İngiltere’de faşist hareket kanlı yüzünü bir kez daha göstermeye başladı. Geçtiğimiz günlerde Southport kentinde bir göçmenin bıçaklı saldırısı sonrası 3 çocuğun yaşamını yitirdiği olayı bahane eden faşistler, ülkenin yaklaşık 30 kentinde sokağa çıkarak önlerine çıkan göçmenlere karşı linç girişiminde bulundular. Göçmenlerin yoğun yaşadığı mahalleler, işyerleri ve camilerin hedef seçildiği bu saldırılarda, yüzlerce göçmen yaralandı.
Öteden beri gelişim eğrisi taşıyan ırkçı-faşist hareket, özellikle son yapılan genel seçimlerden sonra İslam ve göçmen karşıtlığı üzerinden sokaklarda terör estirmeye başladı. Bir göçmenin dahil olduğu üzücü kriminal olayı, özellikle sosyal medya üzerinden yapılan dezenformasyonla sömürmeye çalışan faşist hareket, İngiltere toplumunda ırkçı-faşist duyguların gelişimi yönünde kullanmaya çalışıyor.
Her ne kadar gösterilerin başını çeken, bir dönem İngiliz Savunma Birliği adı altında ortaya çıkan ve daha sonra antifaşistlerin güçlü mücadeleleri sonucu deşifre edilerek geri püskürtülen Tommy Robinson olsa da, egemen sınıf siyasetindeki kurumsallaşmış ırkçılık göçmenlere dönük bu linç saldırılarını her dönem canlı tutmakta. Son yapılan seçimlerde %15 civarında oy alan ve yer yer ırkçı faşistlerin sokak hareketleriyle ilişkisi gündeme gelen Reform UK partisi ve lideri Nigel Farage, Avrupa’da gelişen yeni tipte faşizmin İngiltere kolu olarak öne çıkmakta. Özellikle İngiltere’nin AB’den ayrılma döneminde AB karşıtlığı söylem ve politikalarıyla öne çıkan Farage, Muhafazakar veya İşçi Partisi adlarındaki sağ ve sol ana akım burjuva partilerin geniş işçi ve emekçi yaşamlarını geriye doğru çeken, göçmen karşıtı politikalarının bir sonucu olarak güçlenmeye devam ediyor.
İslam ve göçmen karşıtlığı zemininde toplumsal destek toplamaya çalışan faşist hareket, son eylemlerde görüldüğü üzere İsrail’in Filistin halkına karşı işlediği katliamlara karşı İngiltere toplumunda var olan tepkiyi de hedef tahtasına koyarak, Siyonist İsrail destekçiliğini daha da görünür kılmaya çalışıyor. Avrupa’da Filistin halkıyla dayanışma eylemlerinin en sistemli ve kitleseline tanık olduğumuz İngiltere’de faşist hareket, İslam, göçmen ve Filistin karşıtlığını iç içe geçirerek gerçekte günceldeki emperyalist politikalara toplumsal kabul edilirlik kazandırmaya çalışıyor aynı zamanda.
İstihbarat örgütleriyle ilişkileri de değişik biçimlerde ortaya çıkmış olan Tommy Robinson gibi faşist kişiliklerin, egemen sınıf politikalarının uygulanmasında önümüzdeki dönemde çok daha fazlasıyla koçbaşı olarak kullanılacaklarının emareleri gün geçtikçe artıyor.
Son seçimde iktidardaki Muhafazakar parti erirken, burjuva sol İşçi Partisi birinci parti olarak çıktı. İşçi ve emekçi haklarına dönük saldırganlıkta, savaş ve İsrail destekçiliğinde Muhafazakar partiden hiçbir farkı olmayan İşçi partisinin geniş kitlelerin beklentilerini karşılamaktan uzak oluşu, faşist hareketin ve egemen sınıfların politik ortamı daha da fazla sömürmesinin koşullarını yaratıyor. Dolayısıyla İşçi partisi faşist hareketin gelişimini engellemesi şöyle dursun, uyguladığı emekçi düşmanı politikalarla bizzat gelişimine ön ayak oluyor.
Faşistlerin çıktığı 30 kentte aynı zamanda antifaşistlerin de sokağa çıkarak karşıt gösterileri örgütlemiş olması, kimi mahallelerde Özsavunma uygulama cesaretini göstermesi, İngiltere’de güçlü bir antifaşist hareketi yaratma olasılığının varlığına işaret ediyor. Ancak bu hareketin mevcut İşçi partisi iktidarından ham beklentiye düşmeden, tabandan örgütlüğünü güçlendirme, kitleselleşme ihtiyacı da yakıcılığını koruyor.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 9 Ağustos 2024 tarihli Avrupa Gündemi köşesi