Üstten atmak çok kolay. Boş boş ve karşılığı olmayan umutlar halka veriliyor. Vaatlerin hiçbirisinin altı doldurulmuyor. Ekonomi ve işsizliği nasıl çözecekseniz? Bu kadar dış borç kasaların boşluğu nasıl çözülecek? Kürd sorununu nasıl çözeceksiniz, Alevi sorununu nasıl çözeceksiniz? Kürd sorunu için Kürd dilinin konuşulması ve eğitim dili olması sağlanınca çözülüyor mu? Belediyelerin seçilenlerce yönetilmesi çözüm mü? Kürd sorunu sadece bu mudur? “Terörle mücadele” adı altında bu devletin Kürdlere karşı yürüttüğü kirli savaşa son mu vereceksiniz? Kürdler özerklik istiyor buna ne diyeceksiniz? Bu millet denilen ancak milletin katilleri olanlarla mı bu olacak? Molla Temel, derin Meral, Kürdlerin ve halkların katili Babacan ve Davutoğlu ile mi çözeceksiniz? Anlaşıldı AKP sırtlanları ve çakalları toptan yok etmedi beceremedi siz bunu “başaracaksınız”. Böylece sorun çözülmüş olacak!!! Tekrar aslınıza rücu ettiniz.
Şu Sivas’ta Alevilerin ve aydınların katili molla Temel, Türkiye’de yapılan bütün katliamların zihniyetine sahip olan, tetikçilik yapan ve Alevi düşmanlığını kimseye bırakmayan bir zihniyete sahip olan derin Meralle mi Alevi sorununu çözeceksiniz? Gözaltında kayıplar, yargısız infazların sorumlusu olan derin Meralle mi sorunları çözeceksiniz? Aleviler diyanet kapatılsın diyor, okullarda Alevilik ders olarak öğretilsin diyorlar ne yapacaksınız? Aleviliği resmi olarak bir inanç olarak TC’de kabul edilebilecek mi? Elektrik ve su parasını vererek, üç-beş düşkünleşmiş ve özünü dara çekip iktidarlara satmış Alevi dedelerine sefalet aylığı vererek bu sorun çözülecek mi?
Tek adamdan kurtulup, “güçlendirilmiş parlamenter” sisteme sahip olalım. Bu bir kurtuluş mu? Türkiye’den daha fazla gelişmiş, bütün alanlarda alt yapısı sağlam, burjuva demokrasisi gelişmiş olan birçok Avrupa ülkesi bu yönetim biçimiyle yönetiliyor. Siz bunların tırnağı bile olamazsınız. Şimdi bu Avrupa ülkeleri bütün sorunları çözmüşler mi? Sömürü ve adaletsizlikler, hukuksuzluklar, haklara dönük yok saymalar halen devam etmiyor mu? Kürdlerin desteğini mutlaka almak koşuluyla belki Erdoğan karşıtlığı temelinde cumhurbaşkanlığını kazanabilirsiniz. Tek adam rejiminden, parlamenter bir rejime geçişin referandum için çoğunluğu da kazanabilirsiniz. Hepsi bu kadar. Bu ülkenin tek sorunu tek adam sırtlanından kurtulmak değildir. Bunun üzerinden boş hayeller ve umutlar yaratmayın. Bu halkların bir kez daha katledilmeye tahammülleri kalmamıştır.
Devletin a’dan z’ye her tarafından kadrolaşmış, devleti teslim almış bir yapıdan söz ediyoruz. Yarın siz bu ülkede yönetimi aldınız varsayalım bu kadar çukurlaşmış, çürümüş ve pisliğe bulaşmış bütün devlet içinde yuvalanmış vurgun, yolsuzluk ve din tüccarlarını kapı önüne koyacak mısınız? Paralel ordu yapılanması SADAT, silahlı özel mafya çeteleri, IŞİD ve cemaat çeteleri ile silahlanmış askeri yapı vardır. Bunlara karşı hangi güçle duracaksınız. Bunu 6’lı masada hangisi isteyecek merak ediyorum? Siz bu sırtlanlarla mı bu ülkenin sorunlarını çözeceksiniz? Siz geldiniz hoş geldiniz deyip sizin emir eriniz mi olacak devletin içinde yuvalanmış bu çakallar? Hiç birisi sizin emrinizi dinlemeyecek. Devleti ve sistemi tıkayacaklardır. Ecevit hükümetleri döneminde bunu çokça yaşadık. Bu çakalların zihniyetini, dinini, kültürünü savunanlarla beraber hareket ediyorsunuz.
Bir şey çok iyi yapılır. Bu ülkede Alevinin, Kürd’ün, Ermeni’nin, Rum’un, devrimcinin, işçinin ve emekçinin bol bol kanı akacaktır. Bunu biz Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta ve Malatya’da yaşadık. Teröre teslim olduğunuzu, ülkeyi yönetemediğinizi, hiçbir sorunu çözemediğinizi göstermek için Türkiye ve Kürdistan kaosa döndürülecek ve kan gölüne çevrilecektir. Bu konuda MHP ve derin Meral tecrübelidir. 12 Eylül öncesini hatırlayın. 7 Haziran 1 Kasım tarihleri arasında recepinde bu ülkeye neler yaşattığı hepimizin malumudur. “Bay Kemal” fikrin ne ise zikrinde odur. Özellikle HDP ve Kürdlere karşı bugüne kadar bu devlet için yaptıkların yapacaklarının kanıtıdır. Bunlar yarın bir kez daha yaşatılacaktır.
İktidar kapı kapı dolaşıp para arıyor. Ülkeyi parça parça satarak ihanetlerine imza atıyorlar. Üretim yok. Ekonomi bitmiş. Sizin elinizde bir sihirli değnek mi var? Devlet, kurumlar ve bütün sektörler bu sırtlanların elinde. Bir ay size karşı bir ekonomik boykot yaptıklarında kaçacak delik ararsınız. Toplamında bu altılı birbirine benzemezlerin bu ülkeye kan, göz yaşı, ölüm, sefalet, açlık, hukuksuzluk ve kaostan başka getirecekleri bir şey olmayacaktır. Bu bir sistem sorunudur. Bu kapitalist sistem ve sömürüyü sona erdirmekten söz eden var mı? Duyanınız varsa bizi de bilgilendirin. Kendileri yapmasa bile AKP-MHP çeteleri bu ülkeyi, emekçilere, halklara, devrimcilere zindan edeceklerini biliyoruz. Biz aynı şeyleri misliyle ve daha kanlısını yaşayacağız. Değişen tek adam yalancı şarlatanı gidecek ve zihniyeti devam edecek. Gelenlerde çoğulcu katliamcılar olacaktır. Gelenler recepin öğrencileri ve zihniyetinin devamı ve devlet savunucularıdır.
6’lı masa AKP-MHP sınırlarında siyaset yapıyor. O zaman değişen ne? Siz değil, biz pastadan yürütelim derdindedirler. Meşru görmediğiniz bir parti, kitle ve ulustan, inançtan, ezilen emekçilerden nasıl oy isteyeceksiniz? Aldatılmış ve Kandırılmışlar Partisi (AKP) Kürdlere ve HDP’ye saldırıyor sizde göz yumuyor ve uzak durarak aynı suçu işliyorsunuz. Şimdiye kadar suç ortaklığınızı defalarca gösterdiniz. Bu Kürdler ve Aleviler, emekçiler size niye oy versin? Türkiye için demokratik, sivil siyaset için bir şans olan HDP dışlanarak nereye gitmeyi düşünüyorsunuz? Türkiye’yi demokratikleştireceğiz diyenlerin hangisinin partisi demokratiktir. İktidarı, muhalefetiyle aşiret ve cemaat devleti ve partileri var Türkiye’de. Burada demokrasi çıkmaz.
