Almanya, Belçika ve Hollanda’da aşırı yağmur ve suların taşmasıyla birlikte birçok yaşam yok oldu. Ne yaralıların sayısı biliniyor ne de suların taşmasıyla birlikte evini, varlığını ve her şeyini kaybeden insanın sayısı.
Kapitalizm patentli doğa felaketinden kısa süre sonra göstermelik hüznüyle açıklama yapan Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeiner’in arka fonuna kameralara yansıyan Hristiyan Demokrat Birlik (CDU/CSU) Başbakan adayı Laschet ve ekibinin gülen-neşeli pozları kapitalistlerin ve burjuva politikacıların insanların yaşadığı acılara karşı gerçek ilişkilenmesini göstermiş oldu. Kamera karşısında anında ağlama pozları alabilen burjuva politikacıları, kameraların başka yere çekildiğini düşündüklerinde halkın acılarının ne kadar kendilerinin umurlarında olduğunu böylece canlı yayında göstermiş oldular. Armin Laschet, Alman sermaye tekellerinin önerisiyle CDU Başbakan adayı olduğunu unutmamak gerekir.
Kapitalist ekonomik politikanın mantığı gereği yıllardır geliştirilen neoliberal politikalar aşırı salgınları ve artan doğa felaketlerini kaçınılmaz kılıyor. O kadar insanın ölümü kader değil, kapitalist üretim tarzının sonucudur. Yaşanan son felaket özünde doğal felaket değil, kapitalizmin felaketidir.
O kadar insanın öldüğü son felaketi bilim insanları günler önce tespit etmesinin hiçbir şeyi ifade etmemesi acı verici bir durum. İnsanların öfkesini kapitalizme yöneltmesi için güçlü bir sebebi ifade ediyor.
Almanya’da 2020 Eylül ayında sivil felaket tatbikatı yapılmıştı. Uyarı sistemi iflas etmişti, sirenler çalışmamıştı ve bu rezaletin sonucu olarak halkın korunmasından ve yardım almasından sorumlu Bundesamt für Bevölkerungsschutz und Katastrophenhilfe (BBK) Başkanı Christoph Unger istifa etmişti. Başka bilim insanları da yapılan tatbikatlardan ve senaryolardan sonra felaket anında ağır sonuçlarla karşılaşacağını beklediklerini söylemişlerdi. Harcamaları düşürmek için, kısıtlamaları arttırmak için yıllarca uyarı sistemleri azaltıldı, uzmanların uyarıları dinlenmedi, önerileri ret edildi. Yaşanan olumsuz tatbikatlardan sonra hiçbir düzeltme, onarım veya farklı ölmen alınmadığı son felakette maalesef tekrar ortaya çıkmış oldu.
Yüzlerce insanın ölümünden, binlerce insanın yaralanmasından, birçok konutun yok olmasından, milyarlarca Euro değerinde alanın yok olmasından önlemleri almayan kapitalistler ve kameralar karşında timsah gözyaşları döken burjuva politikacıları sorumludurlar. Ancak hiç kimse kendisini sorumlu hissetmiyor. Aynı Bakanlık bugün “150 civarında uyarı yolladık” diyerek kendisini kurtarmaya çalışıyor.
Felaket sistemdeki kısıtlamalarla sağlık sistemindeki kısıtlamaların belli benzerlikler göstermesi de tesadüf değildir. Sağlık sistemindeki kısıtlamaların sonucu Korona pandemisinde ağır sonuçlar yaratmıştı. Korona pandemisi başladığında en basit sağlık ekipmanları yoktu. Maske yoktu, dezenfeksiyon ilaçları yoktu, solunum cihazları yetersizdi. Oysa sağlık sisteminde de uzmanlar olası pandemilere karşı uyarmıştı. Ancak sağlık sistemindeki uyarıları dikkate almayan aynı kişiler sel felaketinde de aynı tavrı gösterdiler.
Düzen kendi ellerinde olduğu için kendi gerçeklerini ve kendi algılarını yaratıyorlar. Gerçekleri söyleyerek onların bu yalanlarını yıkma zamanı çoktan geldi.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 23 Temmuz 2021 tarihli Avrupa Gündemi köşesi