Sömürgeci faşist rejimin devrimci ve sosyalist güçlere yönelik tasfiyeci saldırıları tüm hızıyla sürüyor. Bunun son örneğini hiç şüphesiz ki geçtiğimiz hafta içerisinde ESP, SKM ve SGDF’li yoldaşlarımıza gözaltı ve tutuklama furyasında gördük. Burjuva hukuk bakımından da gayet meşru olan politik etkinlikler gerekçe gösterilerek gerçekleştirilen operasyonlar sonrası onlarca sosyalist tutuklandı. Ertesi gün tutuklamalara karşı yapılan protesto eylemlerine vahşice saldıran faşist rejimin kolluk güçleri, burada da onlarca gözaltı gerçekleştirdi.
Kuşkusuz bu saldırılar, faşist rejimin 2015 Suruç katliamıyla startını vermiş olduğu ve başta Kürt Özgürlük Hareketi, devrimci ve sosyalistler olmak üzere, faşizme karşı başeğmez direniş halindeki güçleri elimine etme amaçlı başlatılan tasfiye harekatının bir parçasıdır. Faşist rejimin içinde debelendiği yönetememe krizi ve genel halk nezdinde derinleşen yoksulluk krizi, söz konusu saldırıları gündemde tutmasını koşulluyor. Bölgesel düzeyde yaşanan kırılgan siyasal koşullar ve bunun faşist rejim açısından yarattığı tehlikeler de, içerde esneme olasılığını ellerinden alıyor.
Bir yandan Kürt sorununun çözümü adına sahte girişimlerle fiziki tasfiye planını siyasi alana da yayma gayreti içerisinde olan faşizm, tasfiye saldırılarının merkez üssünü Kürt Özgürlük Hareketi ve sosyalistler üzerinde kuruyor. Zira tüm politik ve örgütsel saldırılarına rağmen, söz konusu direnişçi güçleri devrimci kararlılıklarından, faşizme karşı direnme ve faşist iktidara son verme çizgisinden geriye düşüremiyor.
Yaygın tutuklamalar anı ve sonrasında Türkiye ve Kürdistan’da en genel devrimci ve emekçi sol harekette açığa çıkan dayanışmacı ruh, gelecek bakımından umutları büyütürken, hiç şüphesiz bu tablonun açığa çıkmasında sosyalistlerin direnişçi çizgisinin ve birleşik mücadeleye verdikleri emek ve çabanın büyük rolünü de ortaya koymakta. Tutuklanan sosyalistlerin mahkeme sonrası açıklamalarında yansıyan mücadele kararlılığı, Türkiye ve Kürdistan kentlerinde yaygın gerçekleştirilen birleşik sokak eylemlerini takip etmiştir.
Yaşadığımız Avrupa’da da Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu’nun (AVEG-KON) çağrısıyla bir kısım kentte sosyalistlere dönük gözaltı ve tutuklama saldırısını kınayan ve teşhir eden sokak eylemleri gerçekleştirildi. Devrimci güçlerin de destek verdiği bu eylemler, kuşkusuz hem eylemlerin yapıldığı kent sayısı hem de katılım bakımından şu ana kadar duruma denk düşen ve olması gereken düzeyde olmadı. Faşist rejimin saldırıları Avrupa’daki sosyalistler ve devrimci güçler üzerinde acaba bir kanıtsama mı yarattı sorusunu gündeme getiren bu durum, devrimci sosyalistlerin mutlaka üzerinde düşünmesi ve başta kendi öznel durumları, ardından devrimci hareketin pozisyonunu değiştirici müdahalelerde bulunmalarını koşulluyor. Zira faşizmin tasfiyeci saldırılarının ancak toplam mücadelenin geliştirilmesi, saldırılara karşı anında ve kitlesel tepkinin örgütlenmesi yoluyla yanıtlanması gerektiği devrimci politikası, her nerede olursa olsun, hangi kentte yaşıyor olursa olsun tüm komünistlerin mutlaka bilinç ve eylemlerinde yer etmelidir.
Ani gelişen saldırı veya herhangi bir gelişme karşısında örgütlenen eylemlerde zamana dayanıklı olmaması sebebiyle mutlaka kimi zorluklar yaşanmaktadır. Ancak uzun yıllardır faşizmin tasfiyeci saldırılarının sürekli bir tarzda gündeme geldiği gerçekliğinden baktığımızda komünist öncülerin hem genel kitlesini, içerisinde yer aldıkları birleşik platformları ve hem de enternasyonal ilişkileri olası saldırılar karşısında geliştirilmesi gereken pratik konusunda tartışmalar yürüterek, gerekli pratik ortaya çıkmadığında devrimci eleştirinin konusu yaparak daha ileri bir duruşu ortaya çıkartabiliriz.
Bu, bugün açısından Avrupa’daki tüm komünist öncülerin mutlaka üzerinde durması gereken bir konu olarak önümüzde duruyor. Zira giderek daha fazla sorunlar yumağına gömülen, geniş kitleler nezdinde irtifa kaybeden faşist şeflik rejimi, çareyi saldırıları limitine vardırmakta görüyor. Onun korkularını gerçek kılmak boyun borcumuzdur.
* Atılım Gazetesinin Avrupa Eki’nin (atilimavrupa1994@gmail.com) 31 Ocak 2025 tarihli Perspektif köşesi