Kovid-19 virüsü ve mutasyona uğramış versiyonları yaşamı tehdit etmeye devam ederken, işçi sınıfı güvencesiz bir şekilde toplu alanlarda çalıştırılıyor. Üretim ve daha fazla üretim kapitalist sistem için olmazsa olmazıdır.
Tekeller ayakta kalmak için, işçilerin yarattığı artı değere el koymak, sermayelerini artırmak ve birbirleriyle rekabeti sürdürmek zorundadırlar. Bunu da üretimi sürdürmekle sağlamaktalar.
Evet, üretim yapmaları için işçi sınıfına ihtiyaçları var. Ancak, tekeller ve onların devleti için işçiler kullanılıp atılan bir nesnedir. İşçilerin sağlığı, güvenliği, yaşamı onları ilgilendirmez. Kovid-19 virüsünün yayılması ve işçiler için büyük tehdit oluşturmasına rağmen, fabrikalar kapatılmadı. Virüs işçilere yayıldığında, fabrikayı kapatmak yerine, işçileri fabrikaya kapatarak üretimi sürdürme örnekleri, işçi düşmanlığında ne kadar pervasız olduklarını göstermektedir.
Kaynağı ve sorumlusu kendisi olan emperyalist-kapitalist sistem, Kovid-19 virüsünü de fırsata çevirdi. Bir yandan işçi ve emekçileri üretime zorlamaya devam ederken, diğer yandan demokratik hak ve özgürlükleri kısarak, eylem ve etkinlikleri yasaklayarak örgütsüzleştirme ve hak alma mücadelesini, sisteme karşı mücadeleyi önlemeye çalıştı.
Kovid-19’un yayılmasının ardından “ölen ölsün, kalanlarla üretimi sürdürürüz” mantığıyla milyonlarca insan ölüme gönderilirken, aradan geçen bir yılı aşkın sürede de sağlık sistemi halk sağlığını sağlayacak bir düzeye getirilmedi. İşçilerin ürettiği hijyen malzemelerini, maskeleri, test ve aşı yapılmasını bile kâr ve rekabet aracı haline getirdi.
Emperyalist devletler ve tekeller arasında adeta aşı savaşı sürmekte. Aylardır üretimi yapılan aşılar, kâr ve rekabet nedeniyle başta işçiler olmak üzere, bir türlü halka ulaşamamakta. Hangi aşının kullanılacağı, insan sağlığı açısından değil, fiyat ve kâr oranları üzerinden hesaplanmakta. Örneğin aşının ilk bulunduğu ülke olan Almanya’da kapitalist sisteme has bir rezalet yaşanmaya devam etmekte.
Almanya milyonlarca Euro ile araştırmasını desteklediği Biontech firmasının ürettiği aşı için başlangıçta 320 milyon doz için anlaştığını belirtmişti. Ancak sonradan fiyat konusunda anlaşılamadığı ortaya çıktı ve Almanya aşılamada tam bir rezalet yaşadı. Hâlâ halkın sadece %3,5’u aşılanabilmiş durumda.
Dünya çapında BM tarafından kabul edilen 195 ülkeden 111’ine Şubat sonlarında daha hiçbir aşı ulaşmamıştı. Bu durum, emperyalist devletlerin üretilen aşıya el koymalarından kaynaklanmaktadır.
Emperyalist devletler ve tekeller arasında halk sağlığını gözardı eden kâra odaklanmış aşı rekabeti ve kirli pazarlıklar sürerken, toplu işten atmalar da devam etmektedir. Kovid-19’u fırsata çeviren tekeller, adeta işçi çıkarma yarışına girdiler. Emperyalist devletlerin milyarlarca Euro/Dolar aktardığı tekeller, Kovid-19 sürecinde başta dijitalleşme olmak üzere, tekniği daha yoğun kullanarak daha az işçi ile daha fazla üretim yapma çabasını sürdürüyor. Sonuç olarak da tüm sektörlerde yüzbinlerce işçi işten atıldı.
Basına yansıyan bilgilere göre, 2020 yılında banka sektöründe dünya genelinde 70 bin çalışan, Lufthansa 29 bin, IBM’de 10 bin ve otomobil üretim sektöründe tekeller onbinlerce işçiyi çıkarırken, yan sanayiiden sadece Continental en az 30 bin işçiyi çıkardı.
Toplu işten atmalara karşı aktif mücadelenin örgütlenmesi, süren direnişlerle ilişkilenmek ve kurumsal destek sunmak, günün görevleri arasındadır.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 19 Mart 2021 tarihli Avrupa Gündemi köşesi