Tatil günlerinin tam ortasında, yılın en sıcak günlerinde sonbahar ve kış hazırlıkları da neyin nesi diye sorulacaktır.
Ukrayna savaşıyla patlak veren jeostratejik muharebe ve iktisadi kriz ile ağırlaşan ve emekçilerin gündelik yaşamı bakımından “yıkıcı” sonuçlara ulaşan enerji fiyatları, genel yaşam pahalılığının sonbaharda yoksullaşma ve yaşam standartlarının hızlı düşmesini sağlayacağı öngörülüyor.
Hızlı yoksullaşma ve emperyalist merkezlerde alışılan yaşam standartının hızlı düşüşü sermaye düzenini ve onların devletlerini “korkutuyor”.
Halka “Ukrayna için gerekirse bir kış üşürüz” ajitasyonlarıyla “kale içi barışı” sağlamaya çalışan burjuva devletler, şimdi de Rusya’ya uygulanan yaptırımları bir bir deliyor, geri alıyor. Çünkü Rusya düşman ise, emperyalistlerin kendi ülkelerindeki potansiyel ayaklanmacı emekçiler daha da düşman.
Neticede, kaçınılmaz ağır kış aylarında egemenler ayaklanmalar bekliyor.
Rusya ile Kanada’nın bir gaz türbini alışverişini açıklayan Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock, “gaz alamayınca da Almanya olarak Ukrayna’ya hiçbir şekilde destek veremeyiz çünkü o zaman halk ayaklanmalarıyla meşgul olacağız” dedi.
Bazı ülkeler ise daha pratik ayaklanma hazırlıklarını yoğunlaştırdılar.
Örneğin geçen hafta Avusturya ordusunun “iç”te ayaklanmaları bastırmak üzere gerçekleştirdiği bir tatbikatın haberleri ve görüntüleri basına düştü. Yapılan tatbikatta müdahale edilen eylemciler halkçı ve demokratik içerikte pankartlar taşıyordu.
Tabii ki basına düşmeyen hazırlıklar da var.
Örneğin ırkçı faşistlerin yoksullaşmayı ve yukarıda açıklanan dinamikleri – Sarı Yelekliler’de denedikleri fakat başaramadıkları, Almanya’da ise Pegida döneminde veya pandemide komplo teorileri eşliğinde başardıkları gibi – kitleleşmenin bir aracına dönüştürmeye girişecekleri ortada.
Yine Almanya’da aylık 9 Euro bilet gibi yöntemler ile halkın öfkesini dindirme ve “gazını almaya” çalışıyorlar.
Fakat bu çabalar nafile gözüküyor.
Bütün “kale içi barış” ve “Rusya’ya karşı Batı’nın yekvücut mobilizasyonu”na karşın emekçiler ilkbahar ve yazın grev hareketini büyüttüler.
İngiltere tarihinin en kitlesel grev hareketini örgütledi ve hareket halen dinmedi. Almanya’da yasağa rağmen tersane işçileri greve çıktı. Sağlık ve kamu çalışanları sürekli grevdeler.
Öyleyse yoksullaşma ve yaşam standartlarındaki hızlı düşüşü gündem yapan bir emekçi sol ihtiyacı daha da belirginleşiyor.
“Krizin ve emperyalist savaşın bedelini biz ödemeyeceğiz” sloganını “üşümek ve aç kalmak” arasında seçime zorlanan ve “geçinemeyen” işçi ve emekçileri, genç yığınları ile sokakta buluşturmak dönemimizin tayin edici görevidir.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 29 Temmuz 2022 tarihli Avrupa Gündemi köşesi