21 Haziran’da Demiryolu, Denizcilik ve Taşımacılık Sendikasının (RMT) üyeleri ücret ve çalışma koşulları ile ilgili planlanan değişiklikler ile ilgili müzakereler kapsamında 1989’dan bu yana en büyük endüstriyel eylem örneğine imza atarak iş bıraktı. Müzakere National Rail ve 13 tren operatöründe çalışan 40 bin işçiyi kapsıyor. Londra metrosu işçileri de grev eylemine dahil oldu.
Demiryolu grevleri, enflasyon karşısında düşük ücret artışlarına ilişkin bir anlaşmazlıkla karakterize olmuş olsa da işçiler aynı zamanda binlerce iş kaybı ve vasıflı işi daha kötü ücret ve koşullarda “çok vasıflı” pozisyonlar ile vasıfsızlaştırmayı içeren “modernleşme” planlarına da karşı çıkıyorlar.
Sendikalar, işçi ve sendika düşmanı sağcı Mufafazakar hükümetin demiryolu işleten şirketlere etkili müzakere yetkisi vermemesini de protesto ediyorlar.
BT ve Openreach’teki liman işçileri ve iletişim işçileri, postacılar ve havayolu işçileri de geçen ay ücret ve çalışma koşulları nedeniyle greve çıktılar.
Ayrıca Amazon dağıtım depolarında çalışanlara 35 kuruşluk bir ücret artışına karşı beş ayrı merkezde iş bırakmaları büyüyen bir grev hareketine de işaret ediyor. Essex-Tilbury’deki Amazon dağıtım merkezindeki 700 işçi, çok uluslu şirket tarafından ‘köle gibi’ muamele gördükleri için iş bıraktı.
İtfaiyeciler Sendikası, İletişim İşçileri Sendikası, öğretim ve yüksek öğretim sendikalarının grev referandumunun da gösterdiği gibi içerisinde bulunduğumuz grev hareketini yaz sonu ve sonbaharda yeni bir endüstriyel eylem dalgasının takip edeceği muhtemeldir.
Bu, büyük ölçüde, hem kamu hem de özel sektörde enflasyonun altındaki ücret artışlarına bir tepkidir. Enflasyon son 30 yılın en yüksek seviyesinde ve Birleşik Krallık on yılların en kötü “yaşam pahalılığı” krizine giriyor. Kapitalistler ve onların sağcı Muhafazakar hükümetinden gelen tamamen yetersiz yanıt, işçileri harekete geçmeye zorluyor.
“Yaşam pahalılığı”nın en belirleyici unsurlarından biri enerji faturalarındaki büyük artıştır. Mart 2021’den bu yana enerji faturaları ortalama 1,277 Sterlin’den 1,971 Sterlin’e yükseldi. Ekim ayında, enerji faturalarının 3.200 sterlini aşacağı ve milyonlarca İngiliz hanesini bu kış evlerini ısıtmak ve yiyecek satın almak arasında seçim yapmak zorunda kalacağı öngörülüyor. “Don’t Pay UK” kampanyası, 1980’lerde uygulamaya sokulan “Kelle Vergisi”ne karşı protestolardan bu yana en büyük ödeme reddini örgütlemeyi hedefliyor. 75 bin kişi 1 Ekim’de otomatik ödemeleri iptal etme sözü verdi.
Faiz oranlarında 27 yılın en yüksek artışının arkasında İngiltere’de derin bir ekonomik durgunluğun yaşanacağına dair işaret var. İngiltere Merkez Bankası’nın tahminine göre 2022’nin son çeyreğinde enflasyon 13% oranında artacak. Yaşam koşullarına yönelik bu feci gelişmelere karşın Merkez Bankası başkanı enflasyon oranına göre ücret artışının “kısıtlanması” gerektiğini defalarca savundu.
Bir tarafta işçilerin yaşam standartlarında onlarca yılın en hızlı düşüşü, diğer tarafta da Muhafazakar Parti’nin iki yeni lider adayının grev hakkını daha fazla kısıtlama sözü, sonbahar ve kış boyunca grev hareketinde de, onlara karşı otoriter devlet şiddetinin de artacağının verileridir. Son zamanlarda sendikal mücadelenin siyasi bir figürü olarak öne çıkan RMT Genel Sekreteri Mick Lynch, Muhafazakarların sendika karşıtı gündemleriyle iki lider adayının Başbakan olması durumunda Sendikalar Kongresi’nde Genel Grev çağrısında bunacağını ilan etti.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 2 Eylül 2022 tarihli Avrupa Gündemi köşesi