Dünya çapında etkileri hissedilen ekonomik krizin faturası bir kez daha göçmenlere kesiliyor. Tüm dünyada hükümetler yönetme krizlerini aşırı sağ söylemleri yükselterek, göçmenleri hedef tahtasına oturtarak maskelemeye çalışıyor. Britanya’da da hükümetteki İşçi Partisi Temmuz ayından bu yana göçmenleri hedef alan operasyonlar, insan kaçakçılığını önleme adı altında sınır güvenliği ile ilgili yaptığı değişikliklerle aşırı sağa kan taşıyor.
Temmuz ayından bu yana binlerce operasyon düzenleyen, göçmenleri sınır dışı etme konusunda rekor kıran İşçi Partisi’nin yaptığı son hamle ise iltica edenlerin en temel insan haklarına saldırı niteliği taşıyor. İçişleri Bakanlığı’nın göçmenlik personeline vatandaşlık başvuruları konusunda rehberlik eden kılavuzda, “10 Şubat 2025 tarihinden itibaren vatandaşlık başvurusunda bulunan ve daha önce gerekli geçerli giriş izni veya elektronik seyahat izni olmadan tehlikeli bir yolculuk yapmış olan bir kişinin vatandaşlığı normal olarak reddedilecektir.” deniyor. Sessiz sedasız yapılan bu düzenleme ile savaştan, açlıktan kaçarak ülkeye ulaşan mültecilerin en temel hakları gasp edildi, mülteciler ikinci sınıf insan kategorisine konuldu.
İşçi Partisi’nin Parlamento’ya sunduğu ‘Sınır Güvenliği Tasarısı’ ile mültecilerin 5 yıla kadar hapsedilmesinin önü açılıyor. Aşırı sağcı, faşist grupların örgütlenmesinin önü açılırken, tarihinin yenilgisini yaşayan Muhafazar Parti kaybettiği oyu kazanabilmek adına vatandaşlık başvurusu için gerekli süreyi 15 yıla uzatma teklifinde bulunuyor.
Geçtiğimiz Ağustos ayında gerçekleşen ırkçı, faşist kalkışmanın önünü açan göçmen karşıtı siyasi retorik günlük yaşamın bir parçası haline getirilmek isteniyor. Savaş, çatışma, zorbalık, yoksulluk ve doğal afetler gibi nedenlerle ülkelerini terk etmek zorunda kalan göçmenlerin en temel haklarına yapılan bu saldırılar kabul edilemez.
Bu ve benzeri ırkçı saldırılar, uzun yıllardır bu topraklarda yaşamını sürdüren göçmenleri de hedef alan toplumdaki kutuplaşmayı artıran, adaletsiz ve ayrımcı uygulamalardır. Birçok göçmenin, ülkenin sağlık, eğitim ve ekonomi gibi temel alanlarında önemli roller üstlendiği unutulmamalıdır.
Herkes için daha adil ve yaşanabilir toplum yaratmak adına bu tür ayrımcı, ırkçı uygulamalarla sonuna kadar mücadele etmek, eşitlik ve özgürlükten yana olan tüm herkesin sorumluluğudur. Tüm halkımızı ve antifaşistleri, faşizme karşı gelişen mücadelenin içerisinde olmaya çağırıyoruz.
Bu Gerici Karar Derhal Durdurulsun!
İlticacıların Vatandaşlık Hakkı Engellenemez!
Göçmen İşçiler Kültür Derneği (Gik-Der)