İsviçre’ de politik oturum hakkının genişletilmesi bakımından Avrupa’da bir ilke imza atıldı. Türkiye’de kendisine ağır şiddet uygulayan eşine karşı özsavunma uygulamaktan yargılanan ve bir süre hapis yatan Yasemin Çakal’a “politik oturum hakkı” tanındı.
2014’de, kendisine sistematik şiddet uygulayan Özkan Kaymaklı’ya karşı meşru müdafaa hakkını kullanan ve tutuklanan Yasemin Çakal; 2017’de “korku ve heyecan altında işlediği suça ceza verilmesine yer olmadığı” gerekçesiyle tahliye edilmişti.
Tahliye olduktan sonra tehditler almaya devam eden Çakal, İsviçre Göç Bürosu’na sığınma talebinde bulunmuştu. Türkiye’de şiddete uğrayan ve yıllarca hapishanede tutulan Çakal, bazı hükümlerine devletin şerh koymasına ve uygulama sorunları olmasına rağmen, İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükte olduğu İsviçre’de bir mülteci kampında yaşıyordu.
Avrupa’da bir ilk
Sistematik erkek şiddetine maruz kalan, kendinin ve oğlunun hayatını savunduğu/savunmak zorunda kaldığı için yargılanan, yıllarca hapishanede kalan Yasemin hakkında tahliye kararı verilmişti. Üst mahkemenin bu kararı kaldırıp hapis cezası vermesi üzerine, tüm zorlukları göze alıp İsviçre’de, politik oturum başvurusunda bulunmuştu. İsviçre’de ve Avrupa’da bir ilk gerçekleşerek, “adli suç” olarak kabul edilen bir kategori için politik oturum hakkı tanındı. Çünkü erkek şiddeti münferit değil, tesadüf değil politiktir. Bu kararın erkek şiddetine maruz kalan tüm kadınlar için nefes aldırıcı olmasını umarken, bu içerikte düzenleme getiren İstanbul Sözleşmesi’nin zorunluluğu bir kez daha açığa çıktı. Elbette kadın dayanışmasının onaran sihri de…
Kadın Cinayetleri Neden Politiktir?
Kadın cinayetleri politiktir çünkü defalarca tehdit edilen kadınlar karakola şikayette bulunduğu zaman hiçbir şekilde güvenlikleri sağlanmadı. Kadınlar dinmeyen ev içi şiddet yoluyla barbarca katledildiler. Ne için? Erkek egemen devletin erkek şiddetini ‘normal ve reva’ görmesi; polisiyle, yargısıyla ve toplumsal zeminde güncel bir uygulamaya dönüştürmesi nedeniyle.
Kadın cinayetleri politiktir, çünkü gitgide muhafazakarlaşan toplumda, erkek şiddeti doğallaştırılıyor. Erkeğe itaat etmek istemeyen kadın suçlanıyor, şiddetle ‘terbiye’ kanıksatılıyor.
Kadın cinayetleri politiktir, çünkü yargıda erkek adalet hüküm sürüyor. eğitim sisteminin temeli cinsiyetçiliğe dayanıyor. Keza burjuva medya kadına yönelik şiddet ve cinayetin “haklı” sebeplerini yazarken devletin politikalarını destekliyor.
Yasemin Çakal’ın uğradığı şiddeti özsavunma uygulayarak savuşturması sonrasında aldığı tehditlerin politik bir kapsamda ele alınması, kadın mücadelesinin bir kazanımı olarak ele alınmalıdır. Yaşamları tehdit altında olan tüm kadınların yaşam hakkının güvencelenmesi için bir kazanım olduğu kadar, şiddetin temel politik sorumlusunun erkek egemen kapitalist devletlerin olduğu kabulü olması bakımından da son derece önemlidir.
Erkek şiddeti hızla yayılan ve nefes aldırmayan bir pandemiye dönüşerek toplumsal çürümeyi hızlandırıyor. Yarın hangi haberle uyanacağımızı bilmiyoruz. Cins kırımına karşı özsavunmayı yaygınlaştırarak mücadeleye devam edeceğiz.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 16 Nisan 2021 tarihli Sosyalist Kadın köşesi