2024 yılı Marksist Leninist komünistlerin 30. Yılına tekabül ediyor. Ateş altında yürüyen bir yapının 30. Yıldönümü, her açıdan gururla kutlanacak tarihi bir dönem. Devrimci hareketin rönesansı olarak 1994 yılında Birlik Devrimi’yle tarih sahnesine çıkanlar, kuruluşundan itibaren Türkiye ve Kürdistan’da işçi sınıfı ve ezilenlerin faşist diktatörlükle girdikleri her çarpışma anında, ya anın öncüsü olarak ya da hareketi daha ileriye taşımanın bir parçası olarak kendi misyonlarını onaylama kararlılığı, cesareti ve berraklığı içerisinde oldular.
Gazi barikatlarının öncüsü olarak silüeti geniş kitleler nezdinde görünür olan Parti, politika yapış tarzını faşist rejimin yıkılması, devrim ve sosyalizm mücadelesini ilerletme kararlılığında aldı. Kürdistan’da patlak veren devrimci durumun batıda açılacak ikinci cepheyle güçlendirilmesi perspektifine dayanan komünistler, geniş kitlelerin rejime karşı saflaştırılması, kitlelerin bağrındaki devrimci birikimlerin harekete geçirilmesi ve kitlelerle birlikte politika yapmak için öncü çıkışların gerekliliğini kendi pratik mücadelesini örerken bir an bile olsun akıldan çıkarmadı. Bunun gerektirdiği öncü çıkışları ortaya koymaktan bir adım bile geri atmadı.
Bunun sonucu olarak bugün son 30 yılın en önemli kitle eylemlerine, politik kalkışmalarına baktığımızda öncü parti gerçekliğini görmemek en hafifinden siyasi körlükle tabir edilebilecek duruma işaret etmektedir. Gazi barikatları, gözaltında kayıplara karşı mücadele, gençliğin zaferler kuşağının yaratılması, faşizmin zindanlarında devrimci tutsakların cansiperane direnişleri, İstanbul’un NATO’ya dar edilmesi, Gezi ayaklanmasının direnişçi “mavilileri”, Kürdistan’da kirli savaşa, şovenizme karşı emekçi duruşun her alanda mücadele konusu haline getirilmesi, mücadelenin politik askeri araçlarının uygulanmasında ısrar, Rojava devrim savunmasına tereddütsüz katılım, birleşik mücadele araçlarının ortaya çıkartılması ve işletilmesinde devrimci siper yoldaşlığına sarılma, kadınların erkek egemen sisteme karşı mücadelesinin merkez kuvvetlerinden olma, kadın devrimi programını kuşanma, döneme uygun örgütsel-yapısal değişimleri uygulama, teoride dogmatizme savaş açma, yeniyi, gelişeni görme kararlılığı vb. 30 yıllık tarihin belli başlı konuları olarak öne çıkanlar.
Şüphesiz ki 30 yıllık devrimci tarihin yaratılmasında ölümsüz yoldaşlar, öncü tarzları, devrimci kararlılık; partiye, devrim ve sosyalizm mücadelesine bağlılıklarıyla temel role sahipler. Parti kuruluş ilanını yaparken faşist rejimin kolluk kuvvetleri tarafından katledilen Erdal Balcı’dan, Rojava devrim savunmasında yitirdiğimiz son şehidimiz Zafer Aydın’a kadar, onlarca ölümsüz yoldaşımız bu onurlu tarihin yapıcıları oldular. Faşizmin işkence sehpalarında, hapishanelerde, sokak direnişlerinde, dağ başlarında, saldırı ve savunma anlarında, amansız hastalık nedeniyle yitirdiğimiz ölümsüzlerimiz, bu partinin temel ideolojik mayası oldular.
30 yıl önce aynı zamanda dünya burjuvazisinin sosyalizme dönük saldırılarını en üst düzeye çıkarttığı bir dönemde, sosyalizm düşünü gerçek kılma ereğine bağlılığın bir başka tezahürü olarak yola koyulanlar, bugün dünyanın çok geniş bir coğrafyasında örgütlü güçleriyle kızıl bayrağı dalgalandıranlar olarak yollarına devam ediyorlar. Avrupa ülkelerinde geliştirilmeye çalışılan ırkçı-faşist harekete karşı mücadelede olduğu kadar, emperyalist savaşlara karşı doğru emekçi tutumun geliştirilmesine, burjuvazinin işçi sınıfının demokratik ve ekonomik haklarına karşı doludizgin saldırganlığına karşı; çok geniş konular etrafında devrimci, sosyalist duruşun bayraktarlığını yapma devrimci çabası içindeler.
Bu nedenle bu 30 yıllık tarihte ne kadar gururlansak azdır. Bu 30 yılın gurur ve coşkusunu yaşamak, 30. Yıl vesilesiyle düzenlenecek etkinliklere binlerce yerli ve göçmeni katma uğraşı içinde olmak, komünistlerin 30 yıllık deneyimini bıkmadan, usanmadan yeni güçlere anlatmak, aktarmak önümüzdeki dönemin bizi bekleyen görevleri arasındadır.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 2 Ağustos 2024 tarihli Perspektif köşesi