Artı Gerçek’in de, Artı TV’nin de, Başlangıç ve Babahan’ın dört yıl önceki ilk yazılarında vurguladıkları mücadeleyi birlikte sürdüreceklerine inanıyorum
Önümüzdeki Eylül ayının 9’unda tam 69 yılını dolduracak olan basın yaşamımda, her daim muhalefette bulunmuş bir gazetecinin karşılaşabileceği, dava, gözaltı, tehdit, işten atılma, sürgün dahil, her türden tatsız sürprizi yaşadım. Ama hiçbirinin gelişi, bundan on gün önce, 28 Temmuz’da, tam da Artı Gerçek’e haftalık yazımı yazarken bir okurumdan gelen mesaj kadar şaşırtıcı olmadı.
Evet, kuruldukları günden beri hem Artı Gerçek’in, hem de Artı TV’nin en sadık izleyicilerinden biri olan okurum büyük bir üzüntü ve şaşkınlık içinde soruyordu: “Doğru mu? Artı Gerçek ile Artı TV birbirinden ayrılmış… Yazarlardan bir kısmı artık Artı Gerçek’e yazmayacaklarmış… Siz de yazmayacak mısınız?”
“Takiyecilerin yeni bir yüzsüzlüğü” başlıklı yazımı bitirmeme bir iki paragraf kalmıştı ki, klavyenin tuşlarını dövmeye ara verip hem sosyal medya üzerinden, hem de telefonla ne olup bittiğini öğrenmeye çalıştım. Acı, ama gerçekti…
Onyıllardır Akşam, Ant, İnfo-Türk ve Tek Cephe’de yayın sorumluluğu paylaştığım, Artı Gerçek yazılarımın yayından önceki ilk eleştirel okumasını yapan İnci Tuğsavul da bu gelişme üzerine en az benim kadar sarsılmıştı.
Nasıl olmasın ki, İnci için de, benim için de, hem Artı Gerçek, hem de Artı TV, 2016 çakma darbe girişiminden sonra giderek daha da azgınlaşan Tayyip diktasına karşı beş yıldan beri hiç durmaksızın demokrasi ve özgürlük savunucularının sesini en etkin biçimde yükselten medya ikizleriydi.
12 Mart 1971 darbesini izleyen yarım yüzyıllık sürgünümüzde tamamen kendi girişimimiz olan İnfo-Türk‘ün çeşitli dillerdeki haber bültenleri, kitap ve broşürleri dışında, gerek Türkiye’de, gerekse yurt dışında çok sayıda gazete, dergi veya ajansa katkıda bulunmaya çalışmıştık. Türkiyeli göçmenlere hitap eden çeşitli dernek ve sendika yayınlarının gerçekleştirilmesinin yanısıra, yurt dışında yayınlanan Tek Cephe, Demokrat Türkiye ve Barış/Aşıti’de görüşlerimizi dile getirmiştik.
Hepsinin mücadeleler tarihinde yeri vardı. Ancak 2017’de büyük sayıda tanınmış gazetecinin sürgünde bir araya gelerek Artı Gerçek’e hayat vermeleri medya tarihimizin bir ilkiydi…
İkimiz de Artı Gerçek’in kuruluşunun heyecanını, Köln’e 220 kilometre mesafedeki Brüksel’de ilk gününden beri büyük bir coşkuyla yaşıyorduk.
Mücadeleyi yurt dışında sürdürme kararlılığındaki Celal Başlangıç, Ragıp Duran, Ahmet Nesin ve Ayşe Yıldırım‘la Brüksel’de buluştuğumuz günü unutmuyoruz. Bizleri ağırlayan Güneş Atölyeleri’ndeki çalışma arkadaşlarımızda, İnci ve benim gibi mücadeleyi sürgünde devam ettirme kararı vermiş dört gazeteciyle bir araya gelmekten dolayı son derece duygulanmışlardı. Kırk yıla yakındır Türkiye’den gelen Asuri, Ermeni, Kürt ve Türk siyasal göçmenlere atölyelerimizde sosyal, eğitsel ve kültürel hizmet veren dostlarımız için Türkiye’deki son gelişmeleri, bizim verdiğimiz haber ve yorumlar dışında, onu bizzat yaşamış olanlardan öğrenmek büyük önem taşıyordu.
Celal Başlangıç ve arkadaşları, sürgünde onyıllardır birlikte mücadele verdiğimiz gazeteci dostlarımız Koray Düzgören ve Armağan Kargılı‘nın da yer aldığı bir ekip oluşturarak bir zoru başardılar ve büyük maddi zorlukların da üstesinden gelerek Artı Gerçek‘i 2017 Şubat’ında yayına soktular.
İlk sayısından itibaren Türkiye’nin en mücadeleci gazeteci ve yazarlarından 42 dostumuz Artı Gerçek’in sayfalarında düşüncelerini, eleştirilerini, önerilerini dile getirdiler.
9 Şubat 2017’de yayınlanan “Sürgün tarihimizde ‘hayırlı’ iki yeni olay” başlıklı ilk yazıma şöyle girmiştim:
“65 yıllık medya, 46 yıllık sürgün yaşamımın bu yeni yılında hem gazeteci olarak, hem de insan hakları savunucusu olarak zulmün padişahlığının ergeç yıkılacağı umudumu pekiştiren iki büyük olay: 4 Şubat’ta Brüksel’de toplanan Halkların Demokratik Kongresi–Avrupaörgütünün kuruluş toplantısı, üzerinden dört gün geçmeden 8 Şubat’ta Artı Gerçek’in yayına başlaması…”
Ve devrimcinin her daim iyimser olması gerektiği ilkesine sadık bir gazeteci olarak şöyle bitirmiştim: “Özgürlük ve demokrasi savunucusu gazeteci, koşullar ne olursa olsun, susmuyor, susturulamıyor. Artı Gerçek’in başarısı malumun ilamı olacak: El mi yaman, bey mi yaman?”
O günlerde Artı Gerçek’te yayınlanan resimli yazarlar tablosunu değerli bir anı olarak sizlerle paylaşıyorum.
(Avrupa Demokrat)