Aralık ayındayız. Yani sömürgeci faşist rejimin halklarımıza karşı işlemiş olduğu bir dizi katliamların olduğu aydayız. Bunlar; hâlâ kanayan yaramız, 24 Aralık 1978 Maraş katliamı, 19 Aralık 2000 Hapishaneler katliamı, 28 Aralık 2011 Roboski katliamı…
Gösterdikleri görkemli direnişle tarihe büyük bir not düşmüş olan devrimci tutsakların varlığı, ezilen Alevilerin talep ve istemlerini etkin bir şekilde ortaya koymaları, sömürgeleştirilmiş Kürdistan halkının baş eğmez mücadelesi tüm işçi sınıfı ve ezilenler için katliamlar karşısında yürünecek yolu gösteriyor olsa da, bu katliamların toplamı bakımından sorumluların hâlâ ellerini ve kollarını sallayarak dolaşıyor olmaları, gerçek ve nihai bir hesaplaşmaya girilememiş olması yeni saldırıların ve katliamların önünün de alınamamasının temelini oluşturuyor.
Katiller sürüsü her gün biraz daha Rojava ve Güney Kürdistan’a dönük gerçekleştirdikleri işgal saldırılarında pervasızlaşırken, aynı zamanda hapishanelerdeki tutsaklara dönük artan tecrit ve işkenceyle birlikte adı konmamış ölüm cezaları uyguluyor, Alevilere dönük asimilasyon saldırılarına her gün yenilerini ekliyorlar. Geleneksel katliamcı, soykırımcı ve asimilasyoncu saldırılarıyla tarihsel acılarımızla da çeşitli söylem ve siyasi oyunlarla dalga geçmeye devam ediyorlar.
Şüphesiz ki bunun temel nedeni her türlü katliama rağmen adı geçen toplumsal dinamiklerin adalet, özgürlük ve eşitlik taleplerini dillendirme, tasfiyeci saldırılar karşısında direnişi yol eylemenin devam ediyor oluşu durmaktadır. İşte bu nedenle 19 Aralık Hapishaneler katliamının yıldönümünde, katliamın nedenini oluşturan devrimci tutsakları F-Tiplerinde ağır tecrit ve tredmana tabi tutma girişimi, bugün tutsaklara gönderilen ücretsiz gazete, dergi, kitap gibi materyallerin yasaklanması, görüş yasakları, infaz yakmalar, hasta tutsakların ölüme yollanması, işkence, taciz ve tecavüz var olan tecridin daha da ağırlaştırılması üzerinden devam ettiriliyor. İşte bu nedenle 24 Aralık Maraş katliamı ile yerlerini ve yurtlarını terk etmek zorunda bırakılan Alevi halkımızın inancı üzerindeki baskı ve zulüm, bugün de burjuva siyasal oyunlarla haklarının yok sayılması, Aleviliğin ne olduğunun devletçe tarif edilişi, parayla Alevi kurum ve kuruluşları, dedeleri satın alma girişimleri, zorunlu din derslerinin ilkokullara kadar genişletilmesi hedefiyle devam ettiriliyor. İşte bu nedenledir ki 28 Aralık Roboski katliamıyla imha ve inkara boyun eğmeye zorlanan Kürt halkımızın mücadelesi, dört parça Kürdistan’da ağır saldırı ve katliamlarla karşılanmaya devam ediyor.
Tarihsel ve güncel katliamlardaki benzerlikler, bu katliamları aynı gerici ve faşist zihniyetin tek merkezden yürüttüğünün de açık kanıtıdırlar. Devrimci tutsaklara cop, florasan lambası vb. araçlarla tecavüz eden, Maraş’ta daha doğmamış bebeği anne karnında süngüleyerek öldüren, kirli savaş sürecinde ölü gerilla kafası kesen ve kadın gerilla bedenlerine tecavüz eden zihniyet bugün aynı biçimde insanlığa karşı suç işlemeye devam ediyor.
Bu durumda başta devrimci ve komünistler olmak üzere, bu saldırılara maruz kalmış tüm ezilenlerin, onların dostlarının katliamların yıl dönümde sokağa çıkarak, gösteri ve toplantılarla yaşamını yitirenleri anması, katilleri nefretle damgalaması gerçek bir hesap sorma bilincinin toplumsallaşması bakımından büyük önem taşıyor. Katliamlar yıldönümü; Marksist Leninist komünistleri gerektiğinde bağımsız eylemler koyarak, fakat bilhassa tüm işçi ve emekçileri, ezilenleri yaşatılageldikleri acılar ve bu acıların sorumlusu faşist devlet yapılanması ve katiller sürüsü karşısında birlikte duruşa, omuzdaş olmaya çağırarak, genel mücadelenin güncel talep ve istemleri doğrultusunda birinci derecede rol oynamaya çağırıyor.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 20 Aralık 2024 tarihli Perspektif köşesi