Fransa’nın başkenti Paris’te Kürdistan’da bilinçli yakılan orman yangınlarını protesto etmek için ADHK, ACTİT, BİR-KAR, ÖNCÜ PARTİZAN, CDK-F, PDD , SKB, YS ve ODAK’ın çağrısı ile Strasbourg St. Denis/Kemer önünde bir eylem yapıldı.
Devrimci, sosyalist göçmen örgütlerinin çağrısı ile Faşist Türk devletinin Kürdistan ve Türkiye’de emekçilere, kadınlara, farklı milliyet ve kimliklere, inançlara ve doğaya dönük saldırılarını Saint Denis Kemer önünde yapılan eylemler protesto edildi.
Cuma akşam saat 18:00 de kemer önünde yapılan eylemde kurumlar adına ortak açıklama yapıldı. Açıklamada, Türkiye’de, Kürdistan halk kitlelerini açlığa mahkum eden AKP-MHP faşizmi, kadın katliamlarını kadınlara reva gören bir adalet anlayışıyla hareket ederek her ay 30’un üzerinde kadının katledilmesine dolaylı dolaysız vesile olduğuna dikkat çekilerek “Kürt halkı başta olmak üzere ezilen ulus ve milletler üzerinde ırkçı faşizan politikalarını aralıksız sürdürürken bir yandan nefret ve düşmanlığı yaygınlaştırmak öte yandan ise uygun zemini buldukları illerde Kürtleri ve mülteci statüsünde bulunan halkı katletmek ya da lince maruz bırakmaktadır.” denildi.
AKP-MHP faşist iktidarının bir başka saldırı alanın doğa olduğunun altı çizilen açıklamada,
Bütün kültürel ve tarihi varlıkları yağmalamış ve nehirleri, gölleri, akarsu yataklarını ise hidroelektrik santral projeleri ve barajlarla talan etmiştir. Dağlar maden şirketlerine parsel parsel kiralanmış ve buralarda milyonlarca hektarlık ormanlık alanlar yok edilmiştir. Tatlı su kaynakları kirletilmiş yaban hayati ve insan yaşamı zehirlenmiştir.
Akarsu yataklarına yapılan HES projeleri ve yapılaşma sonucunda meydana gelen toprak kaymaları ve seller can ve mal kayıplarına yol açmış, doğada geri dönüşü olmayan zararlara yol açmıştır.
Kâr amaçlı doğaya saldırıların bir diğer yansıması ise ormanların bir fiil devlet eliyle yakılarak ormanlık alanların Toplu konut idaresi aracılığıyla imara açılmasıdır. .Özellikle ülkenin batısında ve kıyı sahillerine paralel uzanan bölgelerinde her yıl çıkarılan yangınların sonuçları irdelendiğinde bu sunucu çok net göstermektedir. Yangın çıkarılan ormanlık alanların yerini oteller ve yazlık siteler almıştır.
1990’lı yıllarda devletin uyguladığı köy boşaltma ve yakma, ormanları yakarak yok etme politikası halen kesintisiz sürmektedir. Yaşamını tarım ve hayvancılıkla zor koşullarda sürdüren kuzey Kürdistan halkı devletin orman yakma politikası sonucu mağdur edilmiştir. Yaylalarda bulunan sürü sahipleri, arıcılık yapan bal üreticileri bu mağduriyeti yasayan öznelerdir.
Yangınlar sonucu Dersim başta olmak üzere bölge ciddi zararlar görmüştür. İki haftayı asan Dersim’deki yangınlar halk kitlelerinin, belediye başkanları ve devrimci kurumların müdahale ve mücadelesi sonucu yer yer söndürülse de halen devam etmektedir” denildi.
Benzer bir durumun Bingöl, Bitlis ve Şırnak için de geçerli olduğu ifade edilen açıklamada, bu alanlarda devlet hiçbir yangın söndürme ediminde bulunmadığı gibi yangını söndürmek isteyen gönüllü halk kitlelerini de engellemekte olduğu belirtildi.
Doğa severler ve yaşam savunucuları olarak kendilerini ifade etiklerini belirtilen açıklamada “sizler katlettikçe, sizler yaktıkça, yok saydıkça bizler Pir Sultan Abdal’ın deyişiyle “bir ölüp bin dirilerek” veya Anka kuşu misali “kendi küllerimizden yeniden doğarak” yeşereceğiz.
Toprağımıza, ağacımıza, dağlarımıza, o dağları mesken tutan canlılara, yiğitlerimize sahip çıkacağız. Nehirlerimizin yeniden özgürce akması için mücadele edecek, maden şirketlerini def edip o dağları özgürlük türküleriyle yeşerteceğiz” denildi.
Eylem “ Devlet katlediyor, Devlet yakıyor”, “ Erdoğan terörist, terörist Erdoğan”, “Kahrolsun faşist Türk Devleti “, “Dersim yanmıyor, yakılıyor” sloganlarıyla son buldu.