Temmuz ayı ile birlikte yerli ve göçmen işçi ve emekçiler tatil döneminin hazırlıklarına başladı. Tatilin de sınıfsal içeriğinin olduğu gerçekliğinin farkında olarak komünistler, toplam olanaklar ölçüsünde hem daha uygun tatil imkanı yaratma hem de tatili kolektivizmin güçlendirilmesi ve bir eğitim aracı olarak değerlendirilmesi konusunda uzun süredir bir çaba içerisinde.
Emperyalist kapitalizmin işçi ve emekçileri geçim derdine daha da fazla ittiği, azami kâr için sömürü çarklarına alabildiğine yüklendiği, değişik bölgelerde sürmekte olan savaşların yükünü, bu savaşlardan hiçbir çıkarı olmayan geniş halk kesimlerinin omuzlarına yıktığı, temel gıdalar başta olmak üzere elektrik ve gaz gibi yaşamsal ihtiyaçların el yakar düzeye fırladığı; özellikle yüksek eğitimin tamamen paralı hale getirildiği koşullarda ay sonunu nasıl getireceği derdine düşen işçi ve emekçilerin, kadın ve gençlerin yaz tatil planları ile kapitalist sömürüden palazlanan asalak burjuvazinin tatil planları bir ve aynı olamaz.
Yine, kapitalist sistemin insanları tüketim çılgınlığına sürüklediği ve tatilin bu çılgınlığın en önemli araçlarından biri olarak kodlandığı günümüzde, kapitalizmde insan karakterinin güçlendirilmesinin aracı da yapılan tatil süreci bireyci ve bencil insan figürünün gelişiminin manivelasına da dönüştürülüyor.
Bu ve daha birçok nedenden dolayı AVEG-KON ve sosyalist gençlik örgütü Young Struggle’ın Temmuz-Ağustos ayları içerisinde geleneksel olarak düzenlediği yaz kampları, kapitalizmde insan figürünün karşısına sosyal olarak paylaşımcı, kolektif eğlenceyi önemseyen, eğlenirken öğrenen devrimci sosyalist bakış açısını içeriyor. Bu yanıyla aslında hayatın tüm alanlarına dair olduğu gibi tatil anlayışı çerçevesinde de alternatif ideolojik bir duruş imkanı sunmuş oluyor söz konusu kamplar.
Avrupa’nın değişik ülke ve kentlerinde kamp çalışmalarına yoğunlaşmış olan komünistlerin her şeyden önce kampların bu ideolojik pozisyonunu kavraması, bunun ajitasyon ve propaganda da öne çıkartılmasına özel önem vermelerini koşulluyor. Zira kamplar içeriğinden, söz konusu süreç boyunca günlük yaşamın örgütlenişine; kamp katılımcılarının “tatilci” değil, bilakis kamp ortamının özneleri, geliştiricileri olduğu gerçekliğine dayanıyor. Dolayısıyla kamplara katılacak tüm bireylerin, kampların amaç edindiği ideolojik ve politik hedeflere ulaşması için gerekli düşünsel ve pratik emeği ortaya koymaya hazır bir kafayla ortamda bulunmaları, toplam kolektif varlığı ve eğlenceyi garantileyen, zevk algısını yenileyen bir duruşun açığa çıkartılmasına önemli katkılar sağlayacaktır.
Kamp ön hazırlıkları bakımından önemsenmesi gereken -özellikle gençlik kampı için- en geniş kitleye kampların duyurusunu yapmak, toplumun öğrenmeye en açık kesimini oluşturan gençliğin kampa katılımını sağlamak gerekiyor. Kapitalizmin geleceksizlik girdabına hapsettiği, tüketim alışkanlığını en fazlasıyla üzerine boca ettiği, eğitimi bir eşitsizler arası yarışa dönüştürdüğü; ırkçılık, uyuşturucu, depresyon sarmalında kişiliksizleştirmeye büyük çaba harcadığı gençliğin, sosyalist gençlerin örgütlediği kamptan her şeyden önce kişilik şekillenmesi bakımından alacağı çok şey var.
Kampı en geniş gençlerin gündemine sokmak şüphesiz ki en başta sosyalist gençlerin görevi. Ancak yüreği genç olanlar bu gerçeğe yaslanarak hareketsiz kalma lüksüne sahip değiller. Biri iki yapma, gençlerin olmadığı, ulaşamadığı kentlerde kamp çalışması örgütlemek, kampın lojistik ihtiyaçları için olanaklar ortaya çıkartmak, kitle çalışmasında sosyalist gençlere pratik deneyim aktarımı yapmak tüm örgütlü güçlerimizin görevleri arasındadır.
Suruç için adalet haykırışını daha gür örgütlemeye çalıştığımız şu günlerde, karşı karşıya geldiğimiz tüm gençlere kampı da anlatmak, işçi-emekçi ailelerini gençleri kampa göndermeye teşvik etmek, kampın gençlerde yaratacağı kolektivizm içerisinde özgüven gelişimini kapitalizmin yaratmaya çalıştığı “sorunlu gençlik” algısının panzehri olarak propaganda etme, yakın dönemin devrimci görevleri olarak karşımızda durmaktadır.
Yaz dönemini kolektif paylaşımların çoğaldığı, eğlenirken aynı zamanda öğrenmenin refakatçımız olduğu bir süreç haline getirmek rehberimiz olsun.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 12 Temmuz 2024 tarihli Perspektif köşesi