Suruç katliamının üzerinden 9 yıl geçti. Türkiye, Kürdistan coğrafyasında, Gezi’den Kobanê’ye birleşik mücadeleyi örmek için yola çıkan genç devrimciler faşizmin en barbar saldırılarından birine uğradılar.
Yıl 2015, günlerden 20 Temmuz, yer Suruç, Kürtçe adıyla Pirsus’ta 33 genç, 33 düş yolcusu DAİŞ bombalarının arasında faşist rejimin planları, saldırısı ile katledildi.
Onlar Gezi ayaklanmasının çocuklarıydı. “Yeni bir dünya, bir insan mümkün!” diyerek çıktılar yola. Komünal bir yaşama duydukları özlemle, gezi ayaklanmasının verdiği coşkuyla Rojava’ya devrimin topraklarına gitmek, kurulacak yeni bir yaşama bir tuğla koyabilmek, götürdükleri oyuncaklarla çocukların yüzlerinde bir gülümseme yaratabilmekti amaçları…
Suruç katliamı Türkiye/ Kürdistan coğrafyasının yaşadığı en ağır gençlik saldırısıdır. Faşist devletin devrimci, ilerici ve yurtseverlere yönelik yok etme, diz çöktürme planını başlattığı bir eşiktir. Faşist saray rejimi bu yolculuğu bir beka sorunu olarak gördü. Gezi ve Rojava’nın birleşmesinin, örülecek bir devrimci cephenin faşist varlığına yönelik büyük bir tehlike olduğunun farkındaydı. Ne şekilde olursa olsun bunu yok etmeliydi, bu yüzden kanlı IŞİD katillerini devreye sokmaktan çekinmedi.
Şurası çok açık ki; 20 Temmuz 2015’ten sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı, ne faşist devlet, ne devrimciler, ne ilericiler, ne kadınlar, nede LGBTİ+’lar açısından.
Bugün 33’leri anmak; onları hatırlamak, sesimizin ulaşabildiği her noktaya onları taşımak bizim görevimizdir. Bir kadın devrimi olan Rojava devrimini sahiplenmektir. Çünkü kapitalist sistem varlığını devrimi devrimcileri unutturmak, onları itibarsızlaştırmak üzerine kuruyor. Çünkü kendi kanlı sistemleri savaştan yoksulluktan, kıyımdan başka halklara, kadınlara, gençlere bir şey vaat etmiyor, edemez.
Bizler, Suruç katliamından 9 yıl sonra diyoruz ki:
“Suruç için adalet, herkes için adalet!” sloganı ile katliamın sorumlularından hesap sormaya devam edeceğiz.
Suruç için adalet, kadınlar ve LGBTİ+’lar için adalet demeye devam edeceğiz.
Erkek egemenliğine karşı amansızca mücadelede eden, Rojava kadın devrimini haykırırken Suruç’ta yaşamını yitiren kadınlarımızın adlarını kadın kurtuluş mücadelesinde sembolleştireceğiz.
Suruç katliamında yitirdiğimiz; Ezi Salcı, Büşra Mete, Duygu Tuna, Ece Dinç, Nazegül Boyraz, Ferdane Kılıç, Ezgi Saadet, Nazlı Akyürek, Nuran Koçan, Polen Ünlü ve tüm yitirdiklerimizi unutmayacak, katledenlerden hesap soracağız.
Bugün her kadın ve her genç olarak 33’lerin fotoğraflarını taşıyacak, onların hikayelerini öğrenecek, onların yollarından yürüyeceğiz.
Avrupa’nın birçok ülkesinde, Fransa’da Bataclan örneği gibi patlayan DAİŞ bombalamalarını, katliamlarını unutmadık. Bugün bıraktığımız her bir çiçeği Avrupa’da katledilen kadınlar ve halklarımız için de bırakıyoruz
Suruç için adalet, herkes için adalet!
Suruç İçin Adalet Kadınlar İçin Adalet”
Suruç’u unutturmayacak, unutmayacağız!
Avrupa SKB (Sosyalist Kadınlar Birliği)