Mayıs ayının takvimsel günlerini geride bırakan komünistler için kimisi devam etmekte olan, kimisi ise Haziran ayı içerisinde gerçekleşecek önemli politik gündemler sathına girmiş bulunuyoruz.
Her bir politik gündem kendi özgünlükleri içerisinde önemli olduğu gibi, birbiriyle ortaklaşan, örtüşen yanları da içerisinde barındırmaktalar. Hiç şüphesiz ki kendi devrimci enerji ve motivasyonunu canlı tutma, bir o kadar da daha geniş kitlenin politikleşmesi, sürecin parçası haline getirilmesi için ıskalamamak zorunda olduğumuz söz konusu gündemler, politik ve örgütsel olduğu kadar ideolojik değerdedirler.
Bu gündemlerin en başında faşist politik İslamcı rejimin başta Medya Savunma Alanları olmak üzere Rojava ve Güney Kürdistan’ı da kapsayan katliamcı işgal saldırılarıdır. Nisan ayı içerisinde en yoğun askeri teknik silahlarla birlikte başlatılıp yürütülen işgal saldırısı, aynı zamanda tüm emperyalistlerin izni ve KDP gibi iş birlikçiliği artık tescillenmiş güçler ortaklığında yürütülmekte.
İşgal saldırılarına karşı başta gerilla, özgürlük savaşçıları gelmek üzere Kürt halkı genel seferberlik ruhuyla direnmekte. Komünist savaşçıların da cephe direnişinde aktif rol aldıkları bu saldırganlığa karşı mücadeleyi yükseltmek her alandaki devrimcilerin ertelenemez hayati görevidir.
Yaşadığımız Avrupa’da tüm emperyalist devletler ister direk, isterse örtük bir biçimde olsun, kendi çıkarları temelinde konuya yaklaşarak faşist rejime askeri, politik ve ekonomik desteği sonuna kadar vermekte. Dün IŞİD’e karşı kahramanca direnen Kürtlerle dayanışma içerisinde olduklarını iddia eden bu emperyalistler, söz konusu faşist Türk devleti olunca, onun IŞİD’in bir numaralı destekçisi olması dahi hiç bir anlam taşımazmışçasına, gerçekleştirdiği katliamları izleyerek, destekleyerek onaylamakta.
Tam da bu nedenle emperyalist Avrupa devletlerinin bu ikiyüzlülüğünü ortaya sermek, Avrupalı yerli halklar nezdinde yalancılıklarının görünür kılınması ve dolayısıyla, yerli işçi ve emekçilerin Kürt halkıyla birlikte faşizme ve kendi emperyalistlerinin sömürgeciliğe verdiği desteğe karşı mücadelede yer alması için eylem temposunu arttırmak zorundayız. Hem birleşik platformların bu açıdan zorlanması hem de, yetersizliği durumunda, kendi bağımsız eylem hattımızı önümüzdeki günlerde örmeliyiz. Eylemlerimiz kitle gösterilerinden en basit pankart asmaya, stant çadır açmaktan şimşek eylemlerine dek çok değişik formlar içerebilir.
Bu gündemle de bağı içerisinde bir diğer politik gündem ise 18 Haziran’da Almanya’nın Durisburg kentinde komünist gençliğin örgütleyeceği İvana Festivali’dir. Komünistler için ideolojik değeri tartışmasız olan bu festivalin en başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi, öncesinden farklı alanlarda film gösteriminden kitap tanıtımına değişik etkinliklerle güçlendirilmesi, İvana yoldaşın enternasyonalist komünist prototip olarak yerli halklar ve özelikle gençlik için yer edinebilmesi için önemlidir. Rojava şehidi İvana için gelenekselleşen bu festival, sömürgeci faşist rejimin tüm parçalarda Kürt halkına dönük saldırılarının ayyuka çıktığı günümüzde daha da değerli politik bir gündem anlamına gelmektedir.
Egemenlerle ezilenler arasındaki mücadelenin tüm hızıyla ilerlediği, emperyalistlerin ve bölge gericilerinin kimyasallar da dahil her türlü silahla saldırılarını dünyanın değişik alanlarında sürdürdüğü bu koşullarda, kendi mücadele gündemini oluşturan komünistler olarak devrimci eylem irademizi kuşanmak, yorulmaksızın geliştirmek dışında bir alternatifimiz bulunmamaktadır.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 27 Mayıs 2022 tarihli Perspektif köşesi