Kobanê Davası duruşmasında, dosya savcısı Ahmet Altun’un iddianamenin eklerinde unuttuğu belirtilen 5 sayfalık evrak gündeme oturdu. Avukatlar, “HDP’ye kapatma dosyası açın’ denilen ve üzerinde ‘TEM’ yazan bu evraka ilişkin, “Kimler tarafından, hangi amaçla ve neden resmi olarak dosyaya değil de, savcının önüne isimsiz olarak gönderilmiş?” sorusunu yöneltip, mahkeme heyetinden araştırılmasını istedi.
Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) siyasetçilerin yargılandığı Kobanî davasının görülmesine bugün Sincan Cezaevi Adliyesi’ndeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediliyor.
Davada, 28’i tutuklu, 6’sı hakkında adli kontrol kararı, 75’i hakkında da yakalama kararı bulunan 108 kişi yargılanıyor.
“6 – 8 Ekim Kobanî protestoları” olarak bilinen, 2014 yılındaki eylemlerle suçlanan siyasetçiler hakkında, 38’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
“Soruşturmanın hedefi siyasi”
Bugün 10.30 civarında başlayan duruşmayı HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan, Mithat Sancar, milletvekilleri, parti yöneticileri ile avukatlar ve baro başkanları takip ediyor.
Reddi hakim taleplerinin reddine yönelik avukatların yaptığı itiraz, üst mahkeme tarafından reddedildi.
Sanık avukatları, bu karara dair beyanlarını sundular.
Avukat Günizi Satar, “2015’te emniyet tarafından hazırlanan araştırma tutanağı 8 Ocak 2021’te Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen Kobanî davası iddianamesinin temelini oluşturdu. 2015’ten iddianame kabulüne kadar dosyaya emniyet tutanağı dışında hiçbir şey eklenmedi” dedi.
Avukat Maviş Aydın da “Soruşturmayı yeni şahıslara doğru genişletmesini gerektirecek yeni bilgi, belge gelmediği halde Savcı Ahmet Altun’un, kim tarafından, nerede hazırlandığı bilinmeyen liste üzerinden araştırma başlatması, soruşturmanın siyasal hedefinin olduğunu göstermektedir” diye konuştu.
Avukat Kenan Maçoğlu da soruşturma savcısının kim tarafından ne amaçla atandığını sorulmasını talep etti.
“Savcının unuttuğu belge kayıtlara geçti”
HDP Genel Merkezi’nin resmi online takip hesabından aktardığına göre, avukat Maçoğlu sözlerine şöyle devam etti:
“HSK’ye müzekkere yazılarak İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili olarak atanan Savcı Ahmet Altun’un atamasının neden iptal edildiğinin sorulmasını istiyoruz. Savcının kulağına fısıldayan birileri var. Bingöl’e, Bitlis’e, Patnos’a yazılar yazarak kendisine itirafçı arıyor. Bu çabalar sonuç vermiyor. Yüksekdağ ve Demirtaş tutuklanana kadar savcı herhangi bir delil sunup gizli tanık bulamıyor.
“Siz böyle ciddi bir iddianameyi kabul ediyorsunuz ama gizli tanığın nasıl bulunduğunu, ifadesinin nasıl alındığını sormuyorsunuz. Bunun Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına sorulmasını istiyoruz.
“Savcı Ahmet Altun, bu dosyaya dahil olur olmaz Demirtaş’ın 6-8 Ekim savunmasını istemiş. Aynı savcı aynı zamanda Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma savcısı. Ahmet Altun, kim tarafından ne amaçla atanmıştır bunun soruşturulmasını istiyoruz.
“Savcı dosyada bir belge unutmuş. Siz de incelemeden kabul etmişsiniz. Neyse ki bu artık kayıtlara geçti, kaybedilme şansı yok. Soruşturmaya müdahale eden bu belgede diyor ki; “Bu dosyaya çalışın ve HDP kapatma iddianamesinin temelini oluşturun.”
“HDP şiddetle suçlanamaz”
Avukat Zeynep Sedef Özdoğan, HDP’nin attığı tweetlerin AİHM tarafından “düşünce özgürlüğü” olarak kabul edildiğini hatırlatarak, “Sokak eylem alanıdır ve bu Anayasa tarafından güvence altına alınmıştır. Sokağa çıkın, demokratik haklarınızı kullanın çağrısı suç sayılamaz” dedi.
Özdoğan, HDP’nin şiddetle suçlanamayacağını belirterek, “HDP onlarca yıldır çözülemeyen Kürt sorunun çözümsüzlüğünü Meclis yoluyla çözmeye çalışıyor” dedi.
Avukat Benan Molu da yargılamanın Türkiye’nin ikinci büyük muhalefet partisini susturmaya yönelik olduğunu belirterek AİHM kararlarına dikkat çekti.
Molu, suçlama konusu yapılan eylemlerin çoğunun ifade özgürlüğü ve basın açıklamalarından oluştuğunu belirterek, AİHM’in bu konuda verdiği karara dikkat çekti.
“Avukatların taleplerinin reddine…”
Beyanların ardından mahkeme, savcılıktan mütalaa istedi. Savcı, “Sanık müdafilerinin sürekli olarak söz almak suretiyle, zaman zaman dosyaya gelmek suretiyle kendilerine verilen müdafi hakkını kötüye kullanarak söz hakkı kullandıklarını” ileri sürdü. Savcı, mahkeme heyetinin duruşmayı iyi yönetmediğini de savunarak, taleplerin reddedilmesini istedi.
Ara kararını açıklayan heyet, “Kerem Gökalp’in verdiği dilekçenin istenmesinin kabulü edilmesine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılarak tarihsiz olan evrakın bir örneği eklenmek suretiyle, bu evrakın mahkemede görülen dosyayla ilgisi bulunup bulunmadığının istenmesine, avukatların taleplerinin reddine, sanık savunmalarına devam edilmesine ve Ayhan Bilgen’in savunmasının alınmasına başlanmasına” karar verdi.