Joe Biden’ın geçtiğimiz hafta sonu Amerika Birleşik Devletleri başkanlık yarışından çekilmek zorunda kalmasının ardından Demokrat Parti teşkilatı başkan yardımcısı Kamala Harris’in arkasında pozisyon alıyor.
Harris kendisini Donald Trump’a karşı ilerici bir seçenek olarak sunuyor. Ancak Biden’ın tekellere dönük politikalarını destekledi, Filistin halkına karşı İsrail soykırımını savundu ve bir bir göçmen karşıtı yasaları yürürlüğe koydu. O da şu veya bu biçimde Trump’ın dönüşüne zemin hazırlayan tüm başarısız politikaları savunuyor.
Anketlerin kaybedeceğini göstermesinin ardından başkanlık adaylığından çekildiğini açıklayan Biden sosyal medyada,”Kamala’nın bu yıl partimizin adayı olması için tam desteğimi ve onayımı sunmak istiyorum” paylaşımında bulundu. Hemen ardından Demokrat Parti kurumları ve insanlarından da destek mesajları gelmeye başladı. Bunlar arasında eski başkan Bill Clinton, başarısız başkan adayı Hillary Clinton ve Senatör Elizabeth Warren gibi isimler yer alıyor.
Kongre Hispanik Grubu ve Kongre İlerici Grubu liderleri de dahil olmak üzere büyük oyuncular da desteklerini belirtti. Demokratların en zengin bağışçılarından bazıları da Harris’in arkasına geçti ve sonraki 12 saat içinde Harris’e 30 milyon sterlinden fazla bağışta bulundu.
Harris kendisini kürtaj haklarının savunucusu olarak göstererek destek toplamaya çalışacaktır. Oysa 2022’de anayasal kürtaj hakkını tanıyan Roe v Wade kararının bozulması Biden ve Harris’in gözetimi ve desteği altında gerçekleşmişti.Biden-Harris yönetimi, 2020 seçim kampanyasında söz verdikleri gibi, Roe v Wade’i koruyan ülke çapında bir yasayı geçirmekte başarısız oldu.
Başkan yardımcısı olarak Harris, ABD-Meksika sınırından gelen göçmenlere saldırarak “Gelmeyin. Gelmeyin” dedi. Sınır polisini güçlendirmek gibi bir dizi göçmen karşıtı yasayı yürürlüğe koydu.
İsrail’in “kendini savunma hakkını” tereddütsüz bir şekilde savunarak İsrail’in soykırımının suç ortağı oldu. Daha önce Harris, İsrail’in kuruluşunu ABD yurttaşlık hakları hareketinde yürüyenlerle “aynı adalet taahhüdüne” benzetecek kadar ileri gitmişti.
Yine Harris ABD egemen sınıflarının Rusya ve Çin’e dönük saldırgan politikalarının, Ukrayna savaşının körüklenmesi vb. politikalarını aktif bir biçimde destekledi.
Harris, Kaliforniya Başsavcısı olarak görev yaptığı dönemden beri kendisini “ilerici bir savcı” olarak tanıtıyor. Ancak görevdeyken ceza adaleti reformlarına karşı çıktı ve suistimal yolla elde edilen haksız mahkumiyet kararlarının onanması için canla başla ter döktü. Haksız yere hüküm giyenlere tazminat ödenmesini engelledi ve şiddet içermeyen suçluların ucuz işgücü kaynağı olarak hapiste tutulmasını savundu. Ve trans+ mahkumların cinsiyet değiştirme ameliyatını reddetti.
Biden’ın başkanlığı sıradan insanların hayatlarını iyileştirmek şöyle dursun, daha da kötüleşmesini getirdi. İçerde ve dışarda militarizmin gelişimine, saldırgan yasa ve politikaların oluşumunu önceledi.
Harris de sadece Biden politikalarının bir devamı olarak gündemde olacak. Toplumsal hareketleri sokaklardan uzaklaştırıp kendi seçim kampanyasını desteklemeye yönlendirmek için elinden geleni yapacaktır.
Bu hareketler, ister kürtaj hakları ister Filistin konusunda vb. olsun, değişimi elde etmek için tabandan örgütlenme ve eylemde olmaya devam etmeli, Haris ve Demokrat Parti’den bir beklenti içerisine girmemelidir. İşçi sınıfı ve emekçiler ancak değişik renkteki burjuva partilerden bağımsız olarak kendi öz örgütlülüklerini geliştirerek gerçek değişimi elde edebilirler.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 2 Ağustos 2024 tarihli Avrupa Gündemi köşesi