Doğa, yok edilişine isyanda. Kapitalist sistemin aşırı kâr hırsı ile sürekli saldırdığı, derelerini kuruttuğu, ormanlarını yok ettiği, sera gazı salınımı ve diğer kirlilikleriyle iklimini bozduğu doğa, adeta artık yeter dercesine karşı saldırıya geçmiş bulunuyor.
Bir tarafta aşırı yağmurlar sellere ve akabinde can ve mal kaybına yol açarken, diğer tarafta aşırı sıcaklar devam ediyor ve çıkan/çıkarılan yangınlarda milyonlarca hektar orman alanı kül oluyor.
Buzul erimeleri hızlanırken, Dünya’nın en soğuk bölgelerinden Sibirya’da rekor sıcaklar görülüyor ve yangınlarda milyonlarca hektar alan kül oluyor.
Türkiye’den İtalya’ya, Yunanistan’dan ABD ve Sibirya’ya kadar Dünya’nın birçok ülkesinde yangınlar sürüyor. Kuraklıktan tarım alanları azalırken, içme suyu kaynakları da azalmaya devam ediyor.
Yangınlardan rant çıkarmaya çalışan, yanan alanları maden ve yapılaşmaya peşkeş çekmek için müdahale etmeyen ve yangını söndürmeye çalışan gönüllüleri engelleyen, yangınlar üzerinden ırkçılığı kışkırtarak taban yaratmaya çalışan faşist Saray rejiminin insana ve doğaya düşman zihniyetine ve ruhuna uygun davrandığını ve faşizme karşı mücadelenin sadece insanın değil, aynı zamanda doğanın da kurtarılması mücadelesi olduğunu belirterek asıl konumuzla devam edelim.
Son haftalarda yaşanan ve kapitalist sistemin borazanları tarafından ‘doğal afet’ olarak tanımlanan seller, yangınlar ve aşırı sıcaklara dair tartışmalar küresel ısınma konusunu tekrar gündeme getirdi.
On yıllardır bozulan ekolojik dengeler ve alınması gereken önlemler konusunda yapılan uyarılar emperyalist-kapitalist sistem için bir şey ifade etmedi/etmiyor. Çeşitli doğa isyanları yaşandığında veya iklim hareketi gibi mücadeleler emperyalist devletleri konuyu konuşmaya, tartışmaya ve Kyoto Protokolü, Paris Anlaşması gibi sözleşmeler yapsalar da buna uymamaktalar.
Son seller ve yangınlar devam ederken, BM’nin Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından küresel ısınmaya ilişkin bir rapor açıklandı. Ardından, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, “kontrolsüz bir bozulmayı engellemek için çok geç olmadığı” söylemleriyle tartışmalara katıldı.
IPCC raporunda küresel ısınmanın tahmin edilenden on yıl önce, diğer bir ifadeyle 2030 civarında + 1.5 ° C eşiğine ulaşabileceği kaydediliyor. Küresel ısınmanın seri olarak sıcak hava dalgaları ve sellerin vurduğu “benzeri görülmemiş” yeni felaketlere yol açabileceğini ise uzmanlar zaten belirtiyor.
BM raporunda insanlığın iklim değişikliklerinin sorumlusu olduğu belirtilerek, kapitalist sistemin sorumluluğu insanlığa yüklenerek, sorumlular yine gizlenmeye çalışılıyor. Kapitalist tekellerin, nüfusun %1’lik kısmının yarattığı doğa talanı ve iklim kirliliğinin sorumluluğu milyarlarca insana yüklenmeye çalışılıyor.
Avrupa Komisyonu, temmuz ortasında sera gazı emisyonlarının 1990 yılına kıyasla 2030 yılına kadar yüzde 55 oranında azaltılması için geniş tedbirler önermişti. Avrupa Komisyonu pratiğe geçirilmeyen bu önerilerle halklara bir şeyler yaptıkları izlenimi vermeye çalışmaktadır.
Son yaşanan doğa isyanları, kapitalizmin dünyayı ne kadar tahrip ettiğini ve insanlığı ve doğayı kurtarmak için bu barbarlık sistemin bir an önce tarihin çöplüğüne gönderilmesi için işçi sınıfı ve emekçilerin örgütlü mücadeleyi büyütmekten başka seçenekleri olmadığını göstermektedir.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 13 Ağustos 2021 tarihli Avrupa Gündemi köşesi