Her yıl olduğu gibi bu yıl da Avrupa’nın tüm ülkelerinde milyonlarca kadın, kadına yönelik şiddete karşı sokaklara çıktı. 25 Kasım 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti’nde Trujillo diktatörlüğüne karşı antifaşist direnişte ölümsüzleşen Mirabal Kızkardeşleri anmak ve uluslararası çapta kadına dönük her türlü şiddete karşı mücadele günü olarak ilan edilen 25 Kasım, bu cesur kadınların katledilmesinden on yıllar sonra bile uluslararası kadın hareketinin elinde bir meşale olarak dalgalanmaya devam etti.
Kimi Avrupa ülkelerinde 25 Kasım’a bakacak olursak;
İspanya’da, ülkenin farklı şehirlerinde kadınlar, erkek şiddete karşı sokaklara döküldüler. 2022 yılından bu yana, biri trans-kapsayıcı, diğeri ise trans-dışlayıcı olarak feminist hareket ikiye bölünmüş durumda. “Korku taraf değiştirmeli” sloganıyla Madrid sokaklarında yaklaşık 3 bin kadın yürürken hem erkek şiddetini kınadı hem de İstanbul Sözleşmesi’nin tam olarak uygulanması için gerekli ödeneklerin artırılmasını talep etti.
İtalya’nın başkenti Roma’da yaklaşık 150 bin gösterici sokaklara döküldü ve “Patriyarkayı Silahsızlandırın” yazılı pankartlar taşıdı. Transfeminist organizasyon Non Una di Meno (“Birini Daha Kaybetme”) ve diğer pek çok grup, Kolezyum’dan Vittorio Emanuele Meydanı’na kadar yürüyerek kadınlara yönelik şiddet ve Gazze’deki kadın ve çocukların acılarına son verilmesini talep etti. İranlı öğrenci Ahoo Daryaei’nin rejime karşı çıplak protestosuna destek için çıplak, kapüşonlu ve maskeli olarak gösteri yaptılar.
Fransa’nın başkenti Paris’te yaklaşık 80 bin kadın ve LGBTİ+, 400’den fazla organizasyonun çağrısına uyarak sokağa döküldü. Küçük şehirlerde de binlerce kadın sokaklara çıkarken, tüm ülkede 100 binin üzerinde kadın o gün sokaklardaydı. Kadın kolektiflerin en büyük talebi, “şiddete karşı kapsamlı bir çerçeve yasası” ve kadınlara yönelik şiddetle mücadele için yıllık toplam 2,6 milyar Euro bütçe oluşturulmasıydı. Ayrıca, Gisèle Pélicot’un tecavüze karşı cesaret verici çıkışı, eylemlere damgasını vurdu.
Almanya’da, kadına yönelik şiddete karşı mücadele etmek için farklı şehirlerde binlerce kadın sokağa döküldü. Çoğu gösteride, geçen yıl artan kadın katliamları kınandı ve mücadele çağrısı yapıldı. Berlin’de, binlerce kadının katıldığı gösteri, özellikle Filistin’de devam eden Siyonist soykırımı ve Almanya’nın bu konudaki sorumluluğunu kınayarak, soykırımın her zaman kadınlara yönelik şiddet anlamına geldiğine dikkat çekti. Polisin göstericilere müdahalesi, yine militan karşı koyuşa sahne oldu. Almanya’daki kadın hareketleri arasında son yıllarda artış gösteren devrimci ve burjuva akımlar arası ayrışma bu yıl da sürdü. Leipzig ve Berlin gibi şehirlerde, devrimci gösterilere katılımda kayda değer bir artış gözlenirken, burjuva ittifaklarda ise bir gerileme görülüyor.
İsviçre’nin başkenti Bern’de bir araya gelen binlerce kadın ise İsviçre ve dünya genelinde artan kadına dönük şiddete karşı alanlara çıktı. “Jin Jiyan Azadi” ve “Ni una menos” gibi sloganlar Bern sokaklarını inletti. İsviçre’de, uzun bir aradan sonra 25 Kasım için ilk kez ulusal çapta bir gösteri yapıldı.
Toplamda bu 25 Kasım, Avrupa’da da tüm mücadele dinamiklerinin yanı sıra kadınların yaşadığı sorunların ve mücadele sahnesindeki kadın hareketinin 1960’dan günümüze devam eden karmaşıklığını ve gelişen yanlarını da ortaya koymuştur. Zira 2024 yılı savaşlar, derinleşen ekonomik kriz ve erkek egemen kapitalist-emperyalist sistemde çoğalan belirsizlerin damgasını vurduğu bir yıl oldu. Küresel çapta yaşanan bu durum, 25 Kasım eylemlerinde de kedisini göstermiştir.
2024 25 Kasım’ı tüm dünya ve Avrupa için merkezinde Filistin’in durduğu, direnişi ve Siyonist savaşı destekleyenler biçiminde ayrışma, yeni ittifakların kuruluşunu takip etti. Uluslararası kadın hareketinin büyük bir kısmı, genel sınıf mücadeleciliği ve antiemperyalist hareketle birleşme yönünde adımlar attı.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 29 Kasım 2024 tarihli Perspektif köşesi