Avrupa’nın Gündemi’nde bu hafta: Zengin Almanya’da üniversite öğrencilerinin önemli bir kısmı yoksul. İngiltere’de ise Başbakan Johnson’ın artı ‘şansını tükettiği’ yorumları yapılıyor.
Avrupa’nın en zengin ülkesi Almanya’da okumak zor. Eğitimde fırsat eşitliği yok. Üniversite öğrencilerinin büyük bir kısmı masraflarını çalışarak karşılıyorlar. Bir öğrenim bursu var ama alma hakkına sahip olmak da zor, aldığında verilen parayla geçinmek de. Telepolis’te yayımlanan araştırmanın sonuçlarına göre üniversite öğrenimi yoksullaştırıyor.
İngiltere’de Başbakan Boris Johnson hakkındaki tartışmalar bitmiyor. Independent gazetesi başyazısında, Johnson’ın kovid kısıtlamaları döneminde başbakanlıkta düzenlenen partilere katılması nedeniyle güven yitimine uğradığını yazdı. Yazıda, kamuoyunun Johnson hakkında kararını çoktan verdiği ve güvenilecek bir insan olmadığı sonucuna vardığı belirtiliyor.
ALMANYA’DA ÜNİVERSİTE ÖĞRENİMİ YOKSULLAŞTIRIYOR
Ralf WURZBACHER
Telepolis
Yardım örgütü Paritätischer Wohlfahrtsverband tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Almanya’da bekar üniversite öğrencilerinin yaklaşık yüzde 40’ı sosyokültürel geçim seviyesinin altında yaşıyor. “Yeni Öğrenim Bursu’nun (BAföG) bile durumu düzeltmesi pek mümkün değil.
Bir hafta önce, Federal Eğitim Bakanı Bettina Stark-Watzinger (FDP), Federal Eğitim Yardımı Yasası’nda yapılan 27. değişikliğin Federal Meclisteki ilk okuması sırasında şu cümleyi söyledi: “BAföG hayata uyum sağlamalı, tam tersi değil.” Güzel olurdu, çünkü şimdiye kadar hep tersi oldu ve öngörülebilir gelecekte de aynı olacak. Paritätischer Wohlfahrtsverband tarafından salı günü yayımlanan bir araştırmaya göre, BAföG alan tüm öğrencilerin yüzde 45’i yoksulluk içinde yaşıyor.
Onlar için uyum sağlamak, her avroyu iki kez harcamak, yalnızca minimum ve en ucuzu satın almak ve sorumsuz öğrenci hayatı fikrini gömmek anlamına geliyor. Bütçe bir eğlence için yeterli değil. Yalnız yaşayan tüm öğrencilerin yarısının ayda 825 avrodan daha azıyla geçinmesi gerekiyor. Yüzde 25’in eline 600 avro geçiyor. Bekar üniversite öğrencilerinin yüzde 40’ı “sosyokültürel geçim seviyesinin altında” bir yaşam sürdürüyor.
Araştırmanın başlığı şöyle: “Almanya’da öğrenci yoksulluğu. Almanya’da mesleki eğitim finansmanının ihtiyaç temelli reformuna ilişkin güncel ampirik bulgular.” Bu amaçla, Almanya’daki özel hanelerin temsili anketi olan Alman Ekonomik Araştırma Enstitüsünün (DIW) sosyoekonomik panelinden (SOEP) alınan veriler değerlendirildi. Yaklaşık 1000 öğrencinin bilgileri dikkate alındı.
Sonuç olarak, merkezi sonuca göre, Almanya’daki yaklaşık 2.9 milyon öğrencinin yaklaşık üçte biri, yoksulluk sınırının altında bir yaşam sürüyor. Anketin atıfta bulunduğu 2020 yılı için, bekarlar için belirlenen gelir 1266 avro iken, yoksulluktan etkilenen öğrencilerin geliri 802 avro idi.. Araştırmacılar, bu nedenle yoksulluk farkının ortalama 463 avro olduğunu buldu. Yüzde 30.3 ile hesaplanan yoksulluk oranı, yüzde 16.8 olan toplam nüfusun neredeyse iki katıydı.
Bu arada gerçek durum daha da kötü. Rakamlar 2019 gelir yılı baz alınarak hesaplandı, bu nedenle araştırmaya göre “Eksik raporlama riski bile var”. “Dramatik bulgular”, korona krizinin başlangıcında ve sırasında meydana gelen “dramatik kesintileri” yansıtmıyor.
Bilindiği gibi, birkaç ay süren iki karantina sırasında sayısız öğrenci işi yok edildi. Ancak, Alman Üniversite Öğrencileri Bürosunun (DSW) araştırmasına göre, 2016 itibariyle, yalnız yaşayan üniversite öğrencileri yaşamlarının ortalama yüzde 26’sını çalışarak kazandıkları için, “Daha da yüksek bir yoksulluk düzeyi ve yoksulluğa karşı dayanıklı genel gelir beklenebilir” diye açıklanıyor.
Yardım Örgütü Başkanı Ulrich Schneider, “Öğrencileri yoksulluktan etkili bir şekilde korumayı ve onlara varoluşsal zorluklardan uzak bir eğitim için destek vermeyi başaramazsak, tüm gençler için ilerleme, eşit şans ve eşit fırsat vaadi bir anlam içermez” diyor. Kafalardaki, “Az para ama çok boş zamanın olduğu mutlu bir öğrenci hayatının eski klişeleri kesinlikle modası geçmiş ve bugünlerde hayatın gerçekleri ve ders çalışmanın baskısıyla hiçbir ilgisi olmayan şeyler.”
Öğrencileri Hartz IV alanlarla, konut yardımı alanlarla veya mini emekli maaşı alan yaşlılarla karşılaştırıp karşılaştıramayacağımız tartışmalıdır. Sosyal açıdan muhtaç birçok insan için yoksulluk ömür boyu sürecek bir tuzaktır. Üniversite mezunları ise genellikle kazançlı bir işe sahip olacaklardır. Ve finansal güvenlik beklentisi için birkaç yıl boyunca alçak gönüllülük uygulanabilir. Tek soru, makullüğün sınırlarının nerede olduğu ve bir şekilde günlük hayatta kalma mücadelesinin gelecekteki beklentileri nasıl etkilediğidir.
Sonuçta başka bir yol daha var: Varlıklı ailelerin çocukları genellikle eğitimleri sırasında para kazanma endişesi duymazlar ve tamamen öğrenimlerine konsantre olabilirler. Bu, daha sonra en iyi iş için rekabet ettiğinde avantajlar sağlarken, 20 saatlik garsonluk işi olan işçi sınıfı çocuğu bazen daha uzun ve daha az başarılı bir şekilde öğrenim görüyor ya da sırf parasızlıktan dolayı eğitimini bırakmak zorunda kalıyor. Bu nedenle öğrenci yoksulluğu, her şeyden önce toplumda artan adalet eksikliğinin bir göstergesidir.
Durum özellikle yalnız yaşayanlar için zorlayıcıdır. 2020 analizine göre, bunların neredeyse beşte dördü, yüzde 79.2’si yoksulluktan etkilendi. Buna karşılık, ebeveynleri ile yaşayanlar için yoksulluk oranı sadece yüzde 7.1 idi. En azından yiyeceklerinin parasını kendileri ödemek zorunda kalmadılar. Ve her şeyden önce, bugünlerde neredeyse tüm üniversite şehirlerinde ödenmesi gereken korkunç kiralardan kendilerini kurtardılar. Örneğin Münih’te, ortak bir dairede bir oda için 600 avro ve daha fazlası isteniyor.
Federal hükümet, BAföG konut ödeneğini 325’ten 360 avroya çıkarmak istiyor. Ancak kiraların artışına bakıldığında bu bir anlam taşımıyor. Zaten öğrencilerin çok azı devlet eğitim yardımı (BAföG) alıyor. Son zamanlarda, tüm öğrencilerin sadece yüzde on biri BAföG almaktaydı. 2010’da oran yüzde 18’in üzerindeydi.
Oranın azalmasındaki bir neden: BAföG’nin kendisinin artık kaygısız öğrenim için bir garanti olmaması. 2019’da BAföG’nin maksimum oranı 853 avroydu, bu da yoksulluğa karşı dayanıklı bir gelirin 413 avro altında. BAföG’ye yapılacak zammın mevcut enflasyon nedeniyle gerçek satın alma gücü kaybını telafi etmediği ortada. Ukrayna savaşının bir sonucu olarak enerji ve gıda piyasalarındaki fiyat artışı nedeniyle, çok sayıda yoksul öğrenci daha fazla ağır yükler, borçlar ve eğitimin yarıda kalması tehdidiyle karşı karşıya. Hükümetin sözde zammına rağmen BAföG yoksulluk sınırı ve hükümetin öğrenci olmayan yoksullara verdiği Hartz IV’ün altında kalacak.
(Çeviren: Semra Çelik)
(Evrensel)