Rojava’ya tek aşı ulaşmadı

  • Rojava’da ne hastalığı tespit etmek için hızlı test yapma imkanı ne hastaları tedavi için gerekli donanım ve ilaç yok. Kuzeydoğu Suriye’nin tamamında korona vakaları için sadece 500 yatak var. En temel ihtiyaç FFP2 maskesi dahi yok.
  • 2020 yılı ortasında ilk vakanın tespit edildiği Kuzeydoğu Suriye’de Covid-19 ciddi bir noktaya ulaştı. Yaklaşık 5 milyon nüfuslu Rojava’da 15 bin 562 kişi koronaya yakalandı, 545’i virüsten kaynaklı hayatını kaybetti. Ancak bu rakamlar yalnızca tespit edilenler.

Koronavirüs vakalarının gittikçe yükseldiği bir dönemde Rojava ile Kuzeydoğu Suriye’de can kayıpları da artmaya devam ediyor. Virüs’ün İngiliz varyantının yaygınlaşması ile Rojava’da temel sağlık kurumlarının yanı sıra Koronavirüs ile mücadele merkezleride teyakkuz halinde. Maske, solunum cihazı ve oksijen ihtiyacının baş gösterdiği Rojava ve Kuzeydoğu Suriye’de aşı Şam’ın insafına bırakılamayacak kadar önemli duruma geldi.

Rojava’da sağlık alanında çok yönlü çalışmalar yürüten Dr. Wilk, koronavirüs aşısının halen Rojava’ya ulaşmadığını ve WHO’nın Şam üzerinden planladığı aşı iletimin bir risk olduğunu söyledi. Dr. Michael Wilk: “Eğer aşılar Damaskus (Şam) üzerinden dağıtılacak ise siyasi sorunlar nedeniyle Rojava’ya gerçekten iletilip iletilmeyecekleri soru işareti ve risktir. Bu karar Esad rejiminin insafına bırakılmış bir kararsa Rojava’ya yetersiz sayıda aşı iletileceğini hesaba katmamız gerekiyor.”
Qamişlo’da inşaası süren protez merkezi, yara yanık hastanesi ve kanser tedavi merkezinin bir kompleks içerisinde inşasında önemli bir yol katedildi. Halen yardımlar ile süren çalışmalar çocuklardan yaşlılara kadar her insan için umut kaynağı olmaya devam ediyor. Duyarlılık ve yardım çağrılarını yineleyen Dr. Wilk; “Her ne şekilde olursa olsun bağış veren herkese sizler aracılığı ile gönülden teşekkür etmek istiyorum. Bu miktarı büyük bir sevinç ile kabul ettik ve bağış verenlerin selamları ile bizlere gönülden teşekkür eden Heyva Sor a Kurd’a teslim ettim” dedi.

Protez Merkezinin Haziran yada en geç Temmuz ayında açılacağını müjdeleyen Dr. Michael Wilk: “Protez merkezinin bir bölümünde kansere yakalananalar için de tedavi merkezi açılacak. Kanser tedavi merkezi de aynı alanda inşaa edilecek” diyerek Rojava’da yapılan sağlık çalışmalarının ivme kazandığını vurguladı.

Şimdiye kadar Rojava’ya hala aşı ulaşmadığının altını çizen Dr. Michael Wilk, aşı dağıtımın Esad rejiminin insafına bırakılmaması gerektiğinin de altını çizerek bunun için kamuoyu baskısının önemine vurgu yaptı. Dr. Wilk’in sorularımıza yanıtları şöyle:

