MLKP’nin 30. savaşım yılını selamlayan MLKP Kadın Önderliği, ” MLKP saflarında birleşmeye, Komünist Kadın Örgütü, FESK ve KGÖ’ye katılmaya erkek egemen faşist şeflik rejimine, inkarcı sömürgeciliğe, erkek egemen kapitalist düzene karşı örgütlenmeye ve mücadeleyi yükseltmeye” çağırdı.
Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP ) Kadın Önderliği, MLKP’nin 30. savaşım yılını kutladı. Kendini, işçi sınıfının ve başta kadınlar olmak üzere, ezilenlerin kurtuluşuna, sınıfsız, sınırsız ve cinsiyetsiz bir dünya kurma mücadelesine adayan MLKP’nin selamlandığı açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
‘KADIN KİTLELERİNİN ÖRGÜTLENMESİNİ İRADİ BİR KONU OLARAK ELE ALDI’
“MLKP, kuruluşundan itibaren, kadın kitlelerinin erkek egemenliğine ve sömürgeci faşizme karşı politik eyleminin örgütlenmesini ve yükseltilmesini, parti saflarında kadın komünistlerin iradesinin ve birikiminin geliştirilmesini, partinin kadro gücünün kadın komünistlerin nicel ve nitel ağırlığını artıracak biçimde ilerletilmesini güncel, yakıcı bir görev olarak kavradı ve ilişkilendi. Devrimci kendiliğindencilikle bu konuda da güçlü bir mücadele yürüttü. Kadın kitlelerinin devrim saflarında örgütlenmesini de, kadın komünistlerin öncü ve önder kadrolar olarak geliştirilmesini de kaba eşitlikçi, genel ve kendiliğinden ölçülerle değil, cins görüş açısından, kasıtlı ve iradi olarak örgütlenmesi gereken bir konu olarak ele aldı.
‘SÖMÜRGECİ FAŞİST DEVLETİN ERKEK EGEMEN NİTELİĞİNİ TEŞHİR ETTİ’
“MLKP, kadın özgürlük mücadelesini ‘demokratik kadın hareketini yedeklemek’ düzleminde ele aldığı ilk döneminde de, bu görüş açısını en etkin biçimde uygulamaya, söz ve eylemi arasında güçlü bir bağ kurmaya yöneldiği için, mücadelenin, fiili meşru alanlardan politik askeri biçimlerine dek her cephesinde sayısız kadın kadro yetiştirdi ve komünist kadın hareketinin, MLKP’de örgütlü komünist kadınların kendi özgün yolunu bulması için tüm olanaklarını seferber etti. Kadınlar arasında parti çalışmasını özgün araçlarla, örgütlerle geliştirmeye çalıştı. Emekçi, işçi, öğrenci kadınların talep ve özlemleri temelinde politik kampanyalar gerçekleştirdi. Sömürgeci faşist devletin erkek egemen niteliğini teşhir etti.
“MLKP’nin gelişim ve yenilenme gücünün en berrak biçimde açığa çıktığı alanlardan biri, cinsel çelişki ve kadın özgürlük mücadelesi oldu. MLKP ve MLKP’de örgütlü komünist kadınlar, bir aşamadan sonra da Komünist Kadın Örgütü, kendi deneyimlerinden, dünyada, Türkiye’de ve Bakûr Kürdistan’da devrimci hareketin deneyimlerinden, feminist hareketten, Kürt ulusal demokratik kadın hareketinden ve işçi, emekçi, ezilen kadın kitlelerinden öğrenmekte, görüş açısını ve pratiğini bunlar ışığında ilerletmekte ferah ve atak oldu.
‘MÜCADELENİN KAPSAMINI HETEROSEKSİZME KARŞI MÜCADELEYİ KAPSAYACAK ŞEKİLDE GENİŞLETTİ’
“Programatik görüşleri ve stratejisi açısından, erkek egemenliğinin tasfiyesi sorununu kavramda ve içerikte ‘kadın sorununa’ indirgeyen, sınıflı toplum kadar eski ve köklü bir sömürü çarkının tasfiyesi gibi değil, feodalizmden devralınan ve burjuvazinin çözme başarısı gösteremediği, bu nedenle, son tahlilde çözümü proletaryanın önderliğindeki bir devrime kalmış bir demokrasi sorunu olarak algılayan görüş açısından sistematik biçimde uzaklaştı. Cinsel baskı ve sömürünün ancak özel mülkiyetin tasfiyesiyle gerçekleşebileceği, bu nedenle kadın özgürlüğünün yolunun ancak sosyalizmle açılabileceği gerçeğini, kadın özgürlüğü için savaşım görevlerine sırtını dönme ve bu görevleri sosyalizme erteleme biçiminde yozlaştıran anlayışlarla kuruluşundan itibaren kesintisizce mücadele etti. MLKP’de örgütlü komünist kadınlar, sosyalizmin kadın kurtuluşunun yolunu gerçekten açabilmesi için, bugünden gerçekleştirilmesi gereken görevleri saptamada ve bunların başarısına adanmada kararlılıkla kendilerini ortaya koydular. MLKP, komünist kadınlar öncülüğünde, toplumsal devrimin asli bir bileşeni, sosyalizmin kuruluşunun temel bir ekseni ve özel mülkiyetin tasfiyesinde kararlılığın güvencesi olarak gördüğü kadın devriminin, teorik, programatik, ideolojik, örgütsel ve politik sorunları üzerinde çalıştı. Cinsel baskı ve sömürünün ve cins kurtuluş mücadelesinin kapsamını, tarihsel olarak erkek egemenliğinin üzerinde yükselip şekillenmiş olan heteroseksizme karşı mücadeleyi kapsayacak şekilde genişletti.
“MLKP, anlayışta pozitif ayrımcılıktan bunun tüzükte hukuksal güvence altına alınmasına, pozitif ayrımcılığa dayalı hukuktan kotaya, kotadan eşit temsiliyet, eştemsiliyet ve eş örgütlenme sistemine, örgütsel sistemini kadın cinsi lehine düzenlemenin yol ve yöntemlerini geliştirmekte sürekli ilerleme ve yenilenme sağladı.
‘ÖRGÜTSEL BİRLİĞİNİ GELİŞTİRECEK BİÇİMDE İLERLETTİ’
“Kadın kurullarından merkezi kadın komisyonuna, komisyondan merkezi kadın komitesine ve kadın komiteleri sistemine, buradan özerk, eş düzeyli Komünist Kadın Örgütü’ne doğru, örgütsel sistemini, kadın komünistlerin karar gücünü sürekli yükseltecek biçimde yeniledi. Kadın komünistlerin partide tek tek bireyler olarak konumlandığı, kadınlar arası ilişkilerin, kadın bireyler arası cins dayanışması düzleminde ve kendiliğinden geliştiği, erkeklerle ve erkek egemenliğinin değişik tezahürleriyle ilişkilerini bu temelde kurduğu devrimci hareketin geleneksel ilişki biçimlerinden kopuş arayışını, henüz 2. Kongresini takip eden yıllardan başlayarak değişik zamanlarda örgütlediği kadınlar arası iç tartışmalardan itibaren, kadın dayanışmasını, giderek kadın yoldaşlığını ve örgütsel birliğini geliştirecek biçimde ilerletti.
‘KADIN İRADESİNİN GELİŞİMİNİ SAĞLADI’
“2015’ten başlayarak üç Komünist Kadın Konferansı örgütlendi. Konferans kararları, parti kongresi kararlarına, KKÖ’nün kuruluşu başta olmak üzere, çok önemli program ve tüzük değişiklikleri dahil, yön verdi. Bu, komünist kadınların partiye önderlik gücünün olduğu kadar, partinin kadın eylemine ve iradeleşmesine verdiği tereddütsüz yanıtın da ifadesi oldu. Kadın yoldaşlığının, kadın kolektivizminin ve kadın iradesinin gelişimini sağladı ve erkek egemen sömürgeci faşist rejime ve erkek egemen kapitalist düzene karşı mücadelenin kadın özgürlük savaşımının sorun ve ihtiyaçlarıyla sıkıca bağlı biçimde yönetilmesinin zemini oldu.
‘KADIN BİRİKİMLERİNİ GÜÇLÜ BİÇİMDE SAHİPLENDİ’
“MLKP, teorik ve ideolojik görüş açısında, örgütsel yapısında ve politik mücadele tarzında sürekli yenilenirken, burjuva ideolojik basınca, liberalizme, kadınla pasifizmi özdeşleştiren reformist görüşlere, kadın özgürlük mücadelesini tecrit bir sorun olarak ele alan feminist yaklaşımlara, örgütsüzleştirici ve politik savaşımdan uzaklaştırıcı postmodern anlayışların baskısına kapılmadı, özgüven ve cesaretle kendi devrimci yolunu açmaya yöneldi. Komünist kadın hareketinin Kollontay, Zetkin ve Lüksemburg’da sembolleşen kazanımlarını, deneyimlerini, birikimini güçlü biçimde sahiplendi.
‘EZİLENLERİN SEFERBERLİĞİNİ GELİŞTİRMEYE ÇALIŞTILAR’
MLKP’nin kuruluşundan itibaren giderek artan biçimde komünist kadınlar, devrimci mücadelenin, politik savaşımın bütün cephelerinde örgütçü, propagandacı, ajitatör, komutan ve siyasi savaşçılar olarak sayısız görev üstlendiler. Partinin politik savaşımda gelişiminin emekçileri ve yapıcıları olarak belirleyici roller oynadılar. Hem bütün toplumsal sorunlarda kadınların özgün eylemini ve sesini yükseltmeye, hem de kadın özgürlük mücadelesinin bütün sorunlarında kadınlardan başlayarak bütün ezilenlerin seferberliğini geliştirmeye çalıştılar.
‘KADIN PARTİSİ GİBİ ÇALIŞMA ŞİARIYLA BÜTÜN GÜÇLERİNİ SEFERBER ETTİ’
“Kürdistan’da sömürgeci işgale karşı durmaktan, gözaltında kayıplara karşı mücadeleye, F tipi tecrit saldırısına karşı sokakta fiili meşru direniş, zindanlarda ölüm oruçları biçiminde gelişmiş olan savaşımdan, Irak ve Afganistan’da emperyalist işgal karşıtı eylemlere, zam zulüm ve yoksulluğa karşı mücadeleden işçi grev ve direnişlerine dek işçi sınıfı ve ezilenlerin bütün politik mücadelelerinde, kadınların özgün biçimlerde müdahalesini yükseltmeye ve geliştirmeye, kadın hareketinin bütününü de bu yönde seferber etmeye giriştiler. Aynı şekilde, emekçi kadınlardan başlayarak kadın kitlelerinin özlem ve talepleri doğrultusunda bağımsız eylemini geliştirme mücadelesi içinde oldular. 8 Martların sömürgeci faşist rejimin değişik saldırılarına rağmen sokaklarda kutlanması için fiili meşru direnişlere öncülük etmekten, Türkiye ve Bakûr’da cinsel suçlara karşı ilk siyasal ifşa kampanyası olarak devletin erkek egemen niteliğinin teşhirine yönelen gözaltında cinsel taciz ve tecavüze karşı kampanya ve kurultaya, emekçi semtlerde ev yıkımları, yoksulluk gibi sorunların kadın kitleleri üzerindeki özel sonuçlarını konu alan politik mücadelelerden kadına yönelik erkek şiddetinin gündemleştirilmesine değin kadınların önemli politik çıkışlarına öncülük ettiler. Kadın hareketinin değişik birleşik örgütlenmelerinin, eylem ve güç birliklerinin kurulması için seferber oldular. Bu mücadelelerde ihtiyaç olduğunda parti, ‘bir kadın partisi gibi çalışma’ şiarıyla bütün güçlerini ve olanaklarını cinsel çelişki etrafındaki güncel politik bir çarpışmaya seferber etme yeteneği gösterdi.
‘KADIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ DEVRİME HAVALE EDEN GÖRÜŞ AÇISINDAN UZAKLAŞMASINDA ETKİLİ OLDU’
“MLKP, şovenizm ve sosyal şovenizm gibi erkek egemenliğinin de işçi sınıfı saflarında bölücü, gericileştirici ve sermaye düzenine yedekleyici gücünün bilincinde olarak, kendi saflarında, devrimci hareket içerisinde ve savaşım yürüttüğü bütün alanlarda sistematik biçimde erkek egemenliğinin açık ve örtülü tüm biçimleriyle mücadele etti. Çeşitli emekçi sol yapıların kadın özgürlüğünü devrime havale eden görüş açısından uzaklaşmasına etkide bulundu. Devrimci hareketin kadın özgürlük mücadelesiyle ilişkisini güçlendirmesinde öncü bir rol oynadı.
‘KADIN ÖNDERLERİN, KOMUTANLARIN ORTAYA ÇIKIŞINI KOŞULLADI’
“Bu mücadeleler, MLKP’nin kadın özgürlük savaşımında önemli bir teorik, ideolojik, politik birikim elde etmesini sağladığı gibi, kadın özgürlük mücadelesinin bütününe ait kazanımlar olarak komünist kadın önderlerin, komutanların ortaya çıkışını koşulladı. Rojava devriminin kadın özgürlükçü kazanımlarının sahiplenilmesinde komünist kadınların pratiği, partinin kadın cephesinde söz ve eylem birliğinin en berrak örneklerinden biri olarak, bu devrim içerisinde sayısız kadın komutanın, savaşçının kadın devrimini bedeller ödeyerek savunmasında somutlaştı. Gezi-Haziran isyanı, 6-8 Ekim Kobanê serhildanı örneklerinde olduğu gibi komünist kadınlar siyasal önderler, ayaklanma önderleri, kitle önderleri olarak öne çıktı.
‘PARTİMİZ 30. SAVAŞIM YILINDA ERKEK EGEMENLİĞİNE KARŞI MÜCADELESİNİ SÜRDÜRÜYOR’
“MLKP ve MLKP’de örgütlü komünist kadınlar, gözaltılar, tutsaklıklar ve çok sayıda komünist kadının bu mücadelede ölümsüzleşmesi pahasına, fedakar, adanmış ve kararlı bir mücadele yürüttü. MLKP’nin ilk kadın ölümsüzü, KGÖ önderlerinden Şengül Boran, partinin ideolojik önderlerinden Kutsiye Bozoklar, KKÖ kuruluş konferansı delegesi, FESK komutanı Yeliz Erbay, KKÖ’nün kuruluşunun ilan edildiği gün Rojava Devrimi savunmasında ölümsüzleşen Ivana Hoffman başta olmak üzere, ölümsüz kadın yoldaşlar, komünist kadınların güç, özgüven, kararlılık ve cesaret kaynağı oldu. Her dönemecinde kadın özgürlük mücadelesinde büyük bir kararlılıkla kendisini ortaya koyan ve kendi devrimci yolunu açan partimiz MLKP, 30. savaşım yılında, erkek egemenliğine karşı mücadelede kadınların büyük bir kazanımı ve mevzisi olarak mücadelesini sürdürüyor.
‘ERKEK EGEMEN KAPİTALİST DÜZENE KARŞI ÖRGÜTLENMEYE ÇAĞIRIYORUZ’
“Faşist şeflik rejiminin, devrimci hareketin ve Kürt ulusal demokratik hareketinin ideolojik siyasi tasfiyesinden başlayarak, işçi sınıfı ve ezilenlerin mücadelesini ezmeye ve yok etmeye çalıştığı, bunun hem bir aracı, hem bir sonucu olarak erkek egemenliğinin krizine, politik islamcı faşist restorasyonla çözüm üretmek üzere kadın hareketinin bütün kazanımlarını kapsamlı biçimde tasfiye etmeye, kadın özgürlük mücadelesini sınırlamaya ve dizginlemeye, ‘makbul kadın’ modeli etrafında erkek cinsin sınırsız saltanatını örgütlemeye yöneldiği koşullarda MLKP ve KKÖ, kadın özgürlüğü için mücadelede kendini sınırsızca ortaya koyma kararlılığını bir kez daha ilan ediyor. Kürt, Türk uluslarından, Arap, Çerkes, Boşnak, Ermeni, Rum, Laz, Roman, Pomak, Keldani, Süryani ulusal topluluklarından, Alevi, Ezidi inançlarından, Müslüman, Hristiyan, Yahudi dinlerinden tüm işçi, işsiz, emekçi, ev emekçisi öğrenci, aydın, sanatçı kadınları, MLKP saflarında birleşmeye, Komünist Kadın Örgütü, FESK ve KGÖ’ye katılmaya erkek egemen faşist şeflik rejimine, inkarcı sömürgeciliğe, erkek egemen kapitalist düzene karşı örgütlenmeye ve mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz. 30. yılında şan olsun MLKP’ye! Şan olsun KKÖ’ye! Yaşasın kadın devrimi! Yaşasın sosyalizm!”