Atılım Almanya
Almanya’nın Bielefeld ve Köln kentlerinde devrimci tutsaklarla dayanışma panelleri düzenlendi. Bielefeld’de TSP’nin, Köln’de ise TSP ve Filistin Tutsaklarla Dayanışma Ağı Samidoun’un birlikte düzenlediği panellerde tutsakları sahiplenme ve ortak mücadelesinin geliştirileceği belirtildi.
Bielefeld’de “Tutsaklarımızın sesi olalım“
Tutsakların Sesi Platformu (TSP) Bielefeld’de düzenlediği panelde, faşist Türk devletinin tutsaklara uyguladığı tecrit, baskı ve fiziki işkence ile tutsaklar üzerinde yaratmayı hedeflediği tahribatlar detaylı bir şekilde anlatılarak, teslim olmayan ve direnen özgürlük tutsaklarının dışarıdaki sesi olma çağrısı yapıldı.
Ağır hasta tutsakları saray rejiminin tahliye etmeyerek imha etmeye çalıştığı vurgulanarak, faşizme karşı mücadelenin tek yolunun örgütlenmek olduğunun altı çizildi. Bu nedenle tutsak yakınlarıyla dayanışma içinde olmanın önemi vurgulanarak, uluslararası kamuoyuna Türkiye ve Kürdistan hapishanelerinde yaşananları teşhir etme ve bilgilendirme gibi görev ve sorumluluklarımızın olduğunun unutulmaması vurgulandı.
Türkiye ve Kürdistan’daki gelişmelere dikkat çekilerek, deprem ve seçimlerle ilgili de bilgilendirilme yapıldı.
Ülkemizde on binlerce can kaybı ve yüz binlerce yaralının olduğu deprem gerçeğinin sömürgeci faşist saray rejimini halklar nezdinde teşhir ettiği anlatıldı.
Bilinçli ve geç müdahalenin, ulusal ve uluslararası yardım ve kurtarma ekiplerinin engellenmesi halen devam eden çadır, konteyner evler, hijyen malzemeleri gibi ihtiyaçların yeterince karşılanmamasının halkın öfkesini artırdığı, halkın yardımına ilk andan itibaren koşanların sosyalistler ve devrimciler olduğu, depremzedelerle dayanışmanın devam etmesi gerektiği vurgulandı.
Seçimlere dair burjuva ittifaklar olan Cumhur ve Millet ittifaklarının işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların, gençlerin haklarını savunamayacakları, doğru seçeneğin Emek ve Özgürlük İttifakı etrafında mücadeleyi büyütmek olduğu, yurt dışında yaşamak zorunda bırakılan göçmenlerin de Emek ve Özgürlük İttifakı’nı desteklemesinin doğru seçenek olacağı belirtildi.
Köln’de TSP ve Samidoun’dan panel
Köln’de ortak panel düzenleyen TSP ve Filistin Tutsaklarla Dayanışma Ağı Samidoun, tutsakları sahiplenme mücadelesini birlikte büyüteceklerini belirttiler.
TSP ve Samıdoun’un yaptığı çalışmaların anlatıldığı panelde, faşist Türk devletinin ve İsrail devletinin, işgalci, sömürgeci ve ırkçı politikalarının hapishanelerdeki yansımalarının benzerlikleri görüldü.
TSP temsilcisi Türk devletindeki hapishane ve tutsak sayıları hakkında bilgiler aktararak, depremden önce hapishanelerde 54 binden fazla kapasitesinin üzerinde tutsak olduğunu, deprem dolayısıyla bazı hapishanelerin boşaltılması sonucu, bu kapasite fazlalığının arttığını ve bunun da hapishanelerdeki tutsakların koşullarını daha da ağırlaştığını belirtti.
Hapishanelerde devrimci tutsaklara yönelik hak ihlallerinin ve saldırıların arttığını, Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan mutlak tecridin yaygınlaştırılmaya çalışıldığını, infazların yakıldığını, hasta tutsakların tedavi ve tahliye edilmeyerek ölüme sürüklendiğini, onlarca tutsağın hapishanelerde katledildiğini, işkencelerin yaygınlaştığını, kadın ve LGBTİ+ tutsakların cinsiyetçi saldırılara uğradığını belirten TSP temsilcisi, tüm bu saldırıların tutsakların iradelerini kırıp teslim almayı hedeflediğini, ancak bunu başaramadığını belirtti.
Hapishanelerde tutsakların direnişini de anlatan TSP temsilcisi, devrimci tutsakların tüm baskılara karşı direndiğini, ancak dört duvar arasında yapılabileceklerin sınırlı olduğunu, bundan dolayı sıkça açlık grevi ve ölüm orucu silahlarına başvurduklarını anlattı.
1950’de Nazım Hikmet’in başvurduğu açlık grevi eylemine 12 Mart askeri faşist cuntasının ardından devrimci önderlerden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın da başvurduğu, 12 Eylül askeri faşist darbesinden sonra ise devrimciler tarafından sıkça başvurulmak zorunda kalınan eylem biçimi olduğu, 1982, 1984, 1987, 1996, 2000-2002 ve 2012 yıllarında çoğu kitlesel açlık grevleri ve ölüm oruçlarına dönüşen eylemlerle, büyük bedeller vererek faşizmin saldırılarına karşı direndiklerini belirtti.
