Atılım Paris
Fransa’nın başkenti Paris’te Sosyalist kadınlar Birliği (SKB) ve genç kadın örgütü ZORA, İran’da Jina Amini’nin ahlak polisleri tarafından katledilmesi ile birlikte başlayan kadın isyanı ve halk ayaklanması ile ilgili bir panel gerçekleştirdi. Demokrasi için İranlı Kadınlar Ligi’nde İrene ve SKB adına Esra Asiye Güden’in konuşmacı olarak katıldığı panel AVEG-KON’a bağlı ACTIT Lokali’nde gerçekleştirildi.
İlk sözü alan İrene “Humeyni’nin ilk söylemi dini değil demokratik bir hükümet kurmaktı, ama öyle olmadı. İktidarı alamsından sonra ilk olarak kadınlara yönelik baskı yasaları geliştirdi. Bugün 72 gündür İran’da bir ayaklanma var. Jina’nın katledilmesi önce Rojhilat’ta sonra da tüm İran’da halklardaki hoşnutsuzlukların patlamasına neden oldu. 500’ü aşkın insan katledildi. Bunlardan en az 60’ı 18 yaşın altında. Eylemlere katıldıkları için 16 bin kişi tutuklandı. Şimdi genç erkek ve kadınlara gözaltında tecavüz saldırıları olduğunu öğreniyoruz. Eylemlerde hâlâ en önde kadınlar yürüyor. İran’da yönetsel ve ekonomik bir kriz var. 43 yıllık kapitalist, gerici faşist Molla rejimi bütün özgürlükleri ve örgütlenmeleri yasakladı. Şimdi İran halkları, ezilenleri özgürlük isyanında ve ayaklanmasındadırlar.” dedi.
SKB adına konuşan Esra Asiye Güden, devrimin tüm kazanımlarının gerici, faşist Molla rejimi tarafından gasp edildiğini değişik örnek ve istatistiki verilerle belirterek, bugünkü hareketi değerlendirdi. Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da faşist şefliğin bugünkü kimi uygulamalarının İran Molla rejiminden devşirilerek alınan kimi örnekleri verdi.
Jina Amini’nin katledilmesi sonrasında tetiklenen hareketi değerlendiren Güden, “Birincisi ve en önemlisi; ilk defa dini kurallara göre yaşama yönelik İran’da kitlesel bir hareket yaşanmakta. Bu, İran İslam Cumhuriyeti için oldukça önemli ve ideolojik temellerini sarsan, varoluşsal nedenini hedef alan bir hareket. Şimdi İran’da yaşayan halklar ilk kez İslam devriminin temellerini, İran İslam Cumhuriyeti’nin varlık nedenini sorguluyor. Keza bu, rejimin ideolojik etkisinin kaybolması, toplum üzerindeki kontrolünün zayıflaması anlamına geliyor. İkincisi; kadınların öncülüğünde ve liderliğinde başlayan ve giderek bir halk ayaklanmasına doğru evrilen bir hareket olması kadın özgürlükçü niteliği ile erkek egemenliğinin kalelerini dövüyor. Hareket; artık ‘reform’ istemiyor, doğrudan rejimi hedef alıyor. Erkek egemenlikli sistemi demokratik değişime zorlayan kadınların özgürlük, eşitlik ve adalet mücadelesi olmaktadır. İşçi ve emekçi erkekler de kadın özgürlük şiarlarını kadınlara havale etmeden yükseltmelidirler.” diye belirtti.
Güden, “En önemlisi de 79 yılında, İran devriminin başarılamamasının temel nedeni, devrimci bir stratejiye ve programa sahip, öncü katmanlar ve kadınlar içinde kök salmış devrimci-komünist bir örgütün eksikliğiydi. Bugünkü ayaklanmanın en önemli dezavantajı da budur.” dedi.
Güden konuşmasını, “İran’lı kadınların başlattığı devrime, İran devrimine karşı da uluslararası dayanışmanın sağlanması elzemdir. İran’da kazanılacak bir zafer, başta dünya emekçi kadınlarının olmak üzere, işçi ve emekçilerin, ezilen ulus ve halkların; gericiliğe, karanlığa ve faşizmin yüreğine sapladığı güçlü bir hançer olacaktır. İran faşist molla rejimine karşı sınıf ve kadın dayanışmasının sokakta örülmesi, İran halk hareketinin umudunu kamçılayacaktır.” diyerek sonlandırdı.
Panel katılımcıların soru ve görüş belirtmeleriyle sona erdi.