Özgür Tv’ye katılan gazeteci Baransel Ağca, AKP’li Tolga Ağar’ın sorumlu olduğu ve üzeri kapatılmak istenen Yelda Kaharman’ın ölümüne ilişkin hazırlanan adli tıp raporundaki çelişkileri sıraladı. Raporu hazırlayan doktorun isminin bölgede mimli olduğunun altını çizen Ağca, “Gerçekten intihar ettiyse intihara sürüklenme durumu var. Eğer öldürüldüyse, ne gördü de öldürüldü?” sorularına dikkat çekti.
Gazeteci Yeldana Kaharman’ın katledilmesinin üzerinden iki yıl geçti. Kaharman cinayeti Türkiye’nin 2. Nadira Kadirova vakası. AKP’li Tolga Ağar’ın sorumlu olduğu cinayetin üzeri ise örtülmek isteniyor.
Kanal 23 Tv’e çalışan gazeteci Kaharman’ın cansız bedeni 2019 yılının 28 Mart günü Elazığ’daki evinde bulundu. Ölüm başlı başına şüpheliyken tıpkı Kadirova’nın öldürülmesindeki gibi kayıtlara intihar olarak geçirildi. Yeldana’nın AKP’nin Elazığ Milletvekili Tolga Ağar’ın tecavüzüne uğradığı ardından öldürüldüğü bilgisi sosyal medyada gazeteci Sedat Sur tarafından gündeme getirildi.
Buna göre kontrgerilla şefi Mehmet Ağar’ın oğlu AKP’li Tolga Ağar Yeldana’yı 28 Mart’ta röportaj bahanesiyle Dersim’in Pertek ilçesine çağırdı. Burada genç kadına tecavüz etti. Yeldana karakola şikayeti olurken Mehmet Ağar oğlunu bölgeden helikopterle aldırdı. Genç kadının cansız bedeni evinde bulundu.
İKİ YILDIR ULAŞILAMAYAN RAPORLARA ULAŞTI
Tüm bunların sosyal medyada yayınlanmasının ardından olayın üzeri kapatılmak istendi, haberlere ve paylaşımlara erişim engeli getirildi. En son faşist tetikçi Sedat Peker, düştüğü itiraf nedeniyle Yeldana’nın ölümünü gündeme getirdi. Son olarak iki yıldır ulaşılamayan adli tıp raporlarına gazeteci Baransel Ağca ulaştı. Raporu sosyal medyada paylaşarak çelişkilere dikkat çekti.
ELAZIĞ BAŞSAVCILIK DOSYANIN KAPATILDIĞINI BELİRTTİ
Öte yandan cinayetin yeniden gündeme gelmesi üzerine Elazığ Başsavcılığı açıklama yaparak, intihar iddiasını sürdürdü ve dosyanın kapatıldığını belirtti.
Özgür TV’ye katılan Baransel Ağca, Yeldana Kaharman’ın ölümüne ilişkin hazırlanan rapordaki çelişkilere dikkat çekti. Kaharman’ın ölümünün akıbetinin ailesi tarafından sorulmadığını belirten Ağca, kadın örgütleri ve bazı gazetecilerin bu işin peşinden gittiğini belirtti.
https://www.youtube.com/watch?v=Mt5Q_Ef-ZDw
TANIK İFADELERİ ÇELİŞKİLİ
Raporu okuduğunda belli başlı çelişkilerin dikkatini çektiğini belirten Ağca, “Birincisi savcılık tutanağında yer alan iki tanığını yani Yeldana’yı son saatlerinde gören iki kişi. İkisi de net ifade ediyor, ‘o gece alkol aldı’ diye. Sevgilisi ifadesinde 4 bira içtiğini arkadaşı da hem bira hem rakı içtiğini söylüyor. Ne içtiğini karıştırıyor olabilir ama sonuçta alkollü olduğunu söylüyorlar. Yeldana’nın yapılan otopsi raporunda alınan kan örnekleri toksikolojiye gönderiliyor, ‘herhangi bir alkole veya uyuşturucu maddeye rastlanmıyor kanda’ yazıyor. Bu durum tanık ifadeleriyle çelişiyor.
‘BACAĞINDAKİ MORLUK RAPORDA YER ALMIYOR’
İkinci çelişki ise, Yeldana’nın bacağının iç bölgesinde son gün ‘bacağına ne oldu’ diye soracağı kadar ağır morluklar var ve adli tıpta ‘herhangi bir darp izi yoktur’ ifadesi geçiyor. Çelişkiden ziyade raporun ne kadar özensiz hazırlandığını gösteriyor” dedi.
‘6-7 GÜNLÜK DARBEYE BAĞLI MORLUK YOK SAYILDI’
Rapora ilişkin adli tıp uzmanlarıyla görüştüğünü belirten Ağca, onların da başka detaylara dikkat çektiğini belirtti. İkinci sayfanın sonlarına doğru Yeldana’nın alın bölgesinde biri 3 buçuk santim diğerleri bir ila bir buçuk santim arası farklı löblerde en az 6-7 günlük darbeye bağlık morluk olduğunu söylediklerini aktaran Ağca, “Bunu bir tanık ya da bir gazeteci söylemiyor, bunu adli tıp raporunu hazırlayan kişi söylüyor. Hazırlayan kişi ‘ekimoz var, altını açtım kanama izi de var’ deyip bırakmış. Bu iz nasıl olmuş, neyle vurulmuş, başını mı çarptı biri mi vurmuş, kaç günlük bu soruları benim görüştüğümü adli tıp uzmanları sordu” ifadelerini kullandı.
‘RAPORU HAZIRLAYAN DOKTOR BÖLGEDE MİMLİ BİR İSİM’
Raporu hazırlayan doktorun 2009 yılında Hozat’ta Murat Can Oktay adlı erin şüpheli ölümüne dair adli tıp raporunu hazırlayan doktorlardan biri olduğunu ve o doktorlara Danıştay’ın “suç ögelerini karartmak” iddiasıyla soruşturma açtığına dikkat çeken Ağca, şöyle devam etti: “Yeldana Kaharman hayatını kaybettikten sonra ünlü olmadı. Elazığ’ın yerel televizyonunda en fazla izlenen programın sunucusuydu. Böyle bir insanın şüpheli ölümü ki kendi kanalı da ilk başta böyle haber yaptı. Mimli birinin o bölgede bu tarz sıkıntılı işlerin altında imzası olan birinin görevlendirilmesi şüpheyi arttırıyor.
‘KANAL 23’TE KİRLİ İLİŞKİLER AĞI VAR’
Bir de Kanal 23’ün kendisi var. Elazığ’da yerel bir kanal, Yeldana’nın Maksat Gezmek programının başındaki isim AKP’nin kadın örgütü KADEM’ni yöneticisi. Kardeşi Burak Soylu, Kanal 23’ün de dahil olduğu HAR Grubu’nun sahibi, Erdoğan’la mektup arkadaşı. AKP döneminde hızla yükselen şirketlerden biri HAR Grubu. Başka bir özelliği ise Tolga Ağar ile yakın arkadaş, Ağar’ın Kanal 23’te bir ofisi var. Bunca kirli ilişki ağı, sıkıntı bir araya gelince normal olarak gazeteci olarak soruyorum dava, soruşturma neden yeniden açılmıyor? Devletin bunu yapacak gücü mü yok? Bu refleksleri daha önce de hükümet kaynaklı olaylarda gördük. İşgüzar bir memur önemli bir isim bir ölüm olayına karıştığında dosyayı apar topar kapatıyor, Rabia Naz da gördük bu durumu.
Komplocu bir bakış açısıyla yaklaşıyorum; Tolga Ağar’ın karıştığı bir olayla karşılaştılar üstünü kapatıp aklamak istiyorlar. Şunu yapmaları kadar doğal bir şey yok; Yeldana’nın bir yıldır sevgilisi olan kişiyle yeni ayrıldığı, kavga ettiği o gün alkol aldığı da ortada, senaryo yazarsan ‘alkollüydü, cesaretlendi, kendini astı’ dersin. Hem Ağar’ı hem diğerlerini aklarsın. Bunu da yapmıyorlar panik haldeler, öyle bir şeyi gizliyorlar ki benim bile aklıma gelen bu senaryo onların aklına gelmiyor.
Yeldana’nın son on gününü birlikte geçirdiği iki tanığı hem arabada hem de karakolda yoğun sorgudan geçiriyorlar. Sevgilisini çok sıkıştırıyorlar ama karakolda bir şey duyuluyor, Mehmet Ağa el attı ifadesini alın gönderin diyorlar. Savcılık ifadelerine bakın sevgilisinin ifadesi uzun ama yüzeysel. Otopsi de aynı gün yapılmış, ‘dümdüz intihar’ denilip kapatılmış.
‘BUNCA ŞÜPHEYE RAĞMEN DAVAYI ERKEN KAPATTILAR’
Otopsi raporu açıklanıp sır perdesi aralanabilirdi. Bir insanın kendisini asarak öldürüldüğünün en önemli kanıtı boyundaki telem denilen izin altındaki doku zedelenmesi ve kan. Bunun fotoğrafçıları da var. Yayınlayıp, ‘bakın işte asarak hayatını kaybetti’ diye devlet direkt hemen ortaya çıkabilirdi. İstanbul Adli Tıp’a gönderebilirlerdi raporu. Bunca şüpheye rağmen davayı erken kapattılar ve hiçbir şey yapmıyorlar.
‘NEDEN İNTİHARA SÜRÜKLENDİ YA DA NE GÖRDÜ DE ÖLDÜRÜLDÜ?
İntihar ise de intihara sürüklenme durumu var, maruz kaldığı kirli ilişki ağı, karşısında gördüğü çetenin büyüklüğü… Öldürülme durumuysa, ‘ne gördü de öldürüldü?’ sorusunu akla getiriyor. Net olan bir şey var devletin içinde belli ekipler bu ölümün neden olduğunu açıklamak istemiyor. Bu bile bir gazeteci olarak bu işin peşinden gitmem için yeterli. Gücüm yettikçe bu işin peşinden gideceğim.”
https://www.youtube.com/watch?v=Mt5Q_Ef-ZDw
Özgür Tv’ye katılan gazeteci Baransel Ağca’nın açıklamaları 18:00 dk itibaren..