20 Haziran, uluslararası düzeyde Dünya Mülteciler Günü olarak kutlanmakta. 2001’den bun yana her yıl çeşitli etkinliklerin düzenlendiği bugünde mülteci sorunlarına ve mültecilere ilişkin farkındalık yaratmak için her ülkede çeşitli etlinlikler düzenlenmekte. 2021 yılı için ise BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’inin gün için seçtiği tema “Birlikte iyileşelim, öğrenelim ve parlayalım” oldu. Bu kadar ışıltılı cümlelerle kurulan temaya rağmen, aynı uluslararası örgütün verileri göçmenler ve mülteciler için yaşamın bir zindana dönüştüğünü gösterir nitelikte. Yine aynı kurumun savaş, işgal, ekonomik kriz, çevre felaketi gibi mülteci ve göçmenliğin ana kaynağını oluşturan kapitalist emperyalist dünya gerçekliğine dokunmayışı da iki yüzlü yaklaşımın uluslararası kurumlar düzeyinde bariz yansımasıdır.
BM rakamlarına göre 2020 yılı sonu itibariyle 82,4 milyon insan zorla yerinden edilmiş. 26,4 milyon mülteci, 48 milyon kendi ülkeleri içinde yerinden edilmiş kişi ve 4,1 milyon sığınmacı var. Son 3 yılda 1 milyona yakın çocuğun mülteci olarak hayata geldiği biliniyor. Bu rakamların sadece resmi sayıları gösterdiği, gerçek rakamın çok daha fazla olduğu da aşikar. Sadece Suriye’de süren 10 yıllık savaş boyunca Suriye içerisinde 6,7 milyon insan yerinden yurdundan edildi, bunun 2,5 milyonu çocuktu. Asya’da, Afrika’da, Güney Amerika’da insanlar ya savaşlar, gerici rejim saldırıları, emperyalizmin kışkırttığı iç çelişkiler sonucu ortaya çıkan iç savaşlar, neoliberal saldırıların yarattığı ekonomik çöküntü, seller, kuraklık vb. nedeniyle oradan oraya, çoğu zaman da ölüme yolculuk ediyor. Günümüzde Akdeniz, Papa’nın kendi ağzından dünyadaki en büyük mezarlığa dönüşmüş durumda.
Başta ABD ve AB olmak üzere, yolu geçmeyi başaran mültecilerin bu merkezlerde maruz kaldığı ırkçılık, ayrımcılık, katliamlar bir tarafa, herşeyden önce kendi topraklarını bu emperyalistlerin işgal ve talan politikaları sonucu terk etmek zorunda kaldığı gerçekliğinin dillendirilmediği bir günde nasıl olur da “birlikte iyileşmek, öğrenmek ve parlamak”tan bahsedilebilir.
Yine örülen beton duvarlar, çekilen dikenli teller, sayıda yüzbinlere ulaşan sınır güvenliğiyle birer kaleye dönüştürülen bu emperyalist devletlerin, yolculuk esnasında canına kıydığı yüzbinlerce mülteci ve göçmen için adaletten bahsetmeksizin nasıl “birlikte iyileşmek, öğrenmek ve parlamak”tan söz edilebilir.
Burjuva siyasetçisinden medyasına, kapitalist sömürü sonucu içine yuvarlandıkları krizlerin günah keçisi olarak mülteci ve göçmenleri ilan edenlerin, bunun için ırkçı ve faşist hareketin gelişiminin önünü açan, Hanau’da olduğu gibi göçmen katliamlarını örgütleyen ve cesaretlendirenler nasıl olur da “birlikte iyileşmek, öğrenmek ve parlamak” gerçek kılınabilir.
20 Haziran günü birçok Avrupa ülkesinde faaliyet yürüten göçmen ve mülteci örgütleri gerçekleştirdikleri etkinliklerde AB’nin insani olmayan sığınmacı yasalarının bir yansıması olan “kale Avrupa”nın kurbanı olarak yaşamını yitirdiği bilinen 44 bin mültecinin isimlerini haykırdı. Bu ölümler denizde, nehirde boğulma, dövme, intihar, yangın, yüksek ısı, açlık gibi emperyalist AB’nin sınırları kapatması, zorla geri itme saldırısı, kapalı kamplar uygulamaları sonucu gerçekleşti. Bu gerçeklere dokunmayan, sorumluları yargılamayan bir yaklaşımla nasıl bir “birlikte iyileşme, öğrenme ve parlama” hayat bulabilir.
İki yüzlü politikalarla bu sorunlar ortadan kaldırılamaz. Göçmen ve mülteciliğin ana kaynağı emperyalist kapitalizm ortadan kalkmadan mültecilik sorunu ortadan kalkmaz. Bunun için ne tek tek emperyalist ülkelere ne de suçları örten uluslararası kurumlara ihtiyaç var. İhityacımız olan tek şey, tabandan halkların kardeşlik duygusunu geliştirmek, kendi emperyalist devletlerine karşı enternasyonalist mücadeleyi geliştirmelerini cesaretlendirmek, yerlisi ve göçmeniyle işçi ve emekçiler olarak, ezilenler olarak kapitalist emperyalizme karşı örgütlülüğümüzü geliştirmektir.
20 Haziran Dünya Mülteciler Günü vesilesiyle bir kez daha kahrolsun sömürgecilik, yaşasın halkların kardeşliği.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 25 Haziran 2021 tarihli Avrupa Gündemi köşesi