- yılında Rosa Luxemburg, Karl Liebknecht ve Lenin’in anılarına bağlılık sözümüzü yinelemek için 10 Ocak’ta, Berlin’deyiz.
Rosa Luxemburg, işgalci ve emperyalist savaşa karşı barışın, kapitalist sömürüye karşı sosyalizmin, faşizm ve despotik yönetime karşı özyönetim ve sosyalist demokrasinin, revizyonizm ve reformculuğa karşı Marksizmin yılmaz ve tutarlı bir savunucusu olarak tarihe geçti. Kadın yoldaşlığının en gelişkin örneğini yaşamında açığa çıkaran Rosa, Clara Zetkin’in her daim yanı başında durarak güç verdi ve ondan güç aldı. Düşüncelerini sonuna kadar savundu, yüz binlerce işçiyi, emekçiyi ve kadını örgütledi, mücadeleye sürükledi. Kartallaştı ve siyasetin merkezine yürüdü.
Bugün Avrupa’da, Türkiye’de ve Kürdistan’da antifaşist mücadelemizi, kadın özgürlük mücadelesi yürüyüşümüzü, kadın devrimimizi, Rosa’ların ideallerini sahiplenerek büyütüyoruz. Tüm dünyada demokratik ve insani talepleri bastırılan, yoksullukla, işsizlikle, açlıkla, kadın kırımı ile karşı karşıya kalan, kadınları, işçileri, emekçileri, gençleri, LGBTİ+ları, Rosa’nın deyimiyle ‘hareket etmeye, örgütlenmeye ve zincirlerini kırmaya’ çağırıyoruz.
2025 yılına dünyada artan ekonomik kriz, katliamlar, sömürgeci savaşlar, polis ve devlet baskıları, yükselen faşizm ve kadın kırımlarıyla girdik. Erkek egemen burjuva sistem farklı coğrafyalarda sömürgeci savaşlar çıkartarak, kadınları, emekçi halkları daha fazla sömürerek, baskı, şiddet, zor araçlarıyla demokratik her türlü haklarını gasp ederek krizlerinden kurtulmak istiyor. Varlığını devam ettirebilmek için faşist partileri tekrar palazlandırıyor. ABD’de Donald Trump’ın iktidara dönüşü, Merkez sağ Avrupa Halk Partisi’nin (EPP) Haziran 2024 Avrupa seçimlerinde Avrupa Parlamentosu’ndaki 720 sandalyenin 188’ini alması, Almanya’da AfD, İngiltere’de Reform UK ve Avusturya’da Herbert Kickl’in (FPÖ) ilerleyişi geçtiğimiz yıl siyasi manzaranın aşırı sağa kaydığını gösterdi. Biz kadınlar, özellikle de göçmen kadınlar için, bu büyük bir tehlike.
Latin Amerika’da, özellikle Peru’da kadın hakları grupları, toplumsal cinsiyet temelli şiddeti sona erdirme ve LGBTİ+ların haklarını koruma çabalarını birleştirerek daha geniş bir dayanışma hareketi oluşturmaya çalışıyor. Fransa’da kadınlar ‘Utanç taraf değiştirmeli.’ diyor. Türkiye’de kadın işçiler sömürüye, krize karşı grevlerle, sokaklarda ve meydanlarda direniyorlar. İtalya’da hükümetin hak gaspı girişimine karşı kadınlar kürtaj haklarını savunuyor.
Rojava kadın devrimi, işgalci Türk sömürgeciliğe ve faşist cihatçı çetelere karşı direniyor. Kadın devrimimiz dün de tehlike altındaydı, bugün de tehlike altında. Bütün bu çabalara inat kadın şafağını engelleyemiyorlar. Başta İngiltere, Almanya ve Fransa’nın cihatçı HTŞ lideri ile el sıkışma ve aklama yarışı, Avrupalı emperyalistlerin ikiyüzlü propagandalarını ve politikalarını gösteriyor.Ortadoğu’da kadınların, halklarının, işçilerin, ezilenlerin, gençlerin geleceğini belirleyecek olan emperyalist güçler ve bölgedeki işbirlikçileri değil; soykırıma direnen Filistinliler, Siyonist işgale boyun eğmeyen Lübnanlılar, Suriyeli özgürlükçü demokratik güçler, bir arada yaşama umutlarını bilinçten yüreklere taşıyan Kürt halkı ve kadın devrimidir. Zafer, direnenlerindir!
Rosa, Ivana, Berçem, Sara ve Evin’lerin ideallerini yaşatacağız!
12 Ocak günü saat 10:00’da Berlin-Frankfurter Tor’da buluşmaya!
Jin, Jîyan, Azadî!
Avrupa Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB)