İsveç Göçmen Dairesi, 6 yıl önce politik nedenlerle ülkeye gelerek iltica başvurusunda bulunan üç çocuk annesi Derdiye Kül hakkında Türkiye’ye iade kararı verdi.
İsveç Göçmen Dairesi, 6 yıl önce politik nedenlerle ülkeye gelerek iltica başvurusunda bulunan üç çocuk annesi Derdiye Kül hakkında Türkiye’ye iade kararı verdi. Kendisine 29 Nisan’a kadar ülkeden çıkması gerektiği bildirilen Kül, Türkiye’ye iade edilirse tutuklanacağını ve işkence göreceğini belirterek, “Beni çocuklarımdan ayırsalar ölürüm, çocuklarım da bensiz yapamaz” diyor.
2015 yılında politik nedenlerle İsveç’e gelen Kürt mülteci Derdiye Kül (40), 6 yıl önce yaptığı iltica başvurusuna yakın zamanda ret yanıtı aldı. Ret kararına yaptığı itiraza da olumlu sonuç alamayan Kül hakkında Türkiye’ye iade kararı verildi.
Sırasıyla 5, 4 ve 1,5 yaşlarında üç çocuğu bulunan Derdiye Kül, Gazete İsveç’e konuştu.
RET GEREKÇESİ: PASAPORT VE KİMLİĞİN OLMAMASI
İsveç’e geldikten sonra burada evlenen ve üç çocuğu bulunan Kül, Göçmen Dairesi’nin ret kararında gerekçe olarak kimliğinin ve pasaportunun olmamasını gösterdiğini ifade ederek şunları söylüyor: “Pasaport ve kimliğimin olmamasını neden gösterdiler. Kimliğim ve pasaportum yok. Konsolosluk’a gidemediğimi, oranın Türkiye toprağı olduğunu ve gidersem tutuklanabileceğimi, kendileri isterse konsoloslukla iletişim kurabileceklerini söyledim.”
Kül, ilk karara yaptığı itirazın ardından gelen ikinci ret kararında belirtilen bir diğer gerekçenin ise Göçmen Dairesi’ne sunduğu belgelerin kurum tarafından kopya olarak değerlendirilmesi olduğunu ifade ediyor: “İtirazıma tekrar ret verildi. Belgelerimin hepsinin kopya olduğunu da gerekçe gösterdiler. Hâlbuki ben avukatıma bütün belgelerimin, aile kütüğünün ve hakkımdaki arama kararının orijinalini vermiştim.”
GÖÇMEN DAİRESİ: VİRÜS NEDENİYLE BİZ YOLLAYAMAYIZ, KENDİN BİR YOL BUL
İkinci ret kararını aldıktan sonra, Göçmen Dairesi tarafından atanan avukatın devre dışı kaldığını ve kendisine ulaşamadığını söyleyen Kül, avukat tutmak zorunda kaldığını belirterek sonraki süreci şu sözlerle anlatıyor: “En son ret aldıktan sonra çocuklar üzerinden oturum başvurusu yapmayı düşündüm. Avukatım ise, ‘Ret kararına itiraz edelim, sonra çocuklar üzerinden başvuru yapalım’ dedi. Tam o sıra iade kararı geldi. Her şey peş peşe oldu. Çıkış kararında, ‘Virüs nedeniyle uçak bileti alıp seni yollayamıyoruz. Sen kendin bir yol bulursan bize haber ver’ yazıyor.”
Eşinin çalıştığını ve çocuklarıyla birlikte süresiz oturuma sahip olduğunu ifade eden Kül, kararın sadece kendisini ilgilendirdiğini belirterek, aile birleşimi yoluyla kalmak için de pasaport zorunluluğu olduğunu ekliyor.
“1,5 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUMU EMZİRİYORUM”
Göçmen Dairesi’yle en son 26 Nisan günü görüştüğünü söyleyen Kül, görüştüğü kişinin kendisini Göçmen Dairesi’ne çağırdığını ve kendisinin bunu kabul etmediğini kaydederek şunları söylüyor: “Görüşmek istiyorsanız telefon üzeri görüşebiliriz dedim. Ben bir anneyim. Üç tane çocuğum var. Maaşımı keseceklerini söylediler. Ben de ‘Kesin, benim derdim o değil. Ben çocuklarımdan ayrılmak istemiyorum. Türkiye’ye gönderilirsem, hakkımdaki arama kararı elinizde, ömür boyu müebbet alabilirim. Türkiye’de insanların işkenceye maruz kaldığını herkes biliyor’ dedim. Ama görevli bana cevap vermedi. 1,5 yaşındaki çocuğumu emziriyorum. Nasıl ayrılacağım ondan. Beni çocuklarımdan ayırsalar ölürüm, çocuklarım da bensiz yapamaz. ”
“5-6 YILDIR DÖRT DUVAR ARASINDAYIM”
Kül İsveç’teki 6 yılını ise şu sözlerle anlatıyor: “Kaç defa dil okuluna gitmek istediğimi söyledim ama bu isteklerim İsveç kimlik numaram olmadığı için kabul edilmedi. 5-6 yıldır dört duvar arasındayım. Ne eğitim, ne dil, ne de çalışma hakkım var. Ben de bütün insanlar gibi okula gitmek ve çalışmak istiyorum.”
(Ahmet Tirej Kaya – Gazete İsveç)