Mücadele dolu Mart ayı, her zaman olduğu gibi coşkulu ve kararlı direnişlerle başladı. Bu coşkulu akış Türkiye ve Kürdistan’da olduğu gibi Avrupa’da da yankısını buldu. Onlarca Avrupa kenti, pandemi vesilesiyle egemenlerin engelleme çabalarına rağmen bir yandan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kadına karşı şiddet, tecavüz, eşitsizlik biçimlerinde tezahür eden erkek egemenliğine karşı kadın isyanına tanıklık ederken, diğer yandan Türkiyeli ve Kürdistanlı politik yapıların başta Gazi katliamı ve ayaklanması olmak üzere çeşitli takvimsel günler nedeniyle sokaklara çıkışına sahne oldu.
Mevsimler bahara dönerken, Mart ayının geri kalan günleri de egemenlerle işçi sınıfı ve ezilenlerin, onların politik öncülerinin başka kapışma momentlerini simgeleyecek. Direnişin verdiği meşruluk ve haklılıkla ilerleyen, koparıp alma kararlılığını kuşanan her politik özne mutlaka kendi eyleminden enerji ve motivasyon alacak; bu momentleri emperyalizmden, faşizm ve sömürgecilikten hesap soran kilometre taşlarına dönüştürmede başarılı olacaktır.
Kuşkusuz bu politik öznelerin en başında komünistler geliyor. İşçi sınıfı ve ezilen kitleleri devrimi koparıp alma, faşizmi ve sömürü düzenini yerle bir ederek özgürlüklere kanat açmaya sevk etme görevi, en geniş yığınları ilgilendiren her politik gündemi olduğu gibi Mart ayı gündemlerini de ele alışta; gerekli planlama ve ön hazırlıkları yapmada, pandemi koşullarında yaratıcılıklarını son sınırlarına kadar zorlayarak, kitleleri eyleme katacak, sokağa çıkartacak yol ve yöntemleri bulmakta komünistlere özel sorumluluklar yüklemekte.
19 Mart İklim Grevi, 25 Mart’ta gerçekleşecek Cumartesi Anneleri mahkemesi ve Newroz Mart ayının geri kalan merkezi politik gündemleri. Koronavirüs salgını bir kez daha kapitalizmin sadece insana değil, aynı zamanda doğaya da düşman bir sistem olduğunu gösterdi. Azami kâr hırsıyla dolu egemen burjuva sınıflar doğa katliamına son hız devam ederken, başta gençler olmak üzere, işçi sınıfı ve ezilenler çevre bilincini kuşanarak 19 Mart’ta tüm Avrupa’da alanlara çıkacak. Doğanın katli ve kapitalist sömürü düzeni arasındaki bağı doğru analiz eden komünistler, doğanın kurtuluşunun da kapitalist sistemden kurtulmakla mümkün olacağı bilincini alanlara çıkacak milyonlara taşıma göreviyle karşı karşıya.
Cumartesi Anneleri’nin yılmayan direnişinden öç almak isteyen faşist rejim, Galatasaray alanını annelere kapatmakla kalmayıp, onları yargılamakta da ısrarcı. 25 Mart’ta faşizmin mahkemeleri güya Cumartesi Anneleri’mizi yargılayacak. Bugünden o mahkemelerin faşizmin yargılandığı mahkemelere dönüşeceği kuşkusuz. Ancak komünistler, mahkeme öncesi gerçekleştirilecek eylem ve etkinlikler, oluşturacakları dayanışma ağları ile Annelerimizin sesini Avrupa kentlerine taşımak, faşizmin yargı oyununa karşı enternasyonal barikat örme göreviyle yüklüler.
AKP-MHP faşist ittifakının 2015 Suruç katliamından günümüze sürdürdüğü tasfiyeci saldırılar, bir kez daha 21 Mart Newroz ateşiyle yanıtlanacak. Devrimci Kawa’nın yaktığı ateş, sömürgeci faşizme karşı Türkiye ve Kürdistan kentlerinde; dağları ve ovalarında bir kez daha tutuşacak. Kürt halkı, devrimci ve sosyalistlerin harlayacağı ateş Avrupa kentlerinde de komünistlerin pandemi koşullarında sergileyeceği kararlı duruşla, kitlesel mitinglerden, gerekirse küçük gruplar halinde oluşturulacak çoban ateşleriyle baharı ve direnişi selamlayacak.
Hepimize kolay gelsin!
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 19 Mart 2021 tarihli Perspektif köşesi