Kobanê davasını HDP’nin kapatılmak istenmesi süreci takip etti. Faşizmin yeni saldırı dalgasının bir parçası olan HDP’nin kapatılmak istenmesine karşı mücadelenin nasıl bir hattan yürütülmesi gerektiğini Newroz’da alanlara çıkan yüzbinler, sokakları terk etmeyen kadınlar ve üniversite öğrencileri gösteriyor. HDP Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, bu mücadele dinamiklerine dikkat çekerek, HDP’nin halkla, sokakta yürütülecek mücadeleyle savunulacağına vurgu yaptı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, Kobanê direnişinde Türkiye, Kürdistan ve dünyanın ezilen halklarının dayanışması ve IŞİD yenilgisinin Türk devleti üzerindeki etkisinin yıllar sonra nasıl bir davaya dönüştüğünü anlattı.
MYK üyelerinin tutuklanması ve HDP hakkında açılan kapatma davasının aslında bu süreçte Türk devleti ve IŞİD çetelerinin yenilgisiyle ilgili olduğunu söyleyen Taşdemir, bugün bakımından yürütülecek mücadelenin dinamiklerine ve yaslanılacak olan kesimlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kobanê davasıyla başlayan ve partiniz hakkında kapatma davasına varan süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizim açımızdan Kobanê davası bir kumpas dosyadır. Hatırlayacağınız gibi 2014’de IŞİD karanlığına karşı Kobanê halkına karşı dünyanın dört bir tarafında Türkiye’de ve Kürdistan’da gelişen dayanışmayı hedefine koyan, bunun intikamını almaya çalışan bir iddianame hazırlandı. İddianamenin ana çıkışı da o dönem Halkların Demokratik Partisi MYK’sının halklara IŞİD karanlığına karşı Kobanê halklarıyla dayanışma çağrısı…
Dayanışmayı kırmaya çalışan IŞİD ile ittifak kuran, IŞİD’i destekleyen mevcut zihniyetin o dönemde yine bu dayanışma duygusunu gösteren insanlara saldırarak da bir cevap verdiğini söylemek mümkün.
Partimiz 6 yıldır ciddi bir saldırı sistematiği ile karşı karşıya. 6 yıldır her türlü hukuksuzluğu, her türlü ahlaksızlığı, şiddetin her biçimini partimize karşı kullandılar. Kayyumlar atandı, yönetici arkadaşlarımız tutuklandı, arkadaşlarımız sürgüne gitmek zorunda kaldı, insanlar katledildi, şehirler yakılıp yıkıldı. Nihayetinde bir geri duruş, bu fikriyatta, bu mücadelede bir geriye düşüş söz konusu olmadı. Partimiz aslında yürüttüğü siyasetle, geliştirdiği müdahale biçimleriyle her zaman halkın umudu ve bu iktidarın yenilgiyi yaşamasının vesilesi oldu. Politikalarıyla bunu güçlendirdi.
Kobanê açıkçası bir intikam meselesi haline dönüştü bu iktidar için. İkincisi de HDP’nin varlığını kendi iktidarı için bir engel olarak görüyorlar. Çünkü bu ülkede yeniden bir rejim inşa etmek istiyorlar, bir toplum mühendisliği yaparak milliyetçi, dinci kodlarla yaşamı dizayn etmek istiyorlar. Bu dizayn önünde en güçlü direnç noktası HDP fikriyatıdır. HDP fikriyatı bu ülkede ilk defa farklılıkların, kimliklerin, kadınların, inançların bir arada mücadele ederek özgürleşebileceği perspektifini sundu. Şimdi açıkçası bu bedeni ortadan kaldırmak istiyorlar.
Şimdi bir HDP fikriyatından bahsettiniz. Geçmiş dönemde de partiler kapatıldı, bu dönem HDP’ye yönelik kapatma saldırısıyla geçmiş dönem de yaşanan arasında bir farklılık görüyor musunuz?
Tabi yöntem olarak benzerlikler var ama mücadelede, toplumsal refleks olarak farklılıklar var elbette. Yani bu ülkenin maalesef kodları Kürt düşmanlığı üzerinde şekillenmiş. Kürtlerin kimliğini, dilini, asimile ve inkar üzerine kurulan bir akılla yıllardır var olma mücadelesini yürütüyorlar. Dolayısıyla Kürtlerin kendi kimliğini, dilini, asimile olmadan savundukları her alanda siyaset alanında hedef haline geldi. Kürtlerin ana öznesi olduğu partiler bir şekilde kapatıldı. 94’de milletvekilleri mecliste tutuklandı ve benzer süreçleri biz aynı yaşıyoruz. Yine aynı akıl, aynı yöntemlerle demokratik siyasete darbe vurmak istiyorlar ve bu iradeyi kırmak istiyorlar. O açıdan da dönem muktedirleriyle bugünün muktedirleri yöntem, akıl yürütme biçimleri birbirine benzer. Ama şöyle bir farklılık var bence bu dönemin AKP-MHP iktidarı daha pervasız, hak, hukuk tanımayan, anayasa mahkemesini kararını tanımayan, AİHM kararını tanımayan bir şekilde çok keyfi bir yönelim söz konusu.
Ama bu dönemin farkı hem HDP fikriyatının Türkiye’de farklı halklarla buluşması, yani sadece Kürtlerin mahallesinde kalmaması… Toplumu ikna etmekte zorlanıyorlar. Çünkü HDP artık sadece Kürtlerin değil. Tüm halkların bu fikriyatı sahiplendiğini görebiliyoruz. Mücadele ve sahiplenme biçimi bu dönem farklılıklar gösteriyor. Mevcut iktidar da bu direniş karşısında ciddi zorlanma yaşıyor. Belki bu kadar hukuksuzluğa, keyfiyete götüren neden de bir türlü bu mücadele ve direniş odağının kırılamamasıdır.
(Nadiye Gürbüz – ETHA)