AB’nin Polonya-Belarus sınır boylarındaki binlerce mülteci alenen ölüme gönderiliyor. Tıpkı Türkiye-Yunanistan sınırında, Ege ve Akdeniz’de olduğu gibi.
Mülteciler, Belarus-Polonya sınırında açlık ve soğuk hava koşullarında ölümle pençeleşiyor. 10’un üzerinde mültecinin yaşamını yitirdiği kesin. Ancak ormanlık alanda açlıktan ve soğuktan yaşamını yitirenlerin sayısının bilinenin katbekat üstünde olduğu konusunda insan hakları örgütleri hemfikir.
AB ve arkasında Rusya’nın olduğu Belarus, yani iki emperyalist kamp arasında politik malzeme yapılan mülteciler dünyanın gözü önünde ölüme gönderiliyor. Emperyalist-kapitalist sistemin yarattığı insanlık dramlarından bir yenisi daha yaşanıyor.
Şaşırmıyoruz, çünkü bu sistemde çarklar, mülteci düşmanlığı, insanların sömürülmesi, ölmesi, öldürülmesi üzerine kurulu.
Ama öfkeliyiz. Ortadoğu’da, Afganistan’da, Afrika ülkelerinde yaşamları çalınan bu yoksul insanlara AB ülkeleri refahın, insan haklarının, demokrasinin olduğu ülkeler olarak lanse ediliyor. Ve bir kısmı yoksulluktan, bir kısmı diktatörlerden hayatlarını kurtarmak ve yaşama tutunmak için insanlar ölüm yollarına düşmekteler. Tıpkı Amed’de 8-10 yaşlarında bir çocuğun bir sokak röportajında hayat pahalılığı sonucu babasının ölümü göze alarak Avrupa’ya gelmek için yola düştüğünü dile getirdiği gibi.
Açlık ve ölümle terbiye edilerek geri gönderilmeye zorlanan mültecilere insan hakları örgütleri ve gönüllüler tarafından ulaştırılmaya çalışılan gıda ve yiyecek yardımları Polonya tarafından engellendi. 15 bin askerin konuşlandırdığı sınır hattına basın dahil, kimsenin girmesine izin verilmedi. Haftalarca durumları hakkında bilgi alınamadı. Ne zamanki ölümler ortaya çıktı ve birçok yerde protestolar yükseldi, ondan sonra medyada haber olmaya başladı.
Belarus-Polonya sınırında yaşanan mülteci dramında faşist Saray rejiminin de payı olduğu biliniyor. Irak’ta insan ticareti yapan ve mülteciliği özendiren birçok şebeke şirketin Belarus vizesini Türkiye üzerinden çözdüğü, Türk Hava Yolları’nın mülteci taşımacılığında önemli rol oynadığını AB’nin kendisi de açıkladı ve Türk devletine baskı yaptı.
Mülteciler AB ile Belarus arasında kirli çıkar ilişkilerinin ve rekabetin politik malzemesi yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. AB’nin Belarus’a uyguladığı siyasi ve ekonomik yaptırımlara karşılık, Lukaşenko da mülteci kozunu oynuyor. Tıpkı faşist diktatör Erdoğan’ın defalarca yaptığı gibi. Hatırlanacaktır, faşist Erdoğan 2015 Mart’ında AB’den yeni milyarlar koparmak için binlerce mülteciyi Yunanistan sınırına yığmış ve onlarcasını ölüme göndermişti.
Mülteci haklarıyla ilgili İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nden tutalım bir dizi uluslararası sözleşmeye imza atmış olan AB emperyalist devletleri, Lukaşenko’yu sorumlu göstererek, mülteci ölümlerindeki sorumluluklarının üstünü örtmeye çalışıyorlar. AB, üye ülkelerinin sınırlarına milyarlar (sadece Polonya sınırı için 407 milyon) harcayarak duvarlar örüyor. Oysa bu paralarla yüz binlerce mültecinin ihtiyaçları karşılanabilir.
AB sınır boylarında yaşanan mülteci krizi, devrimci güçlere bir kez daha şu görevi hatırlatıyor: Bu insanlık dışı, ırkçı göçmen politikası ve uygulamalara karşı her alanda mücadeleyi büyütmek gerekiyor. Bu mücadele, temel bir insan hakkı olan iltica hakkının tanınmasının yanı sıra, bu sorunun kaynağı olan emperyalist-kapitalist sistemi de hedeflemek zorundadır.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 19 Kasım 2021 tarihli Avrupa Gündemi köşesi