Bedia Ergün
Evet devrim ve sosyalizm davası uğruna şehit düşenleri anmak, onların ideallerine bağlı kalmak, bilimsel sosyalizm gerçeğine uygun hareket etmek, yaşamımızı proleter disiplinle, bilimsel sosyalizmle donatmaktan geçiyor.
İşçi sınıfı başta olmak üzere tüm ezilenlerin, kadın ve erkek cinsinin Türkiye ve Kürdistan’da örgütlü hale getirip devrim ordusuna katmak için, nitelikli kadrolar ordusuna ihtiyaç var.
Toplumun büyük kesimi, yaşamı yaratan işçi sınıfı ve emekçiler, kadınlar, gençler ve ezilenlerin tümü açlık ve yoksullukla boğuşurken, küçük bir azınlık olan kan emici sermaye patronları dünya kartelleri içinde keyif sürüyorlar.
Erkek egemen sömürü sistemi, ömürlerini uzatmak için her türlü saldırı mekanizmasını devreye sokuyorlar.
Peki biz komünist kadrolar olarak yaşamımızı, nesnel geçekler göre örgütleyip yeni görevler omuzluyor muyuz?
Emek ve sermaye çelişkisi bu kadar keskinleşmişken, devrimci, sosyalist, komünist kadrolar kendilerine ne gibi görevler çıkarıyorlar? Kapitalist sistemle görünür görünmez tüm bağlarını koparıyorlar mı? Bütün maddi ve manevi varlıklarını tereddütsüzce yapıya feda ediyorlar mı? 24 saatini devrimin ihtiyaçları için, tereddüt etmeden ortaya koyuyorlar mı? Ölümsüzlerimiz gibi, yaşamın 24 dört saatini devrim için harcıyorlar mı?
Dernekleri, sendikaları, evlerini, fabrikaları, atölyeleri devrimci normlara göre kolektif örgütlüyorlar mı? Yoldaşlık ilişkilerinde antipati, yoldaşlarını rakip gibi görme gibi burjuva tutumlardan kendilerini arındırabiliyorlar mı?
Komünistlerin mücadelesinde yoldaşlık ilişkileri önemli yerde durmaktadır. Devrimci olan, yoldaşlarımızdan öğrenmek, onların eksiklerini eleştirmek, olumlu yanlarını ise örnek almaktır.
Kapitalist sömürü sistemini yıkmak için çelikten bir komünist iradeye sahip olmak gerekiyor. Yoldaşlarımıza büyük saygı ve sevgi duymak, büyük bir emekle sarıp sarmalamak, erkek egemen sömürü sistemine karşı öfkemizi çelikleştirmek gerekiyor. Büyük insanlığın devrim ve sosyalizm zaferini koparıp almak için örgütlenip harekete geçmeli, kendimizi diyalektik ve materyalist gerçeklikle donatmalıyız.
Ancak pratikte ki gerçeklik, bir ayağımızın kapitalist sistemde, bir ayağımızın ise kolektif örgütlü mücadelede olduğudur. Kapitalist sistemi yıkmak için komünist iradeyle kuşanmak, komünist niteliğimizi Marksist Leninist ideolojiyle donatmak ve burjuva sınıfın üzerimizdeki bencil, bireyci, ben merkezci yanlarımızdan kopuşmak zorundayız. Komünist ve yoldaşlık ilişkilerini dumura uğratan, kolektif ortamları ve ilişkileri bozan tutumlarla mücadele etmeliyiz. Çünkü bu türden ilişkiler, özünde kapitalist sistemin istediği ilişkiler olur ve kapitalist sisteme hizmet eder.
Hepimizin Marksist Leninist yaşam tarzına uygun hareket edip etmediğimizi ve yoldaşlık ilişkilerine verdiğimiz değeri, yoldaşlarımıza ne kadar emek verdiğimizi gözden geçirmesi, eksikliklerimizi görmesi ve aşması, hem birey olarak bizleri ve hem de kolektifi geliştirecektir.
Kapitalist sistemin üzerimizde yarattığı bencil, bireyci ve devrimci ortamı bozan tutumlara, davranışlara karşı devrimci savaş açmamız gerekiyor.
Kendimizi böyle donatırsak, erkek egemen kapitalist sömürü sistemine ve onun burjuva sınıfına karşı çelikten bir irade ile savaşır, büyük insanlığın ve ekolojinin kurtuluşunu devrim ve sosyalizm zaferiyle kazanırız.