Kobanê Davası, faşist Türk devletinin tüm toplumsal muhalefete ve demokratik siyasette halkların birlikte, eşit koşullarda ve özgürce yaşamını savunan HDP’ye yönelik kapsamlı bir saldırıdır. Tarihsel mücadelesi içerisinde HDP, Türkiye ve Kuzey Kurdistan’daki bütün kimliklerin temsil edildiği bir parti olarak, 7 Haziran 2015 seçimlerinde sağladığı başarı ile AKP’nin tek parti iktidarını sonlandırdı. Bunu hazmedemeyen faşist şef Erdoğan, sömürgeciliğe, adaletsizliğe karşı eşit ve özgür bir yaşamı savunan HDP’ye yönelik kesintisiz, kapsamlı saldırıları öngören çöktürme planını devreye soktu. Binlerce HDP’li tutuklandı, HDP binaları kundaklandı, kurşunlandı. Onlarca HDP’li katledildi.
Kobanê Davası uzun bir yargılama süreci ile 16 Mayıs 2024 tarihinde sonuçlandırıldı. Bu siyasi öç alma davasında uluslararası hukuk ve norm kuralları işletilmediği gibi yargılama süreci de göstermelik olmuştur. Eşitlik, adalet ve özgürlük isteyen tüm kesimleri cezalandırmayı amaç edinen bu davada 4 Kasım 2016’dan bu yana tutuklu olan, aralarında HDP eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da bulunduğu yönetici ve üyelerine toplam 407 yıl hapis cezası verilmiştir.
Hukuksal hiçbir zemini olmayan Kobanê Davası, Gezi Davası gibi siyasi davalar, ezilen ve özgürlük isteyen tüm kesimlerin değişim umuduna ve mücadele isteğine yönelik bir saldırganlığı kapsamaktadır. Temel amaçlanan ise davalara konu olan kitle mücadelesinin cezalandırılması, önünün yüksek cezalarla kesilmesidir. Halkların mücadele dayanışmasının takatsiz kılınması, faşist şefliğin çöktürme planlarıyla amaçladığı düzen için, önünün zulüm politikalarıyla temizlenmesidir.
Kobanê Davası, Türkiye’de yargının bağımsız olmadığını, faşist şefliğin uzantısı haline geldiğini açıkça göstermiştir. HDP’ye yönelik fiili yasaklama adımları ve demokratik muhalefete yönelik sürekli gözaltı ve tutuklamalar, toplantı ve gösterilerin yasaklanması, saldırıya uğraması, tutsaklara yönelik tecrit, tedavi haklarının engellenmesi, düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik baskılar, sansür vb. saldırılar, Yüksekdağ, Demirtaş ve Kavala örneklerinde olduğu gibi AİHM kararlarının uygulanmaması, Türkiye’de demokratik hak ve özgürlüklerin ne kadar büyük bir saldırı altında olduğunu göstermektedir.
Kuşkusuz bu antidemokratik faşist uygulama ve saldırganlığa karşı söyleyeceğimiz ve yapacağımız çok şey var. Figen Yüksekdağ’ın dava sonucuna dair söylediği “Kobanê Davasında verilen karar haklı demokratik mücadelemizde, politik özgürlük hareketimizde bir sonuç değil, yeni bir başlangıçtır.” sözlerini bir görev olarak üstlenip, politik özgürlük mücadelesini bu minvalde ilerletmek başta biz sosyalistler olmak üzere tüm mücadele eden kesimlerle buluşturmalıyız.
Figen Yüksekdağ’a özgürlük kampanyası
Soyalist Kadınlar Birliği (SKB) Eylül ayı itibariyle Figen Yüksekdağ ve Kobanê Davası tutsaklarının özgürlüğü için bir kampanya başlattı. Figen Yükekdağ ile Enternasyonal Kadın Dayanışma Ağı’nın da kuruluşunu deklere eden bu çalışmada ZORA ve TSP de yer alıyor. Ayrıca yerli ve göçmen kadın örgütlerine de bu çalışmanın kolektif birliğine katılım çağrısı yineleniyor. Kampanya adının HDP (eski) Eş Başkanı ve en fazla ceza alan sosyalist kadın tutsak olan Figen Yüksekdağ ile özdeşleştirilmesi önemli bir ayrıntı taşıyor.
SKB öncülüğünde başlayan kampanya, Figen Yüsekdağ nezdinde Kobanê Davası’nı ve mahkeme kararının ezilen ve mücadele eden tüm kesimler bakımından kabul görmediğimizin ve tanımadığımızın bir göstergesi olduğu kadar, Kobanê Davası nedeniyle ve hapiste tutulan tüm özgürlük tutsaklarını sahiplenmenin bir adımı olacaktır. Bugün hapishanelerde politik tutsaklara dayatılan sürgün sevkler, kuyu tipi hapishaneler ve bir dizi işkence uygulamalarına karşı göçmenler cephesinden dayanışma ve mücadele örmek ve bunu uluslararası alana yaymak görevi önümüzde duruyor.
Kampanya çalışmasını göçmen emekçilere, kadınlara taşımayı, kitle çalışmasının bir konusu olarak da ele almalıyız. Kampanya materyalleri ile ev ev gezmek, stantlar açarak bu konuda bilgilendirme sağlamak ve bir kamuoyu oluşturmak, paneller, ev toplantıları gibi değişik araçlara başvurmak biz sosyalistlerin inisiyatif alanındadır. Bu konuda en önemli adım planlanmış bir çalışmanın tavsatılmadan gerçekleştirilmesi ve sürdürülmesidir.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 27 Eylül 2024 tarihli Perspektif köşesi