İkiz kulelere saldırıyı bahane ederek “terörizme karşı mücadele” adı altında Ekim 2001’de Afganistan’ı işgal eden emperyalist ABD geçtiğimiz günlerde geride büyük bir yıkım bırakarak ülkeyi terk etti. TV ekranlarına, sosyal medyaya düşen dramatik görüntüler bir yana, El Kaide’yi desteklediği gerekçesiyle Taliban iktidarına son verenler, yürüttükleri 20 yıllık savaş ve işgal politikalarıyla yüzbinlerce Afganlıyı katletti, tüm nüfusu yoksulluk ve açlığın pençesine itti, milyonlarcasını göçe zorladı.
O dönem “özgürlük ve demokrasi götürüyoruz” diyen ABD emperyalistleri, 20 yıllık işgalin sonunda aldıkları yenilgiyi, Başkan Joe Biden’ın ağzından “asıl hedefimiz teröre karşı savaştı, bunda da başarılı olduk” diyerek gizlemeye çalıştı. Bununla da yetinmeyen Biden, “biz ülke inşası için orada değildik, bunu da yapacak olanlar Afganlardır. Kendi ülkelerini savunmayıp kaçanlar adına biz savaşamayız” diyerek kendi işbirlikçilerini suçlu ilan etti.
Afganistan’da yürütülen bu savaş ve işgalin; insanlık dramının tek sorumlusu tabi ki ABD değildi. Başta İngiltere olmak üzere, NATO’ya üye bilumum tüm AB emperyalistleri de ortaya çıkan bu tablodan sorumludurlar. ABD’nin savaş arabasına koşulmaktan bir an bile tereddüt etmeyen bu güçler, NATO üzerinden binlerce işgal askerini yıllarca bu ülkede tuttu, askeri ve sivil operasyonlara katıldı, kendi işbirlikçi yerli savaş baronlarını, ordularını eğitti, donattı. İşgal yıllarında üretimi alabildiğine artan esrardan, Afganistan’ın yeraltı, yerüstü zenginliklerinden, tüm bölge için önemli jeo-stratejik konumundan nemalanmaya çalıştı.
Öyle görünüyor ki Taliban’ın haftaları bulmayan iktidarı yeniden ele geçirişi bu emperyalistleri şaşırtmışa benziyor. Bu kadar çabuk olacağını beklemiyorduk diyor Şansel Merkel. Oysa kendi istihbaratlarının çok net bir biçimde ifade ettiği yalın gerçek Afgan halkının on yıllara varan işgalcilere karşı mücadeleci geleneği, ABD ve NATO emperyalist işgaline karşı da güçlü ve canlı olduğuydu.
Şimdi geride bıraktıkları enkaza karşı timsah gözyaşları dökerken, Afgan halkını belki de ortaçağ karanlığına sürükleyecek olan Talibanla açık-gizli görüşmelerine devam ediyorlar. Kızışan emperyalist dalaşta, Taliban hükümetini tanımak, bölgenin daha da istikrarsızlaştırılmasında belli roller üstlenmesini sağlamak gelecek dönem planlarını oluşturuyor gibi görünüyor. Nasıl ki 20 yıl önceki işgalde asıl amaçları “demokrasi ve özgürlükler” değildiyse, bugün de “Afgan halkı için kaygılanıyoruz” açıklamaları samimi ve içten değildir.
Savaş ve işgal boyunca milyonlarca Afgan ülkeden göç etti. Yeni durumda milyonlarcası daha göç yollarına düştü. Afgan kadın ve çocuklarının çığlıkları bütün dünyayı sarmış durumda. Kitleler halinde uçak kanatlarına tutunarak yeni yaşam arayışına çıkanlara tanık etti tüm cihanı emperyalistler. Kısacası 20 yıl önce Afganistan’a girişlerinde olduğu gibi çıkışlarında da tüm zulmü ezilen halklar çekiyor.
20 yıllık emperyalist savaş ve işgal gerçekliği bir kez daha barış, demokrasi ve özgürlüklerin emperyalistler eliyle gerçekleşmeyeceğini kanıtladı. Ortaya çıkan tablodan başta ABD emperyalizmi olmak üzere, o’na destek vermiş, savaş arabasına koşulmuş AB emperyalistleri de sorumludur. Yerel gerici güçlere olduğu kadar emperyalist savaş ve işgal politikalarına karşı mücadele demokrasi ve özgürlük isteyen tüm insanlığın ertelenemez görevidir.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 20 Ağustos 2021 tarihli Avrupa Gündemi köşesi