Güncel olarak Qamislo ve Hesekê’de tedavi yardımı sunuyorsunuz. Dünyayı saran salgın şartları altında Rojava’da tıbbi yardım sunmanın zorlukları neler? İlk korona vakasını ne zaman tespit ettiniz? Sizin tahminlerinize göre kaç kişi korona oldu? 
Eylül ayındaki raporlarımda koronavirüs ile enfekte olan  60 kişinin olduğunu not almıştım. Fakat bulaşma oranlarındaki gerçek rakamları tespit edemediğimiz için asıl veriler bilinmiyor. Hızlı test yöntemi de (Schnelltest) burada bulunmadığından yapılamıyor. PCR testi dediğimiz test ise semptomları çoktan belirgin bir şekilde ortaya çıkmış olanların koronavirüs hastası olduğunu kanıtlamak, belgelemek için yapılıyor. Ağır hasta olanlar korona kliniklerine sevk ediliyor. Bütün Rojava’da ve genel olarak Kuzeydoğu Suriye’de korona vakaları için sadece 500 yatak var. Bu klinikler yerel sağlık makamları ve Heyva Sor a Kurd tarafından ortak yönetiliyor. Bu tedavi merkezleri konusunda bir örnek verecek olursak, Hesekê’de 84 yatak mevcut. Diğer tedavi merkezleri ise Qamişlo, Minbic, Reqa ve Kobanê’de bulunuyor.
Rojava’da ilk korona vakaları 2020 yılında, yani geçtiğimiz yıl ortasında, tespit edildi. Ama dediğim gibi tespit edilemeyen, çok yüksek bir rakamın olduğunu göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Rojava ve Kuzey Doğu Suriye’de 15 bin 562 kişi koronaya yakalandı. 545 insan koronavirüs’den kaynaklı olarak yaşamını yitirdi. Bu verileri Heyva Sor a Kurd güncel vaka sayısı olarak 28 Nisan 2021 perşembe günü resmi olarak açıkladı. Tabi ki rakamları Almanya ile karşılaştırdığımızda az görünüyor olabilir. Fakat buradaki nüfusun 4 ile 5 Milyon arasında olduğunu da göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Yine evlerini ve yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalıp mülteci durumuna düşenleri de bu sayıya ilave etmemiz gerekiyor. Bu insanlar zaten çok ağır şartlar altında yaşam mücadelesi veriyorlar.
Tabi ki bu rakamlar yalnızca tespit edilenleri içeriyor. Hızlı test yöntemi burada uygulanmadığı için gerçek rakamların çok daha yüksek olduğunu tahmin etsek de tam verileri bilmiyoruz.
Karşı karşıya kaldığımız bir diğer sorun ise, hasta olduğunu tespit ettiğimiz insanların aile çevrelerinde kalmayı tercih etmeleridir. Bu durum kültürel bir özelliktir burada. Yani aile bağlılığını gösteren bir özellik. Fakat bu özellik daha çok insana virüs bulaşmasını sağlayan çok tehlikeli bir gidişat. Hasta olanlar bir korona kliniğine gitmeden önce çok uzun bir süre evlerinde beklemeyi tercih ediyorlar. Bu insanlar nihayet kliniklere geldiklerinde, başlangıç semptomlarını çoktan geçirmiş ve ağır hasta konumundayken kliniklere ulaşmış oluyorlar. Bu da biz doktorları çok zorluyor.

Hastanelerde koşullar nasıl? Korona hastalarına nasıl bir tedavi uyguluyorsunuz? 
Kliniklerin tedavi uygulamaları sınırlıdır. Sıkça uygulanan tedavi yöntemiyse kortizon içeren günde 6 miligramlık Dexamethason ilacıdır. Bu dünya genelinde ağırlaşmış hastalık durumunda standart uygulamadır. İkinci bir ilaç tedavisi ise antibiyotik içeren bir ilaçtır. Bu koşullarda iki ayrı hastalık durumunu birbirinden ayırarak tespit edemiyoruz. Birinci hastalık durumu korona hastalığıdır. İkinci hastalık durumu ise korona hastalığı ve bunun yanında bakteriyel bir enfeksiyondur. Bunu Prokalsitonin testi ile tespit etmek mümkün ancak burada bu test imkanı bulunmuyor. Bundan dolayı tüm hastalara zorunlu olarak antibiyotik ilacı da veriliyor.
Çoğu hasta yatağında, tek uygulama burun hortumu veya özel maske bağlantısı üzerinden ilave oksijen vermektir. Bu alanda da yüksek oranda oksijen rezervine ihtiyacımız var. Bundan dolayı oksijen verme aletlerini de (Beatmungsmaschinen) kısıtlı olarak kullanabiliyoruz. Hastaları büyük bir risk altında tedavi ediyoruz. Klinik personeli de her gün yüksek hayati risk altında görev yapıyor. Bu kimileri için hayati bir risktir. Bundan dolayı klinik yönetimleri daha önce korona hastalığına yakalanmış, bu süreci aşmış personeli ve gönüllü insanları bu göreve almaya çalışıyor.

