19 Şubat 2021 günü Hanau katliamının birinci yılı tamamlanmış oldu. 1 yıl boyunca birinci korona dalgası, ikinci korona dalgası, yaz tatili, aşırı soğuk ve yağmurlu kış günleri bizi Hanau katliamını anmamızda ve sorumlulardan hesap sormada ısrar etmede alıkoyamadı. Sosyalistler olarak her ayın 19’unda sokağa çıktık, ırkçılığa karşı lanetlerimizi yağdırdık.
2020 yılının 19 Şubatı’nda gerçekleşen Hanau katliamının öncesiyle sonrasının aynı olmamasının sebepleri var. Çünkü Hanau katliamı bardağı taşıran damla oldu. Göçmenlerin ve mültecilerin okulda, işyerinde, meslek hayatında, konut arayışında, resmi dairelerde ve ırkçı polis kontrollerinde günlük yaşadığı ırkçılığa karşı, Hanau katliamıyla birlikte daha farklı duygular gelişti. Irkçılığa karşı kin, öfke, nefret ve karşı koyuş sokakta hissedildi. Göçmenler artık ırkçılığı yaşamak istemiyorlardı ve farklı boyutta karşı koymaya başladılar.
Hanau katliamıyla birlikte geçmişin ırkçı bilançosu çizildi. Alman devletinin ırkçı özünü kabul etmediği on binlerce ırkçı saldırı ve yüzlerce ırkçı cinayet gündemleştirildi. Apolitize edilen ırkçı saldırılar ve cinayetler tartışıldı. Polisin işlediği ırkçı saldırılar ve cinayetlerin hesabı soruldu. 120 yıllığına saklanan NSU dosyaların kamuoyu nezdinden açıklanması istenildi. NSU mağdurlarının dosyalarına bakan Avukatlara karşı ırkçı tehditler savuran NSU 2.0 ismini kullanan polisler teşhir edildi. Devletin üstünü örttüğü ırkçı saldırılar ve cinayetler anılmaya başlandı. Göçmenler ve özelde göçmen gençler eşi görülmemiş düzeyde özgüven kazanarak sokakta hesap sormaya başladılar.
Antifaşist yerlilerle duygusal özgüven kazanarak sokağa çıkan göçmenlerin dilinde, argümanlarında ve yaklaşımında farklılıklar belirdi. Yerli güçler, protestocu eylemlerle sınırlı kalırken, aydınlanan göçmen gençler toplumsal ırkçılığın ve ayrımcılığın son bulması için belli başlı talepler sıraladılar. Gündelik ırkçılığa karşı sonuçlar çıkartılmasını istediler. Halen devam eden Nazi kalıntıların ortadan kaldırılması için toplumsal aydınlanma talep ettiler. Irkçı saldırıların sorumluların adil yargılanmasıyla göçmenlere ve mültecilere karşı işlenen ırkçı suçlara karşı adalet talebini yükselttiler. Irkçı ve faşist saldırılar sonucu hayatını kaybedenleri anmanın sadece mücadele sonucu mümkün olabileceğini belirttiler. Irkçı saldrırı sonucu her hayatını kaybeden için bir meydana veya sokağa isminin verilmesi gerektiğini vurguladılar. Devlet dairelerinde ve toplumsal mekanizma içinde ırkçılığın ve faşizmin yenilmesi için göçmenlerin kurumsallaşması için olanaklar talep ettiler. Medyanın ve burjuva partileri göçmenleri ve mültecileri seçim malzemesi yaptıkları için teşhir ettiler.
Hanau katliamının akabinde yürütülen mücadelede AGİF ve Young Struggle gibi kurumlar ilk günden itibaren iddialı ve kararlı çalıştılar. Tüm Almanya’da her ayın 19’unda yapılan eylemlerde özel çaba sarf ettiler. Ailelerin yanında yer aldılar. Faşizme ve ırkçılığa karşı mücadelede geçmiş tecrübelerden yararlanarak mücadelede tayin edici rol oynadılar. Kendilerini ön plana koymadan, kendi reklamlarını yapmadan kapsayıcı çalışma yürüttüler. Eğer 19 Şubat günü Almanya’nın 120 şehrinde on binlerin sokağa çıkmasında rol aldılar ve emek verdiler.
Şimdi Hanau katliamının birinci yılının tamamlanmasından sonra ailelerin ve genel söylemlerin ötesinde daha güçlü mücadele yürütülmesini söylüyorlar. 19 Şubat günü artık ırkçılığı üreten siyasi hedeflere yönelmesi gerektiğini vurguladılar. Irkçı saldırıların yaşandığı polis karakolları, işyeri daireleri ve geçmişte polisin ve devletin sorumlu olduğu ırkçı odaklara karşı yürüyüşler ve gösteriler yapılacak. Gelişen yeni güçlerin örgütlenmesi için yeni örgütsel araçlar yaratılacak.
Hanau katliamın birinci yılında gerçekleşen güçlü ırkçılık karşıtı harekettten sonra mücadele daha güçlü ve daha somut yürütülecek.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 5 Mart 2021 tarihli Avrupa Gündemiköşesi