2024 Eylül’ünden günümüze, merkezinde 21 Aralık’ta Almanya’nın Wuppertal kentinde yapılacak festivalin durduğu, 30. Yıl kampanyası sürdürülüyor. Neden böyle bir kampanya?
- yıl kampanyasında söz ederken aslında 30 yıllık devrimci ve sosyalist mücadele tarihinin kampanyasından söz ediyoruz. Marksist Leninistler tarih sahnesine çıktıklarında takvimler 10 Eylül 1994’ü gösteriyordu. Marksist Leninistler çok zor koşullarda tarih sahnesine çıkmışlardı. 90’larda revizyonist Sovyetler Birliği’nin dağıldığı, sosyalizme dönük uluslararası çapta saldırıların arttığı, “elveda proletarya” çığlıklarının atıldığı, kapitalizmin zaferini ilan ettiği yıllardı. Türkiye ve Kürdistan’da ise özellikle faşist diktatörlüğün gelişen Kürt özgürlük hareketine karşı saldırılarını yoğunlaştırdığı, kirli savaş yöntemlerini alabildiğine kullandığı, batıda işçi ve emekçi direnişlerinin yok sayıldığı koşullardı.
Bu zor koşullarda, akıntıya karşı yürüyen Marksist Leninistler Birlik Devrimi’yle tarih sahnesine çıktılar ve “zor” denileni başararak, ayrılıklarla biçimlenmiş bir dönemi gerçekleştirdikleri Birlik Devrimi’yle yenilgiye uğrattılar. İşçi sınıfı ve emekçilerin devrim ve sosyalizm düşünü gerçek kılmak, Kürdistan’da gelişen serhıldanlara batıdan devrimci ikinci cepheyi açmak bu birliğin ana yönlendirici kaynağı oldu.
1994’ten günümüze 30 yıl geçti. Bu 30 yıl içerisinde işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilenlerin tüm mücadelelerinin içerisinde oldular Marksist Leninistler. İşçi sınıfının grev direnişlerinde, kadınların erkek egemen kapitalist düzene karşı mücadelelerinde, Kürt halkımızın sömürgeciliğe ve inkarcılağa karşı direnişinde, gençliğin başta eğitim alanı olmak üzere, geleceksizliğe karşı mücadelesinin direk içerisinde yer aldılar.
Erkek egemen sisteme karşı kendi kadın örgütünü zamanla oluşturarak, Kadın Devrim’i perspektifini benimseyen komünistler, kadın özgürlük mücadelesinin temel güçlerinden olmuş, devrimci saflardaki erkek egemen yaklaşımlarla amansız mücadelenin bayraktarlığını yapmaktadırlar. LGBTİ+’lara dönük her türlü saldırı karşısında barikat olma görüş açısıyla hareket etmektedirler.
Bu 30 yıllık tarih aynı zamanda güçlü bir enternayonalizme sahne olmuştur. Emperyalist savaşlara karşı gelişen hareketlerin içerinde olmak, değişik uluslararası platformların parçası olmak, dünya halklarının, işçi sınıfı ve emekçilerin mücadeleleriyle dayanışmak, enternasyonlizmi bir söylem olmaktan çıkartarak pratik içerisinde şekillendirmek Marksist Leninistlerin temel görüş açısını oluşturmuştur.
Bulunduğumuz Avrupa toprakları da bu 30 yıllık tarihin değişik biçimlerde parçası olmuştur. Avrupa’da bulunan Marksist Leninistler hem yaşadıkları ülkelerin işçi sınıfının bir parçası olarak bu ülkelerin mücadelelerin içerisinde yer almış, hem de Türkiye ve Kürdistan’daki mücadeleyle güçlü bir bağ kurarak faşizme karşı direnişi Avrupa kentlerine taşımışlardır.
30 yıllık tarihimiz içerisinde sayısız yoldaşımızı sonsuzluğa uğurladık. Her bir ölümsüzümüz aynı zamanda Marksist Leninistlerin politika yapış tarzını gösterirken, 30 yıllık tarihin temel yapı taşları olmuşlardır. Hapishaneler, ölüm oruçları, işkencehaneler, sokak direnişleri, dağ başları, barikat savaşları gibi daha birçok alan ölümsüzlerimizin kahramanca direnişerine sahne olmuştur. Öncü partiyi, önder partiye dönüştürme kararlılığının, davaya bağlılığın fener alayları olmuşlardır.
İlk günkü kararlılığıyla devam eden işte bu 30 yıllık devrimci tarih yapımını bir kampanya tarzında ele aldık ve en geniş kitlelerle buluşturma gayreti içerisine girdik.
Kampanya kapsamında şu ana kadar yapılanlara ilişkin bilgi verir misiniz?
