Komünistler yeni bir emek yoğunluklu süreci karşılıyor. Kasım şehitler ayı etkinliklerinin ardından, bu emek yoğunluklu süreç de ancak ve ancak en geniş kitlelere gitme; mücadelenin, devrimin sorunlarını en açık ve duru bir biçimde işçi ve emekçilere mal edilerek başarıya ulaştırılacak.
Tüm ezilenlerin yegane kurtuluş yolu olan devrim ve sosyalizmin meşruluk zırhını sonuna kadar kuşanacak olan komünistler, kitleleri bu mücadelede her düzeydeki katkılarıyla özne olmaya çağıracaklar. Bu meşruluktur ki, emekçilik ve disiplinle birleştiğinde kitlelere gidişte komünistlerin elinde her türlü kararsızlığın, sendelemenin, kendine güvensizliğin ve istikrarsızlığın panzehiri olacak.
Çalışmanın bütün süreç boyunca dikkat merkezimizi oluşturması, bu amaçtan bizi koparacak, dikkatimizi dağıtacak en küçük sapmaya, gelişmeye izin vermemek bir diğer hareket tarzımızı oluşturmak zorunda. Başarının koparılıp alınması her şeyden önce tüm kolektiflerin, tekil bireylerin düşünce, zaman ve enerji olarak kendilerini bu çalışmaya vermelerinden geçmektedir. Dolayısıyla tüm özel, kişisel işler; örgütsel görevler bu çalışma merkezde tutularak düzenlenmek, gerektiğinde ötelenmek dururumdadır. Boşa geçirilen, gerekli fedakârlığın ortaya konulmadığı her anın, çalışmanın başarı çıtasını düşüreceğini unutmamamız gerekir.
Bütün politik ve örgütsel çalışmalarda olduğu gibi bu gibi emek yoğunluklu süreçlerde de hazırlık ve denetim, çalışmanın başarısında can alıcı yeri teşkil ediyor. Gecikmesizin her düzeydeki kolektiflerin bir araya gelerek gerekli planlamaları yapması; bu planlamaların çalışmada özne olacak aktivist yoldaşların katkılarıyla yeniden düzenlenmesi için gerekli toplantıların yapılması bir zarurettir.
Etkili bir planın her şeyden önce bu çalışmada pratik katkısı alınabilecek bütün yoldaşları, oluşturulacak gruplar içerisine dahil etme, gruplarda çeşitli nedenlerle yer alamayacak yoldaşlara kişisel planlamalar çıkarmayı içermesi gerekir. Listelerin gruplara bölünmesi, semt veya alana özel oluşturulmuş komitelerin olduğu bölgelerde ise bu kolektiflere dayanarak etkili bir çalışma pekâlâ ortaya konabilir.
Geçerken, var olanla yetinme pratiğinin mutlaka alt edilmesi gerektiğinin altını çizmek gerekir. Nitekim her dönem yapılan çalışma değerlendirmesinde “aslında şu işçiye de gidebilirdik” biçiminde kurulan cümleler, kendi sınırlarımızın itirafı niteliğindedir. Öyleyse bu dönem yeni insanlara gitme, gittiğimiz her evde, görüştüğümüz her bireyde çalışmayı götürebileceğimiz yeni isimler almayı da unutmamamız gerekir.
Dolayısıyla, emek yoğunluklu çalışmanın hedef kitlesini sadece kolektifin çevre ve çeperiyle sınırlı tutamayız. Sömürgeciliğin baskısı altında gadre uğrayan bir Kürt de, tekçi anlayışla inancı inkar edilen Alevi de, emperyalist kapitalizm altında geleceksizliğe mahkum edilen genç de, erkek egemen sistemin şiddet, taciz ve tecavüzüne uğrayan kadın da, daha iyi bir yaşam için Avrupa’ya gelmiş fakat sömürü girdabında tutulan her hangi bir işçi, emekçi de pekala bu çalışmayla yüz yüze gelebilir, gelmelidir.
Yapılan planların her durumda yeniden gözden geçirilmesi, pratiğe uygulanış düzeyinin düzenli bir denetime, diyelim ki haftalık denetime tabi tutulması ise çalışmanın istikrarlı ilerleyişi, çıkan sorunlara hızlı çözümler üretmenin, oluşan boşlukların hemen doldurulmasının yegane koşuludur. Güçlü ve etkili bir denetim, çalışmanın başarısında kilit rol oynayan motivasyonun sürekli kılınması ve kayıpların önüne geçmek için olmazsa olmazdır.
Suruç katliamıyla ilan edilen faşist saray darbesine, faşist şeflik rejiminin sınır tanımaz faşist terörüne ve inkarcı sömürgeci saldırılara karşı 7 yıldır büyük bir direniş sergileniyor. Bu dönem içerisinde devrimci hareketin en iyi gelenekleri, kolektifin elinde yükseldi. Adanmışlıkla dövüşen, sokakları tutmaya devam eden, daha büyük mücadele iradesini canlı tutan kolektif, devrimci hareketin merkezindedir. Dolayısıyla her organ, her etkin kolektif bireyin söz konusu mücadelenin daha yükseklere taşınması için emek yoğunluklu sürecin kolektifin bütünü için taşıdığı önem ve değeri bilince çıkarması; O’na ve ölümsüzlerimize yakışır bir pratiği ortaya koyması gerekir.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 19 Kasım 2021 tarihli Perspektif köşesi