Mültecilik sorunları savaş, şiddet, ekonomik sorunlar, ekoloji ve bir dizi çevresel sorunlar içerisinde tüm toplumsal kesimleri etkilemektedir. Ortadoğu’nun sömürgeci savaş sarmalı içerisinde bugün tekrarlayan göç dalgalarına coğrafik merkez olması tam anlamıyla emperyalist politikaların sonucudur.
Göçlerin yoğun olarak Avrupa adresli oluşu Avrupalı emperyalistlerin ırkçı, faşist politika ve yasalarla düşman fiilli tutumu, göçmen örgütlerinin mücadele gündemi olmaya devam ediyor. AVEG-KON da 22 Şubat tarihinde Almanya’nın Köln kentinde mültecilik sorunlarının kaynağı, sorunları ve sonuçlarının tartışılacağı, çözüm arayışlarına bir zemin olacak bir konferans hazırlığı yapıyor.
Konferans güdemlerinden birisi de mülteci kadınların yaşadığı sorunları kapsıyor.
Çünkü mülteci kadınlar, savaş, şiddet, ekonomik kriz ve siyasi baskılar nedeniyle yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalan milyonlarca insan arasında en kırılgan kesimlerden birini oluşturmaktadır. Kadınlar göç yollarında ve gittikleri ülkelerde, hem toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinden hem de mülteci olmaktan kaynaklanan çok boyutlu ayrımcılıklara uğramaktadır. Mülteci kadınlar, göç yollarında ve mülteci kamplarında cinsel şiddetin birçok biçimine maruz kalmakta, insan kaçakçılığı, tecavüz, zorla evlendirilme, cinsel sömürü ve taciz, savaş bölgelerinden kaçan kadınlarda şiddetin sürekliliği nedeniyle ağır psikolojik sorunlara da neden olmaktadır. Yine binbir zorlukla ulaştıkları ülkelerde yerleştirildikleri kamplarda yeterli güvenlik önlemlerinin alınmaması, kadınların ve çocukların güvenliğini tehlikeye atmaktadır.
Kadınlar, özellikle hamilelik, doğum ve regl dönemlerinde özel sağlık hizmetlerine ihtiyaç duymaktadır. Ancak mülteci kamplarında ve göç yollarında bu ihtiyaçlara erişim genellikle yetersizdir. Hijyenik ürünlerin bulunmaması ve doğum sonrası bakım eksikliği, kadınların sağlıklarını ciddi şekilde tehdit ederken ölümlere de neden olmakta.
Mülteci kadınlar, gittikleri ülkelerde ekonomik ve sosyal güvencesizlikle karşılaşırken, eğitim, istihdam ve sosyal hizmetlere erişim, çoğu zaman mülteci statüsündeki kadınlar için bir lüks haline gelmektedir. Birçok mülteci kadın yasal çalışma izinlerinin olmaması nedeniyle kayıt dışı sektörlerde düşük ücretlerle, kötü koşullarda çalışmak zorunda kalmaktadır.
Birçok mülteci kadın, gittikleri ülkelerde yasal statülerini kazanmakta zorluk yaşamaktadır. İltica süreçlerinin karmaşıklığı, dil bariyerleri ve ırkçı uygulamalar, kadınların haklarına erişimini engellemektedir. Ayrıca, mülteci kadınlar sıklıkla ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve cinsiyet temelli ayrımcılıkla karşı karşıya kalmaktadır.
Kız çocukları ve genç kadınlar, mülteci durumunda eğitimden en çok mahrum bırakılan gruplardan biridir. Erken yaşta evlilikler, kültürel farklılıklar ve ekonomik zorluklar, kadınların eğitim almasını engellemekte ve daha güvencesiz bir geleceğe mahkum olmalarını sağlamaktadır.
Mülteci kadınların yaşadığı sorunlar, yalnızca onların değil, tüm işçi ve emekçi kadınların sorumluluğudur. Bu sorunların kökeninde, savaş, yoksulluk, sömürü ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi yapısal nedenler yer almaktadır. Bu sorunların çözümü, kadınların ve mültecilerin yalnızca mağdur değil, aynı zamanda toplumsal değişimin bir öznesi olarak görülmesiyle mümkün olacaktır.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 31 Ocak 2025 tarihli Sosyalist Kadın köşesi