Fransa’daki erken genel seçim sonuçları, ırkçı faşistlerin kapitalist sistemin kriz dönemlerinde nasıl başarılı olabileceğine dair tüm dünyaya uyarı niteliği taşıdı. 30 Haziran’da yapılan seçimlerde Faşist Rassemblement National (Ulusal Birlik, RN) oyların yüzde 33’ünü, sol kanat Yeni Halk Cephesi ittifakı (NPF) yüzde 28’ini alırken, neoliberal cumhurbaşkanı Emmnauel Macron’un koalisyonu sadece yüzde 22’de kaldı.
Kuşkusuz önümüzdeki Pazar günü yapılacak 2. Tur seçimde aynı oy oranları tekrarlanırsa RN’den Jordan Bardella’nın başbakan olması mümkün. Zira, ana akım burjuva partilerin uzun yıllara varan ırkçılığı ve İslamofobiyi körüklemeleri ve kâr için işçi ve emekçiler üzerindeki sömürüyü yoğunlaştırmaları, faşist hareketin gelişiminde temel yerde durdu.
Bardella ve Marine Le Pen liderliğindeki RN ve sağcı müttefikleri, toplamda yaklaşık 12 milyon oy aldılar. Ancak RN’ye verilen oyların yalnızca toplumsal acılara ve diğer burjuva siyasi güçlerin politik eksikliklerine karşı yanlış yönlendirilmiş bir tepki olduğunu söylemek, durumu önemsizleştirmek olur. Bu gerçeğin bir parçası ama bundan çok daha fazlası var. Faşist hareket burjuva politikalara karşı kitlelerde oluşan öfke ve boşluğu alıp ırkçılık, İslamofobi ve antisemitizm üzerinden sarmalıyorlar.
Bardella’nın başbakan olmasıyla şüphesiz Fransa’da niteliksel bir değişim olacaktır. Göçmenlere dönük saldırılar artarken, en başında da çifte vatandaşlığa sahip 3,5 milyon insanın aşağılanmasına yol açacak yasalar devreye sokulacak. Güvenlik güçlerinin grevci işçiye, protestoculara, Müslümanlara, siyah ve kahverengi gençlere ve ırkçılık karşıtlarına karşı daha da acımasız saldırıları gündeme gelecek.
Fransa’da yaşayan yerli ve göçme işçiler daha kısa zaman önce değişik sokak eylemlerinde kendi gücünü gösterdi. 15 ve 16 Haziran hafta sonunda yaklaşık 800 bin kişi RN’ye karşı sokaklara döküldü. Geçtiğimiz hafta sonu canlı, dinamik Onur Yürüyüşleri düzenlendi. Faşistlerin aldığı oyla dehşete düşen çok daha fazla insanı, antifaşist mücadelede bir araya getirmek pekala mümkün.
En büyük sendika federasyonu olan CGT, bu hafta RN’nin “asgari ücretin arttırılmasına, kiraların dondurulmasına ve kâr paylarının vergilendirilmesine” karşı oy kullandığına dikkat çekti. Ancak aynı CGT, ırkçılıktan neredeyse hiç bahsetmiyor. Dolayısıyla göçmenler, Müslümanlar ve mülteciler hakkındaki mitleri yıkmadığınız sürece, RN’nin güçlenmesinin önüne geçemezsiniz.
Burjuva siyasette, kapalı kapılar arkasında nasıl pazarlıklar, oyunlar dönüyor olursa olsun, tabandaki hareketliği görmek ve tutarlı bir antifaşist mücadeleyi örmek faşist hareketi gerçek anlamda püskürtmek için bir başlangıç olacaktır.
Dolayısıyla faşizme karşı olan tüm kesimlerin kaybedecek zamanı yok. Seçim gecesi binlerce insanın faşistleri protesto etmek üzere Paris sokaklarına döküldüğünü görmek; Strasbourg, Lyon, Nantes ve Lille gibi şehirlerde de sokak gösterilerine tanık olmak, daha fazla protesto, grev ve ablukaya duyulan ihtiyacı gösterdi aynı zamanda. Geçtiğimiz Cumartesi günü Almanya’nın Essen kentinde faşist AFD’nin kongresine karşı düzenlenen 70 bin kişilik gösteri, Avrupa’da faşizme karşı direniş potansiyeliyle birlikte ilerlenecek yola dair güçlü veriler açığa çıkardı.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 5 Temmuz 2024 tarihli Avrupa Gündemi köşesi