TSP temsilcisi, faşist Türk devletinin son dönemlerdeki saldırılarına ve hak gasplarına karşı Açlık Grevi eylemlerinin tekrardan hapishanelerde gündeme geldiğini, birçok hapishanede Açlık grevleri yapıldığını, deprem sürecinde bazı yerlerde ara verildiğini, ancak baskılar devam ettiği için tekrar gündeme gelebileceğini söyledi.
Tutsakların bedenlerini açlığa yatırmak zorunda kalmamaları için dışarda tutsakları sahiplenme mücadelesini büyütme çağrısı yaparak sözlerini tamamladı.
Samidoun, İsrail hapishanelerindeki vahşeti anlattı
Filistinli Tutsaklarla Dayanışma Ağı‘nın İsrail hapishanelerindeki Filistinli tutsaklarla dayanışmayı ören Filistinli aktivistlerin kurduğu bağımsız ve enternasyonal bir örgütlenme olduklarını belirten Samidoun temsilcisi de yürüttükleri mücadeleyi anlattı.
Filistin’de tutsak hareketinin 1. Dünya savaşının ardından Filistin‘in parçalanmasıyla başladığını belirten temsilci, siyonist İsrail‘in Filistinlilerin mücadelesine her zaman saldırdığını, çocuklar dahi katlettiğini veya tutukladığını, ‘‘4 yaşındayken askerlere taş attı‘‘ gerekçesiyle sonradan tutuklanan çocuk olduğunu ve mevcut durumda 160 çocuğun hapiste olduğunu belirtti.
İsrail devletinin fiziksel ve psikolojik işkenceyle tutsakları intihara itmeye çalıştığını, her türlü saldırıyı uyguladığını, ancak tutsakların içerde de direnişleriyle işgali bitirme mücadelesinin bir parçası olduklarını belirterek, bir kaşık ile sabırla tünel kazıp firar eden tutsakların gösterdiği iradeyi anlattı.
Filistinlilerin hapiste de olsalar hayatı sevdiklerini vurgulayan temsilci, İsrail devletinin katlettiği Filistinlilerin cenazelerini vermeyerek ailelere zulüm yaptığını belirtti.
Dışarda veya hapishanede katlettiği Filistinlilerin bir kısmının cenazesini gömerek sadece numara verdiğini, yani mezarının başında bir numara dışında hiç bir şeye müsaade etmediğini, bir kısmının ise cenazesini hiç vermediğini belirtti.
Şu ana kadar bilinen 132 Filistinlinin naaşının ailelere verilmediğini belirten temsilci, tutsakların her yıl Ramazan ayında kitlesel açlık grevleri yaptıklarını, Samidoun‘un tutsaklar için bir kampanya başlattığını ve bunun desteklenmesi çağrısını yaptı.
Maha Rawajbeh gözaltında kayıpları anlattı
Panele canlı bağlantı ile katılan Maha Rawajbeh, işe giderken askerler tarafından vurulan, vurulduktan sonra askerler tarafından götürülen ve sonrasında kendisinden bir daha haber alınamayan kardeşi Bilal Rawajbeh‘i ve bu durumda olan ailelerin yaşadıklarını anlattı.
Kardeşi Bilal‘i İsrail devletinin katlettiğini düşündüklerini, ancak cenazesini alamadıkları için yaşıyor mu, yaralı mı, nerede sorularını devamlı sorduklarını, büyük acı çektiklerini anlatan Rawajbeh, çocuklarının bir numara ile gömüldüğünü öğrenen ailelerin şanslı sayıldığını söyledi.
Kardeşi Bilal‘in katledilerek bir askeri alana gömülmüş olduğunu tahmin ettiklerini, dünyanın İsrail devletinin Filistinlilere yaptıklarına sustuğu için İsrail devletinin her türlü vahşeti yaptığını belirten Rawajbeh, bu durumda olan ailelerin kendi aralarında iletişime geçerek, acılarını paylaştıklarını, birbirlerine destek verdiklerini ve ortak mücadele yürüttüklerini anlattı ve enternasyonal alanda dayanışma çağrısı yaptı.
Cenaze veriliyor, DNA testi tutmuyor, organlar çalınıyor
Rawajbeh, bazen verilen cenazelerin yanlış cenaze olduğunun DNA testlerinin tutmamasından anlaşıldığını, katlettikleri bir Filistinlinin sadece bir kolunu ailesine verdiklerini, birçok Filistinlinin katledildikten sonra hastanede organlarının çalındığını, ABD‘de bir araştırma kurumunun Dünyada en fazla organ rezervinin İsrail‘de olduğu bilgisini paylaştığını, bazen ailelerin aranarak „bu yıl cenazenizi vereceğiz” dendiğini ancak verilmeyerek acı çektirdiklerini anlattı.
Panel‘e Birkar adına katılan bir katılımcı yaptığı konuşmada, bu türden saldırıları Türk devletinin de yaşattığını anlatarak Rawajbeh‘in acılarını paylaştığını belirtti.
Başkaca katılımcıların da görüşlerini belirttikleri panel, TSP ve Samidoun temsilcilerinin ortak mücadeleyi geliştireceklerini belirtmesiyle son buldu.