Rojava’da virüsün hangi mutasyonu var?
Rojava’da İngiliz mutasyonu ile karşı karşıya olduğumuzu düşünüyoruz. Acilen FFP2 maskelere ihtiyaç var. Maalesef FFP2 maskeleri Rojava’da yok. Burada sadece standart, basit maskeler dağıtılıyor. Bundan dolayı acilen FFP2 maskeleri gerekiyor, bu durum çok kritik. Hem hastalara bakım sağlayan klinik personeli hem de bakım sağlayan hasta yakınları FFP2 maskeleri olmadığı  için takamıyorlar ve bundan dolayı  gerektiği gibi korunamıyorlar.

Enfeksiyon vakalarının Nisan ayı ile birlikte daha hızlı yayıldığı belirtiliyor. Bulaşma oranı Nisan ayı ve sonrasında neden bu denli yükseldi?
Araştırmalarımız sonucunda şu kanıya vardık ki, virüsün İngiliz mutasyonu Kuzey Irak (Başûrê Kurdistan) üzerinden Rojava’ya bulaştı ve bunun ardından virüsün yayılması hızlandı. İkinci sebep ise Newroz şenlikleridir. Bu kutlamalarda insanlar, sosyal mesafeye uymayarak çok yakın bir şekilde kutlamalara katıldılar ve bundan sonrada bu korona belası daha hızlı şekilde bulaştı ve yayılabildi.

Rojava’da bu şartlar altında çok sayıda insana, aileleye ve çocuğa tedavi yardımı yaptınız. Nasıl bir manzarayla karşı karşıyasınız? Sizi en çok zorlayan ne oldu?
Tıbbi eksikliklerden dolayı elim kolum bağlı kalıyor. Yaşadıklarım ve izlediklerim arasında benim için en zor anlardan birisi şu konudur: Yıllardır bir acil yardım doktoru (Notfallmediziner) olarak birçok acı olay ile karşı karşıya kaldım. Uzun yıllardır yoğun bakım bölümünde (Intensivstation) görev yaptım. Tabiki bir hastanın durumu ağırlaştığında benim her şeyden daha çok acil tedavi uygulamalarını bilen biri olmam ve bunları uygulayabilmem gerekiyor. Fakat Rojava gibi bir bölgede bu acil tedavi uygulamalarını yetersiz malzeme ve eksik ilaçlardan kaynaklı yapamıyorum. Bunu gerçekleştirmem benim için acil bir durumdur. Teknik ön şartlar yetersiz, yoğun bakım tıbbi imkanlar kısıtlı veya eksik. Yani düşünün, bir hastanın yatağının başındasınız, doktor olarak müdahale edebilirsiniz ama teknik ve ilaç yetersizliği/eksikliği yüzünden eliniz kolunuz bağlı kalıyor. Bu çok ağır yıpratıcı bir durum. Bu ister oksijen yani sunni nefes alma imkanını sağlamak olsun, ister diğer tıbbi teknik malzemeler ve aletlerin eksikliği olsun. Bu çok büyük bir sorundur.
Oksijen verebilme imkanı sadece Qamışlo’da ve kısıtlı bir sayı olarak da Hesekê’de bulunuyor. Bu yetersiz bir rakamdır. Yani hastalık ilerleyip nefes almakta zorlanan hastamıza yardım edebilme imkanımız olmuyor. Önemli bir tedavi yöntemi BIPAB yöntemidir. Bu yöntem ile kalbin durması önlenebiliyor, nefes almanın durması önlenebiliyor. Fakat bu yöntem için de yüksek oranda oksijen gerekiyor.

