Emperyalist savaşlar insanlığa yaşattığı ölüm, açlık, yoksulluk gibi trajik sonuçlarıyla birlikte, kapitalizmin demokrasi, hukuk, eşitlik, insan hakları gibi kavramlardaki ikiyüzlü ve çifte standardı anında açığa çıkartan özelliğiyle de ayrıştırıcıdır. Emperyalist Rusya’nın çıkarlarını koruma ve yayılmacılığını devam ettirmek için Ukrayna’ya karşı başlattığı işgal savaşı, tüm emperyalist kapitalist dünyanın olduğu gibi Avrupa demokrasi ve eşitliğinin de bir kez daha ipliğini pazara çıkardı.
İlkin, savaşın ilk günü açıklama yapan birçok Avrupalı burjuva siyasetçi ve medya kalemşörleri ikiyüzlülüklerini sergiledi. Sanki Ukrayna’da yıllardır süren egemenlik kavgasında kendileri yokmuş gibi; Rusya yanlısı hükümetin 2014 yılında “renkli devrimler” yoluyla devrilmesi ve ardından beslenen neo-faşist hareketin teknik donatımı ve eğitilmesi de dahil, birçok suça karışmamışlar gibi “nasıl olur da Avrupa’da bu savaşlar yaşanır”, “ölen de öldüren de sarı saçlı, mavi gözlü Avrupalı” gibi cümleler kurarak örtük ırkçılıklarını açık ettiler. Onlar için savaş Afrika’da, Asya’da, Ortadoğu’da geçerli bir durum; söz konusu bölge halklarının kanının, ölümlerinin hiçbir kıymeti yok! Hatta faşist diktatörlüğün “en iyi Kürt, ölü Kürt’tür” dediği gibi, Avrupalı emperyalistler içinde “en iyi Afrikalı, ölü Afrikalıdır”ı gördük bu cümlelerin altında.
İkincisi, Avrupa kıtasında daha fazla çatışmaların yaşanmasına izin vermeyeceklerini, bu uğurda hiç kimseye silah teminatında bulunmayacaklarını defaatle propaganda eden Avrupa egemen sınıfları ve devletleri, şu ana kadar gizli yürüttükleri çatışmalı bölgelere müdahale etme ve silahlandırma girişimlerini, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal harekatıyla birlikte alenen yapmaya başladı. Almanya’dan İngiltere’ye, Danimarka’dan Hollanda’ya birçok Avrupa ülkesi Ukrayna’ya hafif, ağır envai çeşit silah desteğinde bulunacağı, bir kısmının hali hazırda teslim edildiğini açıkladı.
Üçüncüsü, söz konusu devletler daha da ileri giderek sıradan insanlardan Ukrayna’ya gidip savaşmak isteyenlere engel çıkarmayacaklarını söylediler. Yani resmi olmamakla birlikte, silahın yanı sıra savaşacak insan da temin etmeye çalıştılar, çalışıyorlar. Oysa daha birkaç yıl önce, DAİŞ çetelerine karşı Rojava’ya Kürt halkının yanında savaşmak için giden enternasyonalist, antifaşist insanlara karşı dava üstüne dava açtılar, kendi ülkelerinin yer almadığı bir savaşa katıldıkları için.
Dördüncüsü ise savaş bölgesindeki insanların kurtarılması anında yansıyan görüntülerde ve AB ülkelerine girişe dair aldıkları kararlarda sırıttı. Daha dün Libya’da, Afganistan’da, Suriye’de kendi yaratımları savaşlardan kaçan göçmenlerin Akdeniz’de, Ege’de boğularak ölmelerini sağlayanlar, Türkiye’de olduğu gibi faşist rejimlere göçmenleri tutsun diye milyonlarca Euro akıtanlar, Ukraynalı göçmenlere 3 yıllık oturum hakkı tanıyacağını açıkladı. Ukrayna’da yaşayan göçmenlerin, özellikle siyah öğrencilerin trenlere alınmayışı, bir şekilde Polonya sınırına ulaşanlarınsa kurşunlara hedef olması ise tiksindirici ırkçı tabloyu daha da ağırlaştırdı.
Bunlar, bu yazının sığabileceği sütuna yazabildiklerimiz sadece. Daha onlarca ikiyüzlülük ve çifte standartlı yaklaşım sıralanabilir. Savaştan canını kurtarmak için yollara düşen Ukrayna halklarına kapıların açılması şüphesiz ki gerekli. Ancak bu durum bizi, demokrasi havarisi kesilen emperyalist Avrupa’nın gerek bu savaştaki rolünü gözler önüne sermemize, gerekse aynı durumu yaşayan başka halklara ve Ukrayna’dan gelen diğer göçmenlere karşı uygulamış olduğu ırkçılığı ve çifte standardı deşifre etmekten, mücadele bayrağını çekmekten alıkoyamaz.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 4 Mart 2022 2022 tarihli Avrupa Gündemi köşesi