Rusya’nın Ukrayna’ya işgal saldırısı ile başlayan savaşın yarattığı yıkım, yeni bir göç dalgası, emperyalist merkezler arasındaki karşılıklı yaptırımlar vb. gündemlerle sürerken, savaşın taraflarından olan ABD-NATO bloku savaşı derinleştirecek adımlar atmaya devam ediyor.
NATO ülkelerinin dışişleri bakanları geçen hafta Ukrayna savaşı gündemleriyle Brüksel’de bir kez daha bir araya geldi. Brüksel’de NATO Karargahında gerçekleşen toplantıda konuşan NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, „Ukrayna topraklarında NATO birliklerinin olmaması konusunda hemfikiriz” diye açıklama yaparken, Almanya başbakanı Scholz ise, Rusya ile doğrudan çatışmaya girilmeyeceğini belirtirken, bu cümledeki “doğrudan çatışmaya girilmeyecek” ifadesi ile, bu emperyalist blokun dolaylı olarak savaşın içinde olduğunu ifade etmiş oldu.
Stoltenberg’in açıklamasında, “Birleşik Krallık, Kanada ve Türkiye gibi NATO müttefikleri, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerini 2014’ten beri hem ekipman hem de eğitim anlamında desteklemektedir. On binlerce Ukrayna askeri eğitilmiştir” diye belirtmesi, bu savaşta taraf olmadıkları iddiasını kendisi çürütmektedir.
Yine “Karada, denizde ve havada tüm güçlerimizi kuvvetlendiriyoruz. 130’dan fazla jet yüksek hazırlıkta tutuluyor. 200 gemi Akdeniz ve Karadeniz’de devriye geziyor” demesi, tehlikenin büyüklüğünü göstermektedir.
Bilindiği gibi, ABD-NATO bloku ve özellikle de ABD, Rusya’nın Ukrayna’ya işgal savaşı başlatmasından aylar önce Ukrayna’ya silah sevkiyatını artırmış ve NATO’nun vurucu askeri gücünü Rusya sınırlarındaki NATO üyesi ülkelere konumlandırmıştı.
Almanya başbakanı Scholz da Brüksel toplantısının ardından Ukrayna’ya silah sevkiyatının süreceğini eklemeyi de unutmadı. Dünya’da silah satışlarında ön sıralarda olan Almanya, Ukrayna savaşı ile birlikte “savaş bölgelerine silah sevkiyatı yapılmayacağı” şeklindeki resmi tutumunu da değiştirdi ve savaş bölgesi olan Ukrayna’ya resmi olarak da silah sevkiyatına başladı.
Almanya’nın savaş bölgelerine silah sevkiyatının olmadığı yönlü resmi açıklamasının bir safsatadan ibaret olduğunu Rojava, Suriye ve Irak’ta süren savaşta ve faşist Türk devletinin saldırılarında kullandığı silahlarda görmekteyiz. 2022 yılı için daha önce 50 milyar Euro ayırılan savaş bütçesini SPD-Yeşiller-FDP hükümeti aracılığıyla Ukrayna savaşı ile birlikte 100 milyar Euro daha artırması, Alman emperyalizminin emperyalist rekabet ve yayılmacılıkta daha geniş yer almak istediğini göstermektedir.
New York Times gazetesi, ABD ve NATO’nun Ukrayna’ya sadece 6 günde, Javelin füzeleri dahil 17 binden fazla tanksavar sevkiyatını Polonya ve Romanya üzerinden Ukrayna’ya taşıdığı bilgisine yer verirken, Alman medyası da, günde 14 kargo uçağının Polonya’nın Ukrayna sınırına yakın olan Rzeszow havalimanına askeri mühimmat taşıdığına yer verdi.
Pentagon’dan üst düzey bir yetkilinin, 350 milyon dolarlık güvenlik yardımı paketinin 240 milyon dolarlık kısmının Ukrayna’ya sokulduğunu ve teslim edildiğini açıklaması, bu bilgileri doğrulamaktadır.
ABD-NATO bloku tarafından Ukrayna’ya savaş uçakları da dahil büyük silah sevkiyatının yapılması, savaşın doğrudan tarafı olan bu blokun savaşı daha da derinleştireceğini göstermektedir.
Emperyalist merkezler arasında Ukrayna üzerinden sadece askeri olarak değil, ekonomik yaptırımlar, medya yasakları vb. üzerinden sürdürülen ve başta Ukrayna halkları olmak üzere, ceremesini tüm halkların çektiği bu savaşı durduracak olan halkların antiemperyalist tutum ve iradesi olacaktır.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 11 Mart 2022 tarihli Avrupa Gündemi köşesi