Dünya Sağlık Örgütü Rojava’ya ilk aşılar için Mayıs ayını işaret etti. Ve sadece nüfusun yüzde 2’sinin ihtiyacını karşılayacak kadar aşı gönderiliyor. Korona vakalarında ciddi bir artış varken neden şimdiye kadar beklendi? 
Zengin ülkeler aşıları hızlıca alırken, ekonomik olarak daha zayıf, güçsüz ülkelere aşı ulaşmıyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) kendi gücü ile aşıları temin edemeyen ülkelere aşı göndermek ile görevlidir. Suriye’de bu güçsüz ülkeler arasındadır. Bazı zengin ülkeler bu aşıları Mart ayına kadar olan dönemde gönderdiler. Bu ülkeler aşıları iyi ilişkilere sahip oldukları için ve yeterli finans kaynaklarına sahip olduklarından erkenden temin edebildiler. Tabiki dünya genelinde az sayıda aşı üretilsede eş zamanlı olarak dünya genelinde büyük bir ihtiyaç var. Bu baskı altında bazı ülkeler tamamen unutuluyor. Bunun için siyasi baskıya büyük ihtiyaç var. Suriye için Mart ayı sözü verilmişti. Bu yeterince gerçekleşmedi. Şimdiyse Mayıs ayı için söz verilmiş. Fakat şunu da söylemek gerekiyor. Eğer aşılar Damaskus (Şam) üzerinden dağıtılacak ise siyasi sorunlar nedeni ile Rojava’ya gerçekten iletilip iletilmeyecekleri soru işareti ve risktir. Bu karar Esad rejiminin insafına bırakılmış bir kararsa Rojava’ya yetersiz sayıda aşı iletileceğini hesaba katmamız gerekiyor. Bundan dolayı WHO’nun bunu göz önünde bulundurup yeterli sayıda aşının tüm bölgelere ulaşmış olup olmadığını kontrol edeceğini umut ediyorum.
Heyva Sor a Kurd’un bu konuda yaptığı açıklamaya göre ilk aşı Şam’a ulaşmış fakat Rojava’ya iletilmemiştir. Korona aşılarının doğru düzgün ve eşit derecede dağıtılması zor görünüyor. Bunu ancak kamuoyu baskısı ile başarabiliriz. Bu da zorlu bir mücadele olacak. Çünkü Almanya gibi Avrupa ülkeleri öncelikle kendileri için koronavirüs aşısını alma çabası içerisinde olacaklar.
Okurlarınız bu konuda başta Almanya Federal Hükümetine (Bundesregierung), Dış İlişkiler Bakanlığına (Auswärtiges Amt) ve Kalkınma Bakanlığına (Ministerium für Entwicklung) baskı uygulayabilirler. Rojava gibi bölgelerin diplomatik ilişkilerinin yetersiz olmasından kaynaklı bu yardımların hızlıca ulaştırılıp dağıtılması zaman alıyor. Bu bir gerçeklik. Fakat bunu düzene koyabilmek, sadece korona aşısı konusunda değil, bir bütün olarak iletişim ve ilişki ağını kurmak birçok soruna çözüm oluşturmak anlamına gelir. Bu acilen gerçekleştirilebilmelidir.

Protez merkezinin inşaatı tamamlandı
5 bin kişinin proteze ihtiyacı var

Çalışma yaptığınız diğer bir alan ise Qamişlo’da inşa edilen protez merkezi. Rojava’da kaç kişinin proteze ihtiyacı var? Bunlar arasında çocukların oranı nedir?
Qamişlo’da inşasına başlanılan protez merkezinin temel inşaatı bitmiş durumdadır. Şimdi sırada olan inşaatın geri kalanını bitirip içinde teknik donanım ile binayı hizmete hazır hale getirmek. Merkezin Haziran en geç Temmuz ayında açılacağını düşünüyorum. Bu Protez Merkezi çok büyük bir kompleks ve birçok tedavi alanı, yer ve imkanlarını sağlayacaktır. Merkezin toplam masrafı 1 Milyon Euro’nun üzerinde oldu. Bu Heyva Sor a Kurd tarafından sağlandı.  Heyva Sor a Kurd büyük bir sorumluluk aldı ve hala önemli derecede bir desteğe ihtiyaç var. Bu çok yüklü bir miktardır. Bu merkezde protez atölyesi (Prothesenwerkstatt) kurulacak ve yerinde hastaya göre protezler üretilecek. Merkezde eş zamanlı olarak Fizik ve Ergo terapistleri de görev yapacak. Orada vücudunun bir bölümünü kaybedenlere sadece protez takılması değil aynı zamanda gereken yürüyüş protezi ile günlük yaşamı idame etme hareket tedavisi de uygulanacaktır.
Bu bina aynı zamanda Heyva Sor a Kurd’un iletişim merkezi de olacak. Bundan dolayı Heyva Sor a Kurd tüm masrafları üstlenmeye çalışıyor. Bu projenin hayata geçmesi beni çok sevindirdi. Qamişlo’da protezleri üretenler ile de bir araya geldim, onlar da nihayet böylesi bir merkezin kurulmasına seviniyor ve taşınacakları günü bekliyorlar. Güncel araştırmalarımıza göre yaklaşık 4 ile 5 bin kişinin proteze ihtiyacı var. Kimilerinin halihazırda protezleri var ancak bu konuyu bilenler protezlerin belli aralıklar ile yenilenmesi gerektiğini de iyi bilirler. Ve bu özellikle halen büyümekte olan çocuklar ve gençler de çokça önemli. Vücudunun bir kısmını kaybederek proteze ihtiyaç duyan çok sayıda çocuk da bu merkezde proteze kavuşacak. Bu proje ile birçok çocuk yeniden gülmeye başlayacak, bu onların hayatlarını bir nebze olsun kolaylaştıracak bir projedir.

Protez merkezinin inşasında kimlerin katkısı var? Katkı sunmak isteyenler bu kampanyaya nasıl katılabilir?
Bu protez merkezi için finansal olarak kaynak ayıranlar şu şekilde oldu: 100 bin Euro, Medico International verdi. 100 bin Euro Qamişlo ile kardeş şehir olan Barcelona kenti verdi. Ben yürüttüğüm bağış kampanyası sonucunda güncel rakam olarak 50 bin Euro’nun üzerinde bağış toplayabildim. Bu arada küçük ya da büyük bağış veren herkese sizlerin aracılığı ile gönülden teşekkür etmek istiyorum. Bu miktarı büyük bir sevinç ile kabul ettik ve bağış verenlerin selamları ile Heyva Sor a Kurd’a teslim ettik.

Kanser merkezi de var 

Qamişlo Belediyesinin Heyva Sor a Kurd’a hibe ettiği alanda kurulan bu protez merkezinin bir bölümünde kansere yakalananalar için de tedavi merkezi açılacak. Kanser tedavi merkezi de aynı alanda inşaa edilecek. Aynı alanın diğer bir bölümünde ise yanmadan kaynaklı hastalar için kurulacak hastanedir. Yani ağır yanık ve bedenlerinde dereceli yanmaları olan insanlar burada tedavi görebilecekler. Bu binaya komşu bina olan kalp ve göz kliniğidir. Bu klinik Rojava yerel sağlık yönetimi tarafından yönetiliyor. Her şey yolunda giderse, Qamışlo’da önemli bir kooperasyon tedavi alanlarının bir aradaki kuruluşu olacak.

Siz de destek olun  
Projelere halen destek sunulabilinir. Sivil Toplum Kuruluşu olan Heyva Sor a Kurd’un bu konuda halen bağışlara çok ihtiyacı var ve bu konuda her bağışı iyi değerlendirecektir. Heyva Sor a Kurdistanê’yi Rheinland-Pfalz eyaleti dışında her eyalette bağışlar ile destekleyebilirsiniz. Rheinland-Pfalz eyaleti maalesef halen Heyva Sor a Kurdistanê’yi kriminalize etmeye çalışıyor ve bundan dolayı yasaklıyor.
İkinci bir bağış verme imkanı ise Medico International
Üçüncü bir bağış verme imkanı ise benim açtığım bağış hesabım üzerinden mümkün. Üç hesapla ilgili detaylar şöyle:

Kontoinhaber: Heyva Sor a Kurdistanê 
IBAN: DE49 3705 0299 0004 0104 81 
BIC/SWIFT: COKSDE33XXX 
Kreissparkasse Köln 
Verwendungszweck: Rojava  
 
Kontoinhaber: Medico lnternational
IBAN: DE21 5005 0201 0000 0018 00
BIC: HELADEF182
Frankfurter Sparkasse 
Verwendungszweck: Rojava  
 
Kontoinhaber: Dr. M. Wilk  
IBAN: DE77 5105 0015 0173 0709 39  
BIC: NAşDE55XXX 
Naşauische Sparkasse  
Verwendungszweck: Gesundheitsaufbau  

(NİHAL BAYRAM – Yeni Özgür Politika)

İlgili İçerikler