Kuraklık ve ürün kıtlığı iklim değişikliğinin korkunç bir yansıması olarak Afrika’nın güneyinde 70 milyon insanı etkiliyor. İnsanların şimdiden açlıktan öldüğü kıtaya acil yardım yapılmazsa –ki böylesi bir yardım ancak ve ancak kısa vadeli bir rahatlama anlamına gelir- kitlesel ölümler kaçınılmaz olacak.
Doğu Pasifik Okyanusu’nun ısınan yüzey sularının neden olduğu yağış düzenindeki bozulma olan El Nino iklim süreciyle bağlantılı bu yılın başında başlayan kuraklık, mahsul üretimini tamamen yok etti. Zimbabve, Malavi ve Zambiya Güney Afrika’da yetersiz beslenmeden en çok etkilenen ülkeler arasında yer alırken, genel olarak bölge nüfusunun neredeyse beşte biri bu durumdan etkilenmekte.
Ancak durumun iklim değişikliği ve kapitalist eşitsizlik nedeniyle daha da kötüleştiği aşikar. Kaliforniya Üniversitesi İklim Tehlikeleri Merkezi’ndeki (CHC) araştırmacılar, 2024 Şubat ayının 40 yıllık veri kayıtlarındaki en kurak şubat ayı olduğunu tespit etti. Kayıt altına alınan bölgeler Zambiya, Zimbabve, Angola’nın güney doğusu ve Botsvana’nın kuzeyini kapsıyor. Yardım kuruluşlarıyla bağlantılı Kıtlık Erken Uyarı Sistemi Ağı’ndan Lark Walters, “Çoğu insanın gıda ihtiyaçlarını karşılamak için pazarlara bağımlı olduğu bir dönemde gıda fiyatları son derece yüksek. Birçok hane bu yılki hasattan elde ettikleri gıda stoklarını çoktan tüketmiş durumda” dedi.
Emperyalizm, sömürgecilik ve köle ticareti 19. yüzyılda Afrika’yı talan etti. Afrika’nın sömürgeleştirilmesinde rol oynayan başlıca güçler İngiltere, Fransa, Almanya, Portekiz, İspanya, Belçika ve İtalya oldu. Avrupa sömürgeci egemenliğinin Afrika toplumları üzerinde önemli etkileri olurken, toplumun bastırılması yerel geleneksel uygulamaları bozmuş ve Afrika’nın sosyoekonomik sistemlerinin geri dönüşü olmayan bir şekilde dönüşmesine neden olmuştur.
Bugün kıtlığın başgösterdiği Güney Afrika’da İngilizler Zimbabve, Zambiya ve Malavi’yi, Portekizliler ise Angola’yı sömürgeci kârları için yıkıma uğrattı. Dünya kapitalist sistemi bağımsızlıktan sonra da bölgeyi kıskaçta tutmaya devam etti.
Batı ve çokuluslu şirketlerin başını çektiği kapitalist fosil yakıt ekonomisi de, zararlı emisyonların sadece küçük bir kısmını üreten Afrika ülkelerinde iklim değişikliğini körükleyen temel faktör. Bugün bölgede Batı emperyalizminin müdahalesiyle körüklenen savaşlar da, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin (DRC) doğusunda ve Mozambik’teki Cabo Delgado’da açlığa neden oluyor. Yine yardım kuruluşları Afrika’nın daha kuzeyinde, farklı emperyalist kliklerin kışkırtmasıyla patlak veren iç savaştan dolayı Sudan’ın kuşatma altındaki El Faşer kentindeki 600 bin kişinin yaşadığı göçmen kampında kıtlık ilan etti.
Tüm bunlara rağmen Afrika sadece açlık ve umutsuzluğun kıtası değil. Kenya, Nijerya, Uganda ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki son isyan dalgaları, insanların emperyalizme, uluslararası finans kuruluşlarına ve kendi egemen sınıflarına karşı tepkilerine ve mücadelelerine sahne oluyor. Söz konusu isyanlar Afrika’da umuda ve iklim değişikliğine karşı mücadelenin kilit bir bileşenine işaret etmekte.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 30 Ağustos 2024 tarihli Avrupa Gündemi köşesi