Her yeni savaş egemen sınıfların savaş biçimlerini değiştireceği iddialarına tanıklık ettiği gibi teknolojik olarak gelinen durumu da yansıtıyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali de bu konuda istisna olmadı. Son savaşta da yeni bir durum olarak dronların ve diğer yüksek teknolojili insansız silahların kullanıldığını gördük, görüyoruz.
Emperyalistler ikiyüzlü bir biçimde bir yandan devlet bütçesinden milyonlarca dolara denk gelen ödenekleri ayırarak geliştirdikleri savaş teknolojilerine halk desteğini sağlamak için türlü yalanlar söylerken, aynı zamanda, eşyanın tabiatı gereği daha az maliyetli yöntemlerden de asla vaz geçmeyecekleri gerçekliğini de gizlemeye çalışıyorlar.
Mayıs 2013’te eski ABD başkanı Barack Obama, insansız hava aracı saldırılarının yalnızca “Amerikan halkı için devam eden ve yakın bir tehdit olanlara karşı gerçekleştirileceğini” söylemişti. O dönem Obama, bunların “kullanıldığı koşullarda da sivil kayıpların olmayacağının neredeyse kesin” olduğunu da sözlerine eklemişti. Ancak aynı Obama, savaş için asker göndermekte tereddüt etmiş olsa da, Yemen’den Pakistan’a sivil halkı öldüren insansız hava aracı saldırılarına imza atmıştı.
Savaşları bilgisayar kodu haline getirmeye çalışan çabalara rağmen, hâlâ öncelikli olarak ön cephede mermi atan askerler tarafından yürütülüyor. Çeşitli kaynaklara göre gerek Ukrayna, gerekse Rusya, bu savaşta binlerce askerini hali hazırda yitirdi. Şu anda Ukrayna’da yaşanan çatışmaların önemli bir bölümü topçu mermileri ve makineli silahlarla yürütülüyor. Son olarak Bakhmut bölgesindeki çatışmalar, neredeyse Birinci Dünya Savaşı’nı anımsatan siper savaşına dönüşmüştü.
Yeni ölüm teknolojisinin dudak uçurtan maliyeti nedeniyle emperyalistler ve gerici devletler canlı insan kullanmayı savaşlarda birinci tercih olarak görmeye devam ediyorlar. Örneğin Ukrayna’nın Rusya’ya, faşist Türk devletinin de Kürdistan’daki sömürgeci savaşta kullandığı Bayraktar TB-2’nin yaklaşık maliyeti 5 milyon dollar. Bu İHA’ları vuracak teknolojinin maliyeti ise çok çok daha fazla.
İnsanı savaş sürecinin dışına çıkarmaya çalışan yeni teknolojinin geliştirilmesi, daha fazla “haklı savaşlara” veya daha az kayıpla sonuçlanan savaşlara doğru atılmış bir adım olmadığı gibi sivil veya askeri kayıpların önüne de geçmemektedir.
Birinci Dünya Savaşı’nda uçaklardan atılan bombaların yaratılmasından kıtalararası balistik füzelere kadar, dronlar sadece en son ölümcül gelişmedir. Bütün bunlar, insanların ve gezegenin ölümüne yol açan aynı acımasız emperyalist rekabet sürecinin güçlü birer parçasıdır.
Bu nedenle devlet bütçelerinin önemli bir kesiminin militarizmin geliştirilmesine ayrıldığı günümüz koşullarında, hem yüksek teknolojili savaş araçlarının geliştirilmesine, hem de daha az maliyetli görüldüğü için binlerce halk çocuklarının birbirine kırdırılmaya devam ettiği emperyalist ve sömürgeci savaşlara karşı çıkmak devrimci bir duruştur.
Sömürgeci savaşlar yıkım demektir. Yeni bir Münih Güvenlik Konferansı’nda bir araya gelecek olan ve başını ABD, İngiltere ve AB’nin çektiği emperyalist batı bloğu, Ukrayna’da süren savaşa daha nasıl etkin katılabileceklerinin ön tartışmalarını yaparken, bir yandan da Uzak Asya’da Çin’le kapışmada derinleşecekler. Yeni teknolojiler ve canlı asker sayısı konferans salonunun temel konuları arasında olacak. Bu nedenle konferans, her düzeyde karşı direnişi hak ediyor.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 10 Şubat 2023 tarihli Avrupa Gündemi köşesi