkıları, emperyalist savaşa karşı kitle mücadelesinin önderliğine geçme, parlamentoda savaş karşıtı yılmaz tavırları, ilkelerde tavizsiz duruşları günümüz enternasyonal proletaryası için de hãlã parlayan bir kutup yıldızı. Rosa’nın işçi sınıfı mücadelesiyle birlikte, kadın hakları uğruna erkek egemen patriarkaya karşı mücadeleyi kendi kişiliğinde bütünleştirmesi, bayraktarlığını yapması günümüz kadın mücadeleleri için örnek teşkil ediyor.
Tarihsel geçidin diğeri ise Sakine Cansızlar. PKK kurucularından Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan’la birlikte 9 Ocak 2013 tarihinde Paris’te katledildi. Sömürgeci faşist rejimin, coğrafyamızda yaşayan tüm farklı halklara tarihsel düşmanlığını, Kürt ulusal mücadelesine ve O’nun önderlerine karşı da sürdürdüğünün yeni bir adımı oldu bu katliam. Sakine, sömürgeciliği ve onun her türlü soykırımını iliklerine kadar hissetmiş, ulusal kurtuluşun da yagane yolunun direnişte olduğunu, 12 Eylül faşizminin en karanlık günlerinde Diyarbakır zindanlarında sergilediği duruşuyla gelecek kuşaklara aktarmış bir Kürt kadın önderdi. Katliam, bir yanıyla da Avrupa emperyalistlerinin faşizmle girdiği işbirliğini de gözler önüne serdi. Sakine’nin başeğmez duruşu ve tarihi, Kürt ulusunun sömürgeciliğe karşı mücadelesinin dört parça Kürdistan’da gelişiminin mihenk taşlarından biri oldu, olmaya devam ediyor.
Bu yıl Rosaların 102., Sakinelerin ise 8. yıldönümü. Komünistler, Avrupa’da her iki tarihi de kapitalizme ve sömürgeciliğe karşı mücadeleyi geliştirme perspektifiyle ele aldı. Her Ocak ayında Berlin’de ve Paris’te olmayı, “Vardık, Varız, Varolacağız” sloganını “Yaşasın Halkların Kardeşliği, Kahrolsun Sömürgecilik”e katmayı önemsedi. Aynı geleneksel duruş, bu yıl düzenlenecek gösteri ve eylemlerde de sergilenecek. 9 Ocak’ta Sakineler Paris’te, 10 Ocak’ta Rosalar Berlin’de sokak gösterileri ve mezar anmalarıyla hatırlanacak, katiller bir kez daha halklar nezdinde yargılanacak.
Kapitalizm yaratımı koranavirüsün hâlâ dünya halklarını kasıp kavurmaya devam ettiği günümüz koşullarında burjuvaziye karşı birikmiş öfkemizi, bu kez de uluslararası proleter önderler Rosa ve Karl, sömürgeciliğe karşı Kürt ulusal mücadelesi önderleri Sakineler şahsında sokakta haykırmak için ileri.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 8 Ocak 2021 tarihli Perspektif köşesi