Çocuk gibi politika yapıyorsunuz. Aman ses çıkarmayın, aman tahrik etmeyin, aman sokağa çıkmayın bizi bekleyin, seçim sandığını bekleyin. Kitleleri sokaktan ve mücadeleden uzak tutuyorlar. Politika bu kadar basit değil. İktidarı, 6’lı muhalefeti aynı teraneyi çalıyor. Çünkü aynıdırlar. Siz demokratik bir seçim olacak diyebiliyor musunuz? Seçim güvenliği tartışmalarını niye yapıyorsunuz? Böyle bir soysuz suç işleri bakanının olduğu bir dönemde, bugün olanları göz önünde tuttuğumuzda AKP-MHP saldırı senaryosu çalışması yapıyor. Siz bu sırtlanların yaptıkları ve bulaştıkları bunca pislik ve suça rağmen biz seçimi kaybettik gidiyoruz diyeceklerine inanıyor musunuz? Bunca silahlandırılan SADAT, güruhlar ve çeteler boşuna mıdır, sizce bir anlamı var mıdır? Bunlara karşı bir öneriniz var mı? Yok bekleyin seçim olacak biz geleceğiz. Yoksa yine “çok kan dökülecekti bunun için sokağa çıkmadık” mı diyeceksiniz?
Bir politika yaptıkları yok. Bırakın “seçimde gidecekler” diye kendinden emin politikası yapıyorlar. Bunların gideceklerinden de kesin emindirler. Bekleyin “seçimde gidecekler” politikasızlığıyla faşizmi besliyor ve koltuk değnekliği yapıyorlar. Çünkü bunlar için önemli olan hangi biçimiyle olursa olsun Türkçü (Pantürkizm) devletin varlığı ve savunulması önemlidir. Demokratik irade alanlara çıkmadıkça faşizm kendine yeni alanlar açıyor. Göçmenler üzerinde başlattıkları saldırı bunun belirgin bir işaretidir.
Muhalefetin çapsızlığı ve politikasızlığı toplum psikolojisini bile bozdu. Topluma güven vermeyen ve gelecek umudu açmayan bir muhalefetten dolayı seçimlere gidip gitmemeyi yani oy kullanıp kullanmamayı tartışmaya başladı insanlar. Bütün sorunların adaletsizlikten ve hukuksuzluktan kaynaklandığını söyleyeceksin ama “Anayasa’ya aykırı da olsa evet diyeceğiz”, Kürdlere dönük katliam ve saldırılar söz konusu olunca savaş politikalarını bile uygulama pahasına teskerelere evet demeleri, 3. Kez recepin seçilme hakkı ve yasal ve hukuken geçerli değilken “olsun onu seçimle yeneceğim” diyerek hukuksuzluk meşrulaştırılıyor. Ne farkınız kaldı recepten. Bir kere size bir şans verdik. Bundan sonra da “bağrımıza taş bas”mayacağız. Kusura bakmayın özellikle bizim oyumuzun çok önemli bir değeri, hesabı ve karşılığı vardır. Bunu böyle bileceksiniz. HDP sizin arka bahçeniz ve oy deponuz değildir.
Toplum nezdinde önemli cumhurbaşkanı adayları arasında gözüken İmamoğlu’nun “Topal Osman benim değerimdir, dedem yerindedir” açıklaması nereye konacak. Topal Osman bir katliamcıdır. Koçgiri katliamı, Mustafa Suphi ve 15’lerin katili, Rumların-Ermenilerin katliamından ve soykırımından birinci derecede sorumlu bir katilin ve katliamcının “kendi değeri ve dedesi olduğunu” söyleyen ve bunları bile bile sahiplenen birisinin neresine oy vereceğiz ve paylaşacağız. Son Karadeniz çıkartmasında Mahir Çayan, Deniz Gezmiş ve Ernesto Che Guevera’ya hakaret ve küfreden dişi recep Nagehan Alçı, Ertuğrul Özkök, Akif Beki ve Özlem Gürses ve recepin aşağılık, alçak, tetikçi ve çukurlaşmış saldırgan gazetecilerini yanına alıp boy boy resimler paylaşması bu toplumun aklıyla alay etmekten başka bir şey değildir. Sen kimin kapısının beslemesisin? Rize’de bir esnafın dükkanında asılı olan CHE’nin resmini çekmek isteyen alçak, aşağılık dişi recep nalana esnaf tepki gösterir. “Sen CHE’ye hakaret ettin. Önce özür dileyeceksin ve ondan sonra dükkana girip resmi çekersin” diye tepki gösteriyor bu mahluka. Bu esnaf ve çevresi sana niye oy versin bay imam. Buna dönük toplumda oluşan hassasiyet ve tepkiden dolayı “vız gelir tırıs gider” gibi açıklamalar yenilir yutulur değildir. İkinci bir receple karşı karşıyayız. Seçmene parmak sallayarak “akıllı olun” tehdit eden birisi ile nereye kadar? Bu “cumhuriyet” ve faşizm böyledir. Bize katillerinizi sevin ve seçin diyor.
Bunlar da gösteriyor ki, “Millet” ve “Cumhur” ittifaklarının artık topluma, halka verecek bir şeyleri yoktur. Bu durumda 3. seçenek olan demokrasi cephesini daha da güçlendirmek gerekiyor. Bizim sorunlarımızı bizden başka çözecek kimse yoktur. %15’in üzerinde bir oy alan HDP bu iki ittifakı az biraz da olsa burjuva demokrasisi kırıntılarına dönmeye zorlayacaktır.
CHP, sarıklı recep- bunak bahçeliden, molla temelden ve derin meralden çok daha fazla milliyetçi ve dinci olduğunu gösterme yarışına çıkmıştır. Biz bu filmi çok izledik. Bu filmin acıdan ve göz yaşından başka kimseye bir faydası olmamıştır. Almanya’da 1930’larda sosyal-demokratlar Nazi sloganlarını ve Nazi Marşı’nı daha gür ve güçlü okumaları, daha fazla milliyetçi olduklarını ispatlama yarışına girmeleri faşizmin ekmeğine yağ sürmüştür ve dünya halklarına 2. Emperyalist Dünya Savaşı’nı bela etmişlerdir. Şunu hepimizin bildiği gibi Hitler faşizmi ve 20 yıldır sarıklı, örümcek kafalı recep faşizmini bu düzeye getiren yine sosyal demokratlardır.
İspanya halkı kendi partisini kurdu ve seçimde %20 oy aldılar. Bunun için burjuvalar hükümet kuramadılar ve tekrar seçime gidildi. Bu seferde İspanya’nın birinci partisi oldular ve hükümeti kurdular. Bütün bu ırkçı, Türkçü, dinci ve emperyalizmin uşağı satılmışları demokrasinin savunucusu HDP’ye muhtaç hale getirmek için politika yapmak lazımdır.
Kürdlerin ve Alevilerin yakasında bu CHP düşmedikçe, def edilip tarihin çöplüğüne atılmadıkça hiçbir sorunun çözüm kapısı aralanmayacaktır. Samimi olmasa bile bu ülkenin birçok sorununun dillendirilmesi ve tartışılması CHP’nin politik olarak dibe vurduğu koşullarda olmuştur. Tünelin ucunda aydınlık, demokrasi değil, kan, vahşet ve karanlık gözüküyor. Çizilen toz pembe hikâyeler gerçeği yansıtmıyor. 6’lı masa seçimi çantada keklik sanıp hata üstüne hata yapıyor. Bunun için halklar kendi umudunu kendisi yaratmalıdır. Bizim sorunumuz örümcek kafalı sarıklı recepin-ceset bahçelinin gidip keklik soylu Kemal’in, derin Meral’in ve molla Temel’in, Sur’un ve Ankara Gar katliamlarının Sorumlusu davutun gelmesi değildir. Al birini vur diğerine. Bizim sorunumuz kökten bir değişim ve dönüşümdür. Bu da devrimdir, özgürlüktür ve demokrasidir.