Kampanyayı iki biçimde yürütüyoruz. Birincisi, şüphesiz ki işçi sınıfı ve ezilenleri ilgilendiren tüm güncel politik gelişmeler dikkat merkezimizde olmaya devam ediyor. Bir yandan bu güncel gelişmelerle güçlü bir bağ kurma bize yön verirken, kampanyamızı bu güncel gelişmelere müdahalenin bir parçası haline getirme çabasında oluyoruz.
Kasım ayı Marksist Leninistler açısından Ölümsüzler Ayı’dır. Tüm Kasım ayı boyunca bir yandan ölümsüz ailelerini ziyaret ettik, mezar başı ve salon anmaları gerçekleştirdik. Ölümsüzlerimiz gençlerimizin elinde sokak sokak bayrak oldu, pankart oldu dalgalandı.
İkincisi sadece kampanya eksenli yaptıklarımız. Kampanyanın startının verildiği 10 Eylül’ü Avrupa’nın 25 kentinde yapılan kutlamalarla başlattık. Sokak gösterilerini değişik alan ve mekanlarda açılan stantlar izledi. 30 yılda 30 bölgede paneller, toplantılar serisinin sonuna doğru ilerliyoruz. Kitlelerin bulunduğu her alan kahvehaneler, pazarlar, alışveriş mekanları, düğünler vs. kampanyamızla buluşuyor.
21 Aralık’ta yapılacak festivale ilişkin çağrınız nedir?
Evet bu kampanyanın finalini gerçekleştireceğimiz festivalle vereceğiz. Festivalde sloganlarımızla, müziğimizle, halay ve danslarımızla bu 30 yıllık tarihi kutlayacağız.
Şüphesiz ki bu 30 yıllık tarihe on binlerce insan değişik düzeylerde emekleriyle katkıda bulundu. Kimisi bildirisini dağıttı, kimisi gazetesini sattı, kimisi eylemlere katıldı, kimisi gecesini gündüz etti, kimisi canlarını verdi. Bu 30 yıllık tarihin onuru ve gururu, herkese aittir.
Emperyalizmin ve bölge gericilerinin işçi sınıfı ve halklarımıza karşı tasfiyeci saldırılarını ayyuka çıkardığı, bölgemizin bir kan gölüne dönüştürüldüğü günümüzde birbirimizden feyz almak, antiemperyalist, antifaşist, antisömürgeci mücadeleyi daha ileriye taşımak için ilerici insanları, devrimci ve demokratları, işçi ve emekçileri festivalimize katılmaya, coşkumuza coşku, enerjimize enerji katmaya çağırıyorum. Gelin bu onuru birlikte yaşayalım.
AVRUPA’DA 30. YIL FESTİVALİ ÇALIŞMALARI HIZLANARAK SÜRÜYOR
21 Aralık’ta Almanya’nın Wuppertal kentinde “Kapitalizm krizde, çözüm sosyalizmde; 30. yılında partiyle zafere” şiarıyla düzenlenecek olan festival çalışmaları Almanya başta olmak üzere Avrupa’nın pek çok ülkesinde hız kazanmış durumda.
Avrupa ülkelerinden katılım sağlanacak olan merkezi festivale çağrı afişlemeleri yaygınca yapılıyor, bildiriler ve çağrı dağıtımı yapılıyor, sokaklarda, çeşitli etkinliklerde, düğünlerde yapılan ajitasyon konuşmalarında festivale çağrı yapılıyor.
HANNOVER’DE 30. YIL PANELİ
- Yılı dolayısıyla Hannover’de panel düzenlendi. Saygı duruşuyla başlayan panele sosyalist gençliğin yanı sıra aralarında Kızıl Yardım da dahil farklı kesimlerden katılım oldu.
70’li ve 80’li yıllarda Türkiye, Kürdistan ve dünyadaki politik gelişmeleri özetleyen panelist, Partinin 30 yıl önce kuruluşunun neden Birlik Devrimi olarak tanımlandığını anlattı. Kürdistan’da Ulusal mücadelenin geliştiği, Türkiye işçi hareketinin canlandığı süreçte, komünistlerin parçalı duruşlarının aşılması, bölünme ve parçalanmaya karşı birliği gerçekleştirmelerinin kolay olmadığını, ama başarıldığını, grupsal düşünmenin aşılarak partisel düşünmeye geçildiğini vurgulayan konuşmacı, Birlik Devrimi’nin ideolojik, örgütsel ve siyasal olarak önemli bir gelişim olduğunu belirtti.
Partinin kendisini sokakta var ettiğini, Gazi Ayaklanmasında yer almasından kayıplar mücadelesine, Gezi’den Rojava’ya, Türkiye-Kürdistan’daki mücadeleden uluslararası mücadeleye birçok mücadelede kendisini ispatladığını, 30 yılda büyük bedeller ödeyerek önemli bir deneyim ve birikim yaratarak bugünlere geldiğini anlattı.
Partinin kuruluşundan programatik gelişimi, Kadın Örgütünün kuruluşu ve Kadın Devrimi fikri ve Birleşik Devrim anlayışı ve çabaları, Enternasyonalizm anlayışı ve pratiği, 30. Yıl etkinlikleri hakkında bilgiler verildikten sonra, soru ve cevaplarla devam eden panel, 30. Yıl festivaline çağrı ile sona erdi.
HAMBURG’DA 30.YIL FESTİVALİ ÇALIŞMASI
Almanya’nın Hamburg kentinde 30.Yıl Festival çalışmaları sürüyor. Hamburg Kürt Özgürlük Hareketinin bir etkinliğinde 30. Yıl Festivaline çağrı bildirileri dağıtıldı, afişleme ve çağrı dağıtımı yapıldı.
CRAİLSHEİM’DA 30.YIL FESTİVALİ ÇALIŞMALARI
Sosyalistler, Almanya’nın Crailsheim kentinde bulunan Alevi derneği gecesine katıldı ve 30. Yıl Festivaline çağrı bildirileri dağıtıldı. Festival aktivistleri, “30. Yıl dostları bizi yalnız bırakmıyor” açıklamasını yaptı.
PARİS’TE ÖLÜMSÜZLER ANMASI GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Fransa’nın başkenti Paris’te Kasım Şehitler Ay’ı kapsamında devrim ve sosyalizm mücadelesinde ölümsüzleşenler anısına bir anma gerçekleştirildi. Etkinlik, Paris’te yaşayan ölümsüzlerin ailelerinin ve yakınlarının katılımı ile gerçekleştirildi.
Etkinlik öncesinde ölümsüzlerin yakınlarına ve gazilere bir kahvaltı verildi. Kahvaltının ardından gerçekleşen anma etkinliğinde Kasım Şehitler Ayı’nın önemine vurgu yapılan konuşmada içinden geçilen süreçte işçi sınıfına, ezilenlere ve ezilen uluslara yönelik büyük bir savaş yürütüldüğü, tasfiyeciliğin ve teslimiyetin dayatıldığı belirtildi. Bu saldırılara karşı ideolojik mücadele yükseltilirken, ölümsüzlerin bıraktığı miras ve anılar üzerinden güç alınabileceğine dikkat çekildi. Geçmiş dönemlerde topyekûn saldırıların büyük bedeller ödenerek püskürtüldüğü ifade edildi.
TSP adına yapılan konuşmada ise Hüseyin Demircioğlu’dan Süleyman Yeter’e, Bayram Namaz’dan Zeki Gürbüz’e kadar birçok yoldaşın Parti’nin gelişiminde, zorlukların aşılmasındaki rollerine değinilerek, politik tutsaklarla dayanışmanın büyütülmesi çağrısı yapıldı.
Katılımcılar üzerinde manevi ve duygusal bir etki yaratan etkinlik sonrasında hep birlikte Kırmızı Gül türküsü söylendi.
KÖLN‘DE ÖLÜMSÜZLERİN VE TUTSAKLARIN YAKINLARIYLA BULUŞMA
Almanya’nın Köln kentinde gerçekleştirilen buluşmada ölümsüzlerin ve tutsakların yakınları, gaziler ve mücadele yoldaşları bir araya geldi. Buluşmada ölümsüzlerin izinden yürüme sözü verildi.
Çok sayıda kişinin katılım gösterdiği buluşmada önce birlikte kahvaltı yapıldı. Ardından ölümsüzleri anma etkinliği gerçekleştirildi. Devrim ve sosyalizm anısına yapılan saygı duruşunun ardından Tutsakların Sesi Platformu (TSP) adına yapılan konuşmada, 30. Yıl kampanyasında yapılan farklı etkinliklerin bir parçası olarak gerçekleştirilen buluşmaya katılan ölümsüzlerin ve tutsakların yakınlarını, gazileri ve tüm katılımcıları selamladı.
30 yıllık tarihin yapımında en büyük emeğin ölümsüzlere ait olduğunu, zindanlarda faşizmin tecrit, işkence, hasta tutsakların tedavilerinin engellenmesi, tahliye engelleri ve iletişim yasakları gibi saldırılara karşı kararlıca direnen, insanlık onurunu, devrimci inancını ve kimliğini koruyan tutsakların, gazilerin, 30. Yılını kutlayan partiyi bugünlere taşıdıklarını belirtti.
Birlik Devrimi’yle kurulan Partinin kuruluşunu duyurma eyleminde Kasım ayında ölümsüzleşen Erdal Balcı’dan önderlik kadrolarından Hüseyin Demircioğlu, Bayram Namaz ve Zeki Gürbüz’ün öncü tutumlarına, gözaltında kayıplar mücadelesinde sembolleşen Hüseyin Toraman’dan Hasan Ocak’a, işkencehanelerde ser verip sır vermeyen Süleyman Yeter’den kuşatıldığı üste son mermisine kadar savaşarak düşmana meydan okuyan Berçemlere, İvana Hoffmannlardan Özgür Namoğlu’na kadar, yüzün üzerinde ölümsüzün, öncelleriyle birlikte yüzlerce ölümsüzün bıraktığı kavga bayrağını taşımanın, onların ideallerini gerçekleştirmek için örgütlü mücadeleyi büyütmek görevine vurgu yapan TSP temsilcisi, tutsakları da daha fazla sahiplenmeye çağırdı.
Ölümsüzleri anmanın, onların ideolojik duruşlarından, siyasi ve pratik kararlılıklarından öğrenmek olduğunu belirterek, ölümsüzlerin yaşamlarını daha fazla incelemeye ve onlardan öğrenmeye çağırdı.
TSP temsilcisinin ardından ölümsüzlerin yakınları söz aldı. Söz alan Hüseyin Toraman’ın annesi, oğlunun katillerine ve faşist devlete olan öfkesinin hiçbir zaman dinmeyeceğini, son nefesine kadar bu mücadeleyi sürdüreceğini belirtti.
Özgür Namoğlu’nun yakını, Özgür’ün karar verdiğinde hiçbir engelin onu durduramadığını ve kararını mutlaka yerine getiren bir komünist olduğunu, bunu Rojava’ya gitmek için karar verişinde de görülebileceğini, ölümsüzlerin her birinin yaşamının bunu gösterdiğini belirterek, bize düşen görev, onların mücadelesini sürdürmektir dedi.
Yücel Hazar’ı anlatan yakını, ölümsüzlerimizin yürüttüğü mücadele sonucu bir arada olmaktan, birlikte olmaktan onur duyduğunu belirtti.
Ivana Hofmmann’ı anlatan bir yoldaşı, Ivana’nın Rojava’ya gittiğinde 3 ay gibi kısa bir sürede dil öğrendiğini, eğitim devrelerini başarıyla tamamladığını, aldığı her görevi disiplinli ve kararlı bir şekilde yerine getirdiğini anlattı.
Bir siper yoldaşı, 90’lı yıllarda hapishanede yollarının Bayram Namaz ile kesiştiğini, o dönemde birlikte hapis yatan bir babanın çocuğu olan Mahir Arpaçay’ın hapishaneye ziyarete getirildiğini ve o dönem yetişkin bir devrimci olan Bayram ile çocuk olan Mahir’in yollarının sonradan birer savaşçı olarak Rojava’da kesiştiğini ve ikisinin de ölümsüzleştiğini belirtti.
Tacim ve Hatice Temel’i anlatan yakını, onların son anlarına kadar mücadeleye bağlılıklarını ve çabalarına vurgu yaptı.
Erkut Direkçi’yi yakından tanımış olan bir yoldaşı, Erkut Direkçi’yi anlatarak, Erkut’ça düşünme ve hareket etmeye çalıştığını belirtti.
Buluşma, okunan şiir ve ardından söylenen ezgilerle 21 Aralık’ta 30. Yıl festivalinde buluşma çağrısı ile son buldu.
ULM’DE DURSUN ÇAKTI YOLDAŞ ANILDI
Almanya’nın Ulm kentinde Kasım Şehitler Ayı vesilesiyle Dursun Çaktı’nın mezarı başında anma yapıldı. Ulm Tutsakların Sesi Platformu (TSP) ve Ulm Partizan’ın birlikte düzenlediği anma etkinliği Dursun Çaktı şahsında ölümsüzler anısına saygı duruşuyla başladı. Etkinlikte yapılan konuşmalarda ölümsüzlere bağlılık sözü verildi.
30 . Yıl Festival komitesi adına yapılan konuşmada da ölümsüzler anıldı, 21 Aralık’ta Wuppertal’da yapılacak olan 30.Yıl Festivaline katılım çağrısı yapıldı.
AGİF’e bağlı AJK’nin onur üyesi Aysel Tolu’nun da mezarı ziyaret edilip karanfil bırakılarak anma sonlandırıldı.
Paris, Londra, Viyana, Zürih, Belçika, Rotterdam gibi çok sayıda Avrupa kentinde 30.Yıl Festivali çalışmaları